Translation of "Almadık" in English

0.007 sec.

Examples of using "Almadık" in a sentence and their english translations:

Tom'dan haber almadık.

We haven't heard from Tom.

Ondan yeterince almadık.

We can't get enough of it.

Biz telgrafı almadık.

We haven't received the telegram.

Biz onu almadık.

We didn't get it.

Onlardan haber almadık.

We haven't heard from them.

Ondan haber almadık.

We haven't heard from her.

Tom'dan yardım almadık.

We had no help from Tom.

İstediğimiz yardımı almadık.

We haven't received the help we requested.

Hiç ekmek almadık.

We haven't bought any bread.

Bir telgraf almadık.

We haven't received a telegram.

Henüz hiç açıklama almadık.

We've received no explanation yet.

Henüz Tom'dan haber almadık.

We haven't heard from Tom yet.

Biz ondan haber almadık.

We haven't heard from him.

Onlardan bir cevap almadık.

We never got an answer from them.

Tom'u hiç işe almadık.

We'd never hire Tom.

Biz bunu satın almadık.

We didn't buy it.

Biz asla yeterince almadık.

We never get enough.

Henüz bir karar almadık.

- We still haven't made a decision.
- We haven't made a decision yet.

Hiç kimseden yardım almadık.

We haven't received any help from anyone.

Herhangi bir uyarı almadık.

We didn't have any warning.

İki yıldır Mildred'den haber almadık.

We haven't heard from Mildred for two years.

Ondan hâlâ bir mektup almadık.

We have not received a letter from him so far.

Biz bu hafta ödeme almadık.

We didn't get paid this week.

Brian'dan henüz bir haber almadık.

We've had no word from Brian yet.

Henüz Tom'dan tekrar haber almadık.

We haven't heard back from Tom yet.

Biz hâlâ Tom'dan haber almadık.

We still haven't heard from Tom.

Uzun zamandır Tom'dan haber almadık.

We haven't heard from Tom in a long time.

Biz Noel ışıklarımızı hâlâ almadık.

We still haven't taken down our Christmas lights.

Biz kesinlikle onları hafife almadık.

We certainly didn't underestimate them.

Geçen ilkbaharda pek yağmur almadık.

We didn't get much rain last spring.

- Ondan şu ana kadar bir mektup almadık.
- Şimdiye kadar ondan bir mektup almadık.

We have not received a letter from him so far.

Birden daha keşifçi bir hâl almadık.

We haven't gotten drastically more inventive.

Hayır, senelerdir kıdemli birini işe almadık.

No, we hadn't hired a senior guy in years.

Geçen yıldan beri ondan haber almadık.

We have not heard from him since last year.

Çok uzun zaman önce apartman almadık.

- We didn't buy the apartment that long ago.
- We didn't buy the apartment very long ago.

Biz pahalı hiçbir şey satın almadık.

We buy nothing expensive.

Çok uzun zamandır Tom'dan haber almadık.

We haven't heard from Tom in ages.

O zamandan beri Tom'dan haber almadık.

We haven't heard from Tom since then.

Bu kadar uzun zaman önce apartman almadık.

- We didn't buy the apartment that long ago.
- We didn't buy the apartment very long ago.

Onun kovulmasıyla ilgili herhangi bir tebliğ almadık.

We didn't receive any notification of his having been fired.

- Bir süredir Tom'dan haber almadık.
- Bir süredir Tom'dan haber almıyoruz.

We haven't heard from Tom in a while.

- Tom'dan henüz hiç haber almadık.
- Biz henüz Tom'dan bir şey duymadık.

We haven't heard anything from Tom yet.

- Mektubunu düne kadar almamıştık.
- Mektubunu ancak dün alabildik.
- Düne kadar mektubunu almadık.

- We did not get your letter until yesterday.
- We didn't get your letter until yesterday.

Peki ya Avrupa? Avrupa ölümle boğuşuyor. Çünkü bizler bu virüsü yeterince ciddiye almadık.

What about Europe? Europe is grappling with death. Because we didn't take this virus seriously enough.