Translation of "Ağlayacak" in English

Tom ağlayacak.

Tom is going to cry.

Ağlayacak mısın?

Are you going to cry?

Ağlayacak gibi görünüyorlardı.

They looked as if they would cry.

Belki Tom ağlayacak.

Perhaps Tom will cry.

Bence Tom ağlayacak.

I think Tom will cry.

Tom muhtemelen ağlayacak.

Tom will probably cry.

Şimdi ağlayacak mısın?

Are you going to cry now?

- Bence Tom ağlayacak.
- Tom'un ağlayacağını düşünüyorum.
- Sanırım Tom ağlayacak.

- I think Tom is going to cry.
- I think that Tom is going to cry.

Şimdi ağlayacak gibi hissediyorum.

I feel like crying now.

O yemek yemezse ağlayacak.

If he doesn't eat, he will cry.

Tom ağlayacak gibi görünüyor.

- It looks like Tom is going to cry.
- Tom looks like he's about to cry.

Tom ağlayacak gibi görünüyordu.

Tom looked like he was going to cry.

Ben ölünce kim ağlayacak?

Who will weep when I die?

Tom muhtemelen hâlâ ağlayacak .

Tom is likely to still be crying.

Tom büyük ihtimalle ağlayacak.

- Tom is very likely to cry.
- Tom will most likely cry.

Sanırım Tom muhtemelen ağlayacak.

- I think Tom is likely to cry.
- I think that Tom is likely to cry.

Tom ağlayacak, değil mi?

Tom is going to cry, isn't he?

Haberi duyduğumda ağlayacak gibi hissettim.

I felt like crying when I heard the news.

Ben habere ağlayacak gibi hissettim.

I felt like crying at the news.

Haberi duyduğunda ağlayacak gibi hissetti.

She felt like crying when she heard the news.

Ne oldu, Tom? Ağlayacak mısın?

What's the matter, Tom? Are you going to cry?

Tom muhtemelen ağlayacak, değil mi?

Tom is likely to cry, isn't he?

Haberi duyduktan sonra ağlayacak gibi hissetti.

She felt like crying after hearing that news.

İnekler eve gelene kadar ağlayacak mısın?

Are you going to cry till the cows come home?

Julia haberi duyduğunda ağlayacak gibi hissetti.

Julia felt like crying when she heard the news.

Eğer Mary giderse Tom muhtemelen ağlayacak.

Tom is likely to cry if Mary leaves.

Kendimi şu anda gerçekten ağlayacak gibi hissediyorum.

I really feel like crying right now.

- Tom neredeyse ağlayacak noktaya gelmişti.
- Tom neredeyse ağlayacaktı.

Tom was close to tears.