Translation of "Bakmaktan" in English

Çocuklara bakmaktan hoşlandı.

She liked to take care of the children.

Tom'a bakmaktan vazgeçemedim.

I couldn't stop staring at Tom.

Bana bakmaktan vazgeç.

- Stop looking at me!
- Stop looking at me.

O ona bakmaktan kaçındı.

He avoided looking at her.

Tom bakmaktan kendini alamadı.

Tom couldn't help but look.

Tom Mary'ye bakmaktan sakındı.

Tom avoided looking at Mary.

Kendimi onlara bakmaktan alamadım.

I couldn't stop staring at them.

Kendimi ona bakmaktan alamadım.

I couldn't stop staring at him.

Ona bakmaktan kendimi alamadım.

I couldn't stop staring at her.

Bana öyle bakmaktan vazgeç.

Stop staring at me like that.

O resme bakmaktan bıktım.

I got tired of looking at that painting.

Sana bakmaktan kendimi alamıyorum.

I can't stop looking at you.

Onun gözlerine bakmaktan kaçınmaya çalıştım.

I tried to avoid looking at her eyes.

Aynada kendine bakmaktan hoşlanır mısın?

Do you like looking at yourself in the mirror?

Tom Mary'ye bakmaktan kendini alamadı.

Tom couldn't help looking at Mary.

Onlara bize bakmaktan vazgeçmelerini söyle.

Tell them to stop staring at us.

Onlara bana bakmaktan vazgeçmelerini söyle.

Tell them to stop staring at me.

Ona bana bakmaktan vazgeçmesini söyle.

Tell him to stop staring at me.

Tom hayvanların resimlerine bakmaktan hoşlanır.

Tom likes to look at pictures of animals.

Keşke insanlar bana bakmaktan vazgeçse.

I wish people would stop staring at me.

Tom kendini Mary'ye bakmaktan alamadı.

Tom couldn't stop staring at Mary.

Tom Mary'ye bakmaktan kaçınmaya çalıştı.

Tom tried to avoid looking at Mary.

Tom ve Mary birbirlerine bakmaktan kendilerini alamadılar.

Tom and Mary couldn't help looking at each other.

Ben eski aile fotoğraflara bakmaktan keyif alırım.

I enjoy looking at old family pictures.

Tom Mary'nin duvarında asılı resimlere bakmaktan hoşlandı.

Tom enjoyed looking at the paintings hanging on Mary's wall.

Yalnız bu araçlar gökyüzüne ve karaya bakmaktan ziyade,

Only instead of for looking across distance and the ocean,

Bir süre bana bakmaktan başka bir şey yapmadı.

For a while she did nothing but stare at me.

Mary Tom'un çizdiği Uyuyan Güzel resmine bakmaktan vazgeçemedi.

- Mary could not turn away from the picture of Sleeping Beauty that Tom had drawn.
- Mary could not stop looking at the picture of Sleeping Beauty that Tom had drawn.

Bütün gün bu aptal kutusuna bakmaktan bıkmadın mı?

Aren't you bored watching this boob tube?

Mary Tom'un çizdiği Uyuyan Güzel resmine bakmaktan kendini alamadı.

Mary could not turn away from the picture of Sleeping Beauty that Tom had drawn.

Hastalıklı erkek kardeşime bakmaktan dolayı bir doktor olma arzum arttı.

My desire to become a doctor grew out of looking after my sickly brother.

- Aynada kendine bakmak ister misin?
- Aynada kendinize bakmaktan hoşlanır mısınız?

Do you like to look at yourself in the mirror?

Bu kızın güzel bir yüzü var. Kalbim ona bakmaktan erir.

This girl has a pretty face. My heart melts from looking at it.