Translation of "Planlamıyor" in English

- Oy vermeyi planlamıyor musun?
- Oylamayı planlamıyor musun?

Aren't you planning on voting?

Tom beklemeyi planlamıyor.

Tom doesn't plan to wait.

Tom ayrılmayı planlamıyor.

Tom doesn't plan to leave.

Tom kalmayı planlamıyor.

Tom isn't planning to stay.

Tom vazgeçmeyi planlamıyor.

Tom doesn't plan to give up.

Kalmayı planlamıyor musun?

Aren't you planning to stay?

Tom onu yapmayı planlamıyor.

- Tom doesn't plan to do that.
- Tom doesn't plan on doing that.

Onu yapmayı planlamıyor musun?

- Aren't you planning to do that?
- Aren't you planning on doing that?

Tom'la konuşmayı planlamıyor musun?

Aren't you planning to talk to Tom?

Tom bunu yapmayı planlamıyor.

- Tom isn't planning to do that.
- Tom isn't planning on doing that.

Tom üniversiteye gitmeyi planlamıyor.

Tom doesn't plan to go to college.

Tom Fransızca okumayı planlamıyor.

Tom doesn't plan to study French.

Tom emekli olmayı planlamıyor.

Tom doesn't plan on stepping down.

Tom orada olmayı planlamıyor.

Tom doesn't plan on being there.

Tom istifa etmeyi planlamıyor.

Tom doesn't plan to step down.

Tom bizimle Boston'a gitmeyi planlamıyor.

- Tom doesn't plan to go to Boston with us.
- Tom doesn't plan on going to Boston with us.

Tom kesinlikle onu yapmayı planlamıyor.

- Tom is definitely not planning to do that.
- Tom is definitely not planning on doing that.

Tom artık onu yapmayı planlamıyor.

- Tom is no longer planning to do that.
- Tom is no longer planning on doing that.

Tom'la Boston'a gitmeyi planlamıyor musun?

Aren't you planning to go to Boston with Tom?

Hâlâ Boston'a dönmeyi planlamıyor musun?

Aren't you still planning on going back to Boston?

Hâlâ işinden ayrılmayı planlamıyor musun?

Aren't you still planning to quit your job?

Tom'a yardım etmeyi planlamıyor musun?

Aren't you planning to help Tom?

Tom neden onu yapmayı planlamıyor?

- Why isn't Tom planning to do that?
- Why isn't Tom planning on doing that?

Tom daha fazla kalmayı planlamıyor.

- Tom isn't planning to stay very much longer.
- Tom isn't planning on staying very much longer.

Tom, oraya tekrar gitmeyi planlamıyor.

Tom doesn't plan to go back there again.

Tom artık bunu yapmayı planlamıyor.

Tom doesn't plan on doing that anymore.

Tom bu hafta gitmeyi planlamıyor.

- Tom doesn't plan on going this week.
- Tom doesn't plan to go this week.

Tom yalnız başına gitmeyi planlamıyor.

Tom doesn't plan to go by himself.

Tom bunu burada yapmayı planlamıyor.

Tom doesn't plan to do that here.

Tom gitmeyi planlamıyor ama Mary planlıyor.

Tom isn't planning to go, but Mary is.

Sen hâlâ onu yapmayı planlamıyor musun?

- Aren't you still planning to do that?
- Aren't you still planning on doing that?

Hâlâ Mary ile evlenmeyi planlamıyor musun?

Aren't you still planning to marry Tom?

Tom bunu kendi başına yapmayı planlamıyor.

- Tom isn't planning to do that by himself.
- Tom isn't planning on doing that by himself.

Tom onu bir daha yapmayı planlamıyor.

- Tom isn't planning to do that again.
- Tom isn't planning on doing that again.

Tom bunu yapmayı planlamıyor gibi görünüyor.

- It sounds like Tom isn't planning to do that.
- It sounds like Tom isn't planning on doing that.

Tom burada daha fazla kalmayı planlamıyor.

- Tom doesn't plan on staying here much longer.
- Tom doesn't plan to stay here much longer.

Tom oraya yalnız başına gitmeyi planlamıyor.

Tom doesn't plan on going there by himself.

Tom bunu tek başına yapmayı planlamıyor.

- Tom doesn't plan on doing that by himself.
- Tom doesn't plan to do that by himself.

Tom yarın bir yere gitmeyi planlamıyor.

- Tom doesn't plan on going anywhere tomorrow.
- Tom doesn't plan to go anywhere tomorrow.

Tom, bunu bu hafta yapmayı planlamıyor.

Tom doesn't plan on doing that this week.

Tom oraya tek başına gitmeyi planlamıyor.

Tom doesn't plan to go there by himself.

Tom bu hafta bunu yapmayı planlamıyor.

Tom doesn't plan to do that this week.

Tom bunu bir daha yapmayı planlamıyor.

Tom doesn't plan to do that again.

Tom, bizimle beraber Boston'a gitmeyi planlamıyor.

Tom isn't planning on going to Boston with us.

Tom havaalanında Mary ile buluşmayı planlamıyor.

Tom isn't planning to meet Mary at the airport.

Tom gerçekten onu yapmayı planlamıyor, değil mi?

- Tom doesn't really plan to do that, does he?
- Tom doesn't really plan on doing that, does he?

Tom artık pazartesi günü burada olmayı planlamıyor.

Tom is no longer planning to be here on Monday.

Tom gece boyunca gerçekten ayakta kalmayı planlamıyor, değil mi?

- Tom doesn't really plan to stay up all night, does he?
- Tom doesn't really plan on staying up all night, does he?