Translation of "Bakışta" in English

0.007 sec.

Examples of using "Bakışta" in a sentence and their english translations:

İlk bakışta kolay görünüyor.

At a first glance it seems easy.

O, ilk bakışta utangaç.

He was shy at first.

İlk bakışta onu beğenmedi.

He disliked her at first glance.

Bir bakışta onu tanıdım.

I recognized him at a glance.

İlk bakışta Mary'yi anlayamadı.

Tom couldn't understand Mary at first.

İlk bakışta Bay Jones'u tanıdım.

I recognized Mr Jones at first glance.

Ben onu ilk bakışta tanıdım.

I recognized her at first sight.

Ben ilk bakışta aşık oldum.

I fell in love at the first glance.

O bir bakışta durumu kavradı.

He took in the situation at a glance.

Soru ilk bakışta basit görünüyor.

At first glance, the question seems simple.

Bilirsiniz, ilk bakışta mantıklı gelse de

You know, while that makes sense on a surface level,

O, kızının ağladığını bir bakışta gördü.

He saw at a glance that his daughter had been crying.

Bir bakışta, çocuğun aç olduğunu anladı.

At a glance, he knew that the child was hungry.

İlk bakışta, onlar mutlu bir ailedirler.

At first glance, they're a happy family.

İlk bakışta, Tom'un önerisi mümkün görünüyordu.

At first blush, Tom's suggestion seemed feasible.

Milyonlarca insan tek bakışta Interlingua'yı anlar.

Millions of people understand Interlingua within a single glance.

O kızının ağladığını bir bakışta gördü.

She saw at a glance that her daughter had been crying.

- Şimdi, ilk bakışta cümleyi yanlış anladığımı görüyorum.
- Şimdi görüyorum ki, ilk bakışta cümleyi yanlış anlamışım.

Now I see that I misunderstood the sentence at first glance.

İlk bakışta, o nazik ve kibar görünüyordu.

At first sight, he seemed kind and gentle.

Bir bakışta yanlış bir şey olduğunu söyleyebildim.

I could tell at a glance that something was wrong.

İlk bakışta bu iki otobüs birbirine benziyor.

The two buses resemble each other at first glance.

Tom ilk bakışta Mary'nin kim olduğunu bilmiyordu.

Tom didn't know who Mary was at first.

Ama ... konuya ilk bakışta, bulabileceğimiz karanlığın büyük noktası

But... delving into the matter, the first great point of darkness we can find is the

Sorun ilk bakışta göründüğü gibi kadar basit değildir.

The problem is not as simple as it might seem at first sight.

Onun sıradan bir adam olduğunu bir bakışta anladım.

I saw at a glance that he was an ordinary man.

İlk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönümüz var.

We have more in common than can be seen at first sight.

Onun dürüst bir adam olduğunu bir bakışta bildim.

I knew at a glance that he was an honest man.

Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.

Although Bob was in disguise, I recognized him at a glance.

İlk bakışta bu sorun kolay görünüyor, ama aslında zor.

At first sight this problem seems easy, but in fact it's difficult.

Çünkü hepimiz ilk bakışta, pat diye her şeyi anladığımızı sanarız

Because we all think we get it in a first glance and a sudden flash,

Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.

Our peoples have more in common than can be seen at first sight.

Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.

Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person.

Titan ilk bakışta Dünya'ya çok benziyor. Göller ve denizler kuzey yarımkürede dağılıyor ve zaman zaman yağan yağmurlar kumlu yüzeyini nemlendiriyor.

At first glance, Titan looks a lot like Earth. Lakes and seas are scattered across the northern hemisphere, and occasional rains dampen its sandy surface.