Translation of "Ayrılmayı" in English

0.007 sec.

Examples of using "Ayrılmayı" in a sentence and their english translations:

Ayrılmayı düşünüyorum.

I've been thinking about leaving.

Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu.

He didn't like being separated from his family.

Tom ayrılmayı planlamıyor.

Tom doesn't plan to leave.

Tom ayrılmayı reddediyor.

- Tom is refusing to leave.
- Tom refuses to leave.

Erken ayrılmayı planlıyorum.

I plan to leave early.

Erkek arkadaşından ayrılmayı planlıyor.

- She is going to part from her boyfriend.
- She plans to break up with her boyfriend.

Sadece Boston'dan ayrılmayı düşünüyorum.

I just want to get out of Boston.

Ne zaman ayrılmayı planlıyorsun?

When do you plan to check out?

Tom ile ayrılmayı planlıyorum.

I plan to break up with Tom.

Tom yarın ayrılmayı planlıyor.

Tom plans to leave tomorrow.

Erken ayrılmayı kabul ettim.

I agreed to leave early.

Tom ayrılmayı kabul etti.

Tom agreed to leave.

Sami, Leyla'dan ayrılmayı reddetti.

Sami refused to break with Layla.

Mary ile ayrılmayı planlıyorum.

I plan to break up with Mary.

Ayrılmayı kabul etmemem gerekirdi.

I shouldn't have agreed to leave.

Hala işinden ayrılmayı düşünüyor musun?

Are you still planning to quit your job?

Bugün erken ayrılmayı planladığını söyledin.

You said that you were planning on leaving early today.

2.30'da ayrılmayı planladığımızı bilmiyordum.

- I didn't know you were planning to leave at 2:30.
- I didn't know that you were planning to leave at 2:30.

Öbür güne kadar ayrılmayı planlamıyorum.

I don't plan on leaving until the day after tomorrow.

Tom erken ayrılmayı öneren kişiydi.

Tom was the one who suggested leaving early.

Hayatımda şehirden ayrılmayı hiç düşünmedim.

Never in my life have I thought of leaving the town.

Bizimle birlikte ayrılmayı reddediyor musunuz?

Do you refuse to leave with us?

Tom, Mary'nin ayrılmayı planladığını bilmiyordu.

- Tom didn't know that Mary was planning to leave.
- Tom didn't know Mary was planning to leave.

Tom okuldan ayrılmayı düşündüğünü söylüyor.

Tom says he's considering dropping out of school.

Tom işinden ayrılmayı düşündüğünü söylüyor.

Tom says he's considering quitting his job.

Hâlâ işinden ayrılmayı planlamıyor musun?

Aren't you still planning to quit your job?

Tom zaten erken ayrılmayı planlıyor.

- Tom already plans to leave early.
- Tom already plans on leaving early.

Ben sık sık ayrılmayı düşünmem.

I often think about leaving.

Mary erkek arkadaşıyla ayrılmayı planlıyor.

Mary plans to break up with her boyfriend.

Bugün bana erken ayrılmayı planladığını söyledin.

You told me that you were planning on leaving early today.

Tom karısından ve çocuklarından ayrılmayı istemiyordu.

Tom didn't like being separated from his wife and children.

Mümkün olduğu kadar çabuk ayrılmayı planlıyoruz.

We plan to leave as soon as possible.

Tom gelecek yıl Boston'dan ayrılmayı planlıyor.

- Tom plans to leave Boston next year.
- Tom plans on leaving Boston next year.

Tom saat 2.30'da ayrılmayı planlıyor.

- Tom is planning to leave at 2:30.
- Tom is planning on leaving at 2:30.

Tom Mary'nin kasabadan ayrılmayı planladığını bilmesi gerekiyor.

Tom wants Mary to know he's planning to leave town.

- Ondan ayrılmayı planlıyorum.
- Onunla ilişkiyi bitirmeyi planlıyorum.

I plan to break up with her.

Tom bana senin okuldan ayrılmayı planladığını söyledi.

Tom told me you were planning on dropping out of school.

Elimden geldiğince kısa sürede Boston'dan ayrılmayı düşünüyorum.

I plan to leave Boston as soon as I can.

- 6:00 ve 7:00 arasında ayrılmayı planlamalısın.
- 6:00 ve 7:00 arasında ayrılmayı planlamalısınız.

You should plan to leave between 6:00 and 7:00.

Tom sabah erken ayrılmayı umuyordu fakat o uyuyakaldı.

Tom expected to leave early in the morning, but he overslept.

- Japonya'dan ayrılmaya karar verdim.
- Japonya'dan ayrılmayı kafama koydum.

I have made up my mind to leave Japan.

- Boston'dan hiç gitmek istemiyorum.
- Boston'dan ayrılmayı hiç istemiyorum.

I don't want to ever leave Boston.

- Kız arkadaşımla ilişkiyi bitirmeyi düşünüyorum.
- Kız arkadaşımla ayrılmayı düşünüyorum.

I'm thinking about breaking up with my girlfriend.

Lütfen 6:00 ve 7:00 arasında ayrılmayı planla.

Please plan to leave between 6:00 and 7:00.

- Boston'dan ayrılmaya karar verdim.
- Boston'dan ayrılmayı düşünme kararı aldım.

- I've decided to leave Boston.
- I've made up my mind to leave Boston.

- Erkek arkadaşından ayrılmayı planlıyor.
- O erkek arkadaşıyla ilişkiyi bitirmeyi planlıyor.

She plans to break up with her boyfriend.

- Tom kız arkadaşından ayrılmayı planlıyor.
- Tom kız arkadaşıyla ilişkiyi bitirmeyi planlıyor.

Tom plans to break up with his girlfriend.

- Sami o gün yola çıkmayı planlıyordu.
- Sami o gün ayrılmayı planlıyordu.

Sami planned to leave that day.

- Boston'dan ayrılmaya karar verdim.
- Boston'ı terk etmeye karar verdim.
- Boston'dan ayrılmayı düşünme kararı aldım.

I've decided to leave Boston.

- Tom'un ne zaman ayrılmayı planladığını merak ediyorum.
- Tom'un ne zaman gitmeyi planladığını merak ediyorum.

I wonder when Tom plans to leave.

Mucize eseri olarak, tüm yolcular üç dakikadan daha az süre içinde yanan uçaktan ayrılmayı başardı.

Miraculously, all the passengers managed to leave the blazing plane in less than three minutes.

Tom şu anki görevinde durgun ve takdir edilmemiş hissettiğinden dolayı yeni iş teklifi hakkında heyecanlıydı fakat patronuna ayrılmayı düşündüğünü söylediğinde patronu ona eğer kalırsa bir terfi ve zammın yakında olduğunu söyledi bu yüzden Tom'u ne yapacağı konusunda ikilem içinde bıraktı.

Tom was excited about the new job offer since he'd felt stagnant and unappreciated in his current position, but when he told his boss that he was thinking about leaving, his boss told him that a promotion and a pay raise were in the offing if he would stay, so it left Tom in a quandary about what to do.