Translation of "Bekleyin" in English

0.042 sec.

Examples of using "Bekleyin" in a sentence and their english translations:

bekleyin, bekleyin -

wait for it, wait for it -

Bekleyin.

- Wait up.
- Wait.

"Siparişi bekleyin.

“Wait for the order.

Lütfen bekleyin.

Hold on, please.

Bekleyin, lütfen.

Look forward, please.

Herkesi bekleyin.

Hang on everybody.

Orada bekleyin.

Hang on there.

Emirlerimi bekleyin.

Stand by for my orders.

Burada bekleyin.

Wait over here.

Hey, bekleyin!

- Hey, wait up!
- Hey, wait up.

Bekleyin! Geliyorum!

Wait! I'm coming!

- Bekleyin. Onu ben silebilirim.
- Bekleyin. Onu silebilirim.

Wait. I can erase it.

Fakat bekleyin biraz!

But wait a moment here!

Biraz bekleyin, lütfen.

Hold on a moment, please.

Altıya kadar bekleyin.

Wait till six.

Sırada bekleyin lütfen.

Wait in line, please.

Lütfen biraz bekleyin.

Please hold on a moment.

Siz burada bekleyin.

- Wait here.
- Wait right here.
- You guys wait here.

Beni dışarıda bekleyin.

Wait for me outside.

Hey, beni bekleyin.

Hey, wait for me.

Bir süre bekleyin.

- Wait a moment.
- Wait one moment.

Sadece biraz bekleyin.

Wait just a moment.

Bekleme salonunda bekleyin.

Wait in the waiting room.

Altı saat bekleyin.

Wait for six hours.

Orada bekleyin, millet.

- Hang in there, folks.
- Hang in there, guys.

Biraz daha bekleyin.

Wait a bit longer.

Birkaç saniye bekleyin.

Wait for a few seconds.

Siz bekleyin, çocuklar.

Wait, you guys.

Lütfen burada bekleyin.

Please wait here.

Beni büromda bekleyin.

Wait for me in my office.

Lütfen arabada bekleyin.

Please wait in the car.

Lütfen evde bekleyin.

Please wait at home.

Bekleyin. Geri döneceğim.

Wait. I'll be back.

Beni bekleyin çocuklar.

Wait for me, guys.

- Lütfen biraz daha bekleyin.
- Lütfen bir müddet daha bekleyin.

Please wait a little while longer.

"Bekleyin, polis hemen gelecek."

"Hang on, the police will be there soon."

Ama bir saniye bekleyin...

But hold on a minute...

Lütfen beni istasyonda bekleyin.

Please wait for me at the station.

Lütfen beş dakika bekleyin.

- Please wait for five minutes.
- Please wait five minutes.
- Wait five minutes, please.

Ben dönene kadar bekleyin.

Wait until I get back.

Lütfen öğleye kadar bekleyin.

Please wait till noon.

Lütfen evin dışında bekleyin.

Please wait outside the house.

Bir dakika bekleyin, lütfen!

- Wait a minute, please!
- Wait a minute, please.

Hey, beyler, beni bekleyin!

Hey, guys, wait for me!

Bekleyin, bu tehlikeli olabilir.

Wait, it could be dangerous.

Burada bir saniye bekleyin.

Wait a second here.

Sadece bir süre bekleyin.

Just wait a moment.

Hey siz! Lütfen bekleyin.

Hey you! Please wait.

Sadece bir an bekleyin.

Hang on just one moment.

Sadece bir saniye bekleyin.

Wait just a second.

Sadece bir dakika bekleyin.

Wait just a minute.

Sadece yarına kadar bekleyin.

Just wait until tomorrow.

Lütfen biraz daha bekleyin.

Please wait just a little more.

Ben dönünceye kadar bekleyin.

Wait until after I come back.

Birkaç gün daha bekleyin.

Wait a few more days.

Çorba ısınıncaya kadar bekleyin.

Wait till the soup warms.

Şimdi, bir dakika bekleyin.

Now, wait a minute.

Hey, bir dakika bekleyin.

Hey, wait a minute.

- Polisi bekleyin.
- Polisi bekle.

Wait for the police.

Mevsimi sonrasına kadar bekleyin.

Wait until after the season.

Toz temizlenene kadar bekleyin.

Wait until the dust clears.

- Hey! Bekleyin!
- Hey! Bekle!

Hey! Wait!

Lütfen Tom'u burada bekleyin.

Please wait for Tom here.

Lütfen beni burada bekleyin.

Please wait for me here.

Lütfen bizi istasyonda bekleyin.

Please wait for us at the station.

Numara alıp bekleyin lütfen.

Please take a number and wait.

- Burada bekle.
- Burada bekleyin.

- Wait here.
- Stay here.

Bekleyin, tuvalete gitmem gerekiyor.

Hang on, I need to go to the bathroom.

- O meşgul. Bir dakika bekleyin.
- O yoğun. Bir dakika bekleyin.

She is busy. Wait a minute.

- Işık yeşile dönene kadar bekleyin.
- Işık yeşil olana kadar bekleyin.

Wait until the light changes to green.

Zincir attı bekleyin zincir attı

wait threw the chain threw the chain

Ve bekleyin, çünkü dahası davar.

And wait, because there’s more:

Ancak, bekleyin çünkü dahası var...

But wait, because there's more...

Odanın dışında bir süre bekleyin.

Wait for a moment outside the room.

Yemek yemeyi bitirinceye kadar bekleyin.

Wait until I'm done eating.

Sadece bir dakika bekleyin, lütfen.

Just wait a minute, please.

Beni tam saat altıda bekleyin.

Wait for me at six o'clock.

Teslimat için üç hafta bekleyin.

Allow three weeks for delivery.

Hoş bir sürpriz olmasını bekleyin.

Expect to be pleasantly surprised.

Şimdi, sadece bir dakika bekleyin.

Now, wait just a minute.

Daha fazla talimat için bekleyin.

Stand by for further instructions.

Lütfen bir metre ötede bekleyin.

Please wait one meter away.

Tom gelene kadar lütfen bekleyin.

Please wait until Tom gets here.

Lütfen önümüzdeki haftaya kadar bekleyin.

Please wait until next week.

Ben dönünceye kadar burada bekleyin.

- Wait here until I get back.
- Wait here till I get back.

Ancak bir saniye bekleyin, hemen atlamayalım.

But wait a second, let’s not rush into this.

Lütfen oda 213'ün önünde bekleyin.

Please wait in front of Room 213.