Translation of "Alakalı" in English

0.007 sec.

Examples of using "Alakalı" in a sentence and their english translations:

Alakalı mı?

Is that relevant?

Işle alakalı diyelim!

Let's say it's business related!

"Sıradışı ve alakalı"

"Unusual and concerning"

Bu alakalı olur.

That would be relevant.

Benimle alakalı değil.

It's not about me.

Bağışıklık sisteminizle alakalı genler,

were genes associated with your immune system,

Kalpler ve zihinlerle alakalı.

It's hearts and minds.

Doğum ise bedenle alakalı.

Whereas labor is associated with the body.

Yorumlar konuyla alakalı olmalıdır.

Comments must be relevant to the topic.

Ve bu yalnızca numaralarla alakalı değil, gerçekle de alakalı. Yani

And this is not just a matter of numbers, it is also a matter of reality: I mean, who

Avrupa'da internetle alakalı bir konuşma,

and in Europe a conversation about the internet

Daha çok bütün hissetmekle alakalı.

more about feeling whole.

Kendi vücudunuzun uzmanı olmakla alakalı.

It's about you being the expert on your body.

Moda ile alakalı, kullanılışlıkla değil.

about fashion – not function.

Bu iki şey alakalı değil.

Those two things aren't related.

Bu meseleyle alakalı görüşün nedir?

What's your opinion with regard to this matter?

Bununla alakalı olarak ne söyleyeceksin?

What do you have to say about it?

Motivasyonla alakalı bir sürü şey var,

There's a lot out there on motivation,

Sosyal düzenle alakalı iyi olan şey,

But the good thing about social constructs

Ama bu sadece sihirle alakalı değil.

But this is not just about magic.

Ve bugünkü damga ise yalnızlıkla alakalı.

And the stigma that's there today is to talk about loneliness.

Siyasi yelpazede hangi noktada olduğumuzla alakalı.

but simply where we fall on the political spectrum.

Çünkü ırkçılık hislerle değil, davranışlarla alakalı.

because racism is about behaviors, not feelings.

Onun siyasi skandalla alakalı olduğu söyleniyor.

He is said to have something to do with the political scandal.

Mahremiyetle alakalı en ufak bir beklenti yoktu.

There was little to no expectation of privacy.

Programla alakalı her şeyi söylemektense, ki söyleyeceğim,

Instead of telling you more about the program, which I think I will,

Toplantı konusuyla alakalı olan tutkunun göstergesi olduğundan.

It was just a sign of passion for the subject.

Veri ve gizlilikle alakalı bir konuşma demek.

is effectively a conversation about data and privacy.

Ve her biri ile alakalı bir soru sordum.

and then ask them a question that corresponded with each one.

Ve sadece günlük hayatımızla alakalı olanları nasıl seçebilirim?"

and select only those which are relevant in our daily life?"

Vücudumuzun nasıl çalıştığıyla alakalı bize birçok veri veriyorlar.

They give us a lot of new data about how our bodies work.

Bu sadece bizim ne kadar ilerleme kaydedebileceğimizle alakalı.

It's just a matter of how far we can advance.

O konu düz dünyayla ilgili değil, ufolojiyle alakalı

It's not about the flat world, it's about ufology

Bu neye inandıklarıydı ve siyah-beyazla alakalı değildi.

It's what they believed, and it wasn't about black versus white:

- Sami ilgilenmiyor.
- Sami ilgili değil.
- Sami alakalı değil.

Sami is not interested.

Günlük hayatlarımızda nasıl çevremizin etkisi altında kaldığımızla da alakalı.

It's also about how we are influenced in our day-to-day lives.

Ve avlanmayı basit bir refleks haline getirdiği ile alakalı.

and turns hunting into a simple reflex.

Kötü beslenme veya başka bir şeyle alakalı bir ifade değil.

This is not a statement on malnutrition or anything else.

- Her şey senin hakkında değil.
- Her şey seninle alakalı değil.

- Not everything is about you.
- Not everything has to do with you.

Bu sadece kadınların daha çok, daha iyi cinsellik yaşamasıyla alakalı değil.

This isn't ultimately about women having more or better sex.

Bu, kadınların da erkekler kadar orgazm olduğundan emin olmakla alakalı değil.

It's not about making sure women have as many orgasms as men.

- Bununla alakalı olarak ne söyleyeceksin?
- Bunun hakkında ne söylemek zorundasın?
- Bunun hakkında ne söylemen gerekiyor?

What do you have to say about it?