Translation of "ölür" in English

0.011 sec.

Examples of using "ölür" in a sentence and their english translations:

Herkes ölür.

Everyone dies.

Umut sonunda ölür.

Hope dies last.

Çiçekler susuz ölür.

Without water, the flowers die.

Herkes sonunda ölür.

- Everyone dies eventually.
- Everybody dies eventually.

Onu bırakırsak, kanamadan ölür.

If we leave him, he'll bleed to death.

Sen ölürsen herkes ölür.

If you die, everyone dies.

Her gün yüzlercesi ölür.

Hundreds die every day.

Sigara içenler genç ölür.

Smokers die young.

Çiçekler su olmadan ölür.

Flowers die without water.

Modalar yaşlanır ve ölür.

Fashions grow old and die.

İnsanlar farklı şekillerde ölür.

People die in different ways.

Cildini değiştirmeyen yılan ölür.

A snake which does not shed its skin, dies.

Ona yardımcı olmazsak ölür.

- He'll die if we don't help him.
- She'll die if we don't help her.

Bütün canlılar sonunda ölür.

All living things eventually die.

Herkes ölür. Ben de yaşlanacağım.

Everyone dies. I'll grow old too.

Trafik kazalarında birçok insan ölür.

Many people die in traffic accidents.

At ölür, itlere bayram olur.

If the cat is outside, the mice dance on the table.

Tüm canlılar bir gün ölür.

All living things die some day.

Güneş sönse bütün hayat ölür.

If the sun went out, all life would die.

İyi insanlar her gün ölür.

Good people die every day.

Çim yetişmeden önce at ölür.

Before the grass grows, the horse dies.

Ana karakter kitabın sonunda ölür.

The main character dies at the end of the book.

Er veya geç herkes ölür.

- Everybody dies eventually.
- Sooner or later everyone dies.

- "Tanrıların sevdikleri genç ölür", denirmiş eskiden.
- "Tanrıların sevdiği insan genç ölür", demiş eskiler.

"Whom the gods love die young", was said of yore.

Güneş sönse bütün yaşayan şeyler ölür.

If the sun were to go out, all living things would die.

İnsan değerini tanıyan kişinin uğruna ölür.

Man dies for the sake of the one who recognizes his worth.

Bedenler yavaş yavaş büyür, çabucak ölür.

Bodies grow slowly and die quickly.

Her gün birçok iyi insan ölür.

Many good people die every day.

Kahramanlar ölmez. Sadece kötü adamlar ölür.

Heroes don't die. Only bad guys do.

Şakacıktan öldürdüğün sincap ciddi olarak ölür.

The squirrel that you kill in jest, dies in earnest.

Kıskanç ölür ama kıskançlık asla ölmez.

The envious die, but envy never does.

Herkes er ya da geç ölür.

- Everyone dies sooner or later.
- Everybody dies sooner or later.

Er ya da geç, herkes ölür.

Sooner or later, everyone dies.

Tom ve Mary muhtemelen hapishanede ölür.

Tom and Mary are likely to die in prison.

Kıskanç insanlar ölür ama kıskançlık ölmez.

Jealous people die, but not jealousy.

Sence her yıl kanserden kaç kişi ölür?

How many people do you think die from cancer every year?

Üstlerine tuz dökülünce sümüklü böcekler ölür mü?

- Do slugs die if you put salt on them?
- Do slugs die if you pour salt on them?

Kedi bir oyun oynar ama fare ölür.

The cat plays a game, but the mouse dies.

Kıskanç insanlar ölür ama kıskançlık asla ölmez.

Envious people die, but envy never does.

Bir insanın vücudu ölür, ama ruhu ölümsüzdür.

A man's body dies, but his soul is immortal.

Tanrılar bile artık kimse onlara inanmadığı zaman ölür.

Even gods die when no one believes in them any longer.

- İnsanlar her gün ölür.
- İnsanlar her gün ölürler.

People die every day.

Hiç kimse akıllı doğmaz ama çoğu aptal ölür.

No one is born wise, but many die stupid.

Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.

He who uncovers the most dies the fastest.

Amerikan filmlerinde, siyah adam her zaman ilk olarak ölür.

In American movies, the black guy always dies first.

- Kılıçla yaşayan kılıçla ölür.
- Su testisi su yolunda kırılır.

- He who lives by the sword will die by the sword.
- He who lives by the sword dies by the sword.

- Neden biraz kibar davranmıyorsun?
- Biraz iyi davransan ölür müsün?

Why can't you just be nice?

Bir dil öldüğünde değerli bilimsel veriler sonsuza dek ölür.

When a language dies, valuable scientific data disappears forever.

Bir farenin sadece tek bir deliği varsa, kısa sürede ölür.

If a mouse only has one hole, it will soon perish.

Eski arkadaşının fişini çekerken, "herkes ölür" dedi genellikle nükteci doktor.

"Everybody dies", said the usually witty doctor as he pulled the plug on his old friend.

- At ölür, itlere bayram olur.
- Kedinin olmadığı yerde fareler cirit atar.

- When the cat is away, the mice will play.
- When the cat's away, the mice will play.

Güzel kadınlar genç ölür- ya da öylesine demişler. Eğer öyleyse benim karım uzun bir hayat yaşayacak.

Beautiful women die young - or so the saying goes. If so then my wife is going to live a long life.

Bir adam kral olmak istediğine karar verir; çok geçmeden bu arzunun sonucu olarak binlerce insan ölür.

A man decides he wants to be king; thousands of people die shortly thereafter as a result of this desire.

- Bir defa öldüğünde büyük bir servete sahip olmak anlamsızdır
- Ölür ölmez büyük bir servete sahip olmak anlamsızdır.

Having a large fortune is pointless once you're dead.

- Bir gün içinde 360 000 bebek doğar ve 152 000 insan ölür.
- Her gün yaklaşık 360 000 çocuk doğuyor, buna karşın 152 000 insan ölüyor.

About 360 000 babies are born every day and about 152 000 people die every day.