Translation of "Ağırdan" in English

0.004 sec.

Examples of using "Ağırdan" in a sentence and their english translations:

Ağırdan alabilirsin.

You can take it easy.

Ağırdan alın.

- At ease.
- Take your time.
- Pace yourselves.

Ağırdan almak zorundasın.

You've got to take it easy.

Ben ağırdan alıyorum.

I'm taking it easy.

Onu ağırdan aldım.

I took it easy.

Şimdi ağırdan alıyorum.

I'm taking it slow right now.

Ben ağırdan almalıyım.

I need to take it easy.

...oselo işi ağırdan alıyor.

the ocelot bides her time.

Kendini ağırdan satmayı bırak.

Stop playing hard to get.

Biz onu ağırdan aldık.

We took it slow.

Ben ağırdan almaya çalışıyorum.

I'm trying to take it easy.

Ben ağırdan almaya çalışıyordum.

I was trying to take it easy.

Şimdi ağırdan alsan iyi olur.

You'd better take it easy now.

Sanırım onu ağırdan alman gerekebilir.

I think you might need to take it easy.

Lütfen dinlenin ve ağırdan alın.

Please relax and take it easy.

Kendini ağırdan satan kızlardan hoşlanmam.

I don't like girls who play hard to get.

Tom onu ağırdan almak zorunda.

Tom has to take it easy.

Tom ağırdan almayı hak ediyor.

Tom deserves to take it easy.

Çok çalışıyorsun. Bir süre ağırdan al.

- You are working too hard. Take it easy for a while.
- You're working too hard. Take it easy for a while.

Yarın için hiç planım yok. Ağırdan alacağım.

I don't have any plans for tomorrow. I'm going to take it easy.

- Tom kendini ağırdan satıyor.
- Tom cool takılıyor.

Tom is playing it cool.

Bir süre dinlenmek ve ağırdan almak istiyorum.

I'd like to relax and take it easy for a while.

- Ben oyalanmak istemiyorum.
- Ben ağırdan almak istemiyorum.

I don't want to mess around.

Bütün hafta çalıştıktan sonra pazar günü ağırdan aldık.

After working all week, we took it easy on Sunday.

- Tom işi ağırdan aldı.
- Tom işi rölantiye aldı.

Tom took his time.

Neden sadece evde kalmıyorsun ve işi ağırdan almıyorsun?

Why don't you just stay home and take it easy?

Doktor bir süre ağırdan almak zorunda kalacağımı söyledi.

The doctor said I'm going to have to take it easy for a while.

- Tom istediği kadar zaman harcamak istiyor.
- Tom, işi ağırdan almayı sever.

Tom likes to take his time.