Translation of "şaşırmıştı" in English

0.008 sec.

Examples of using "şaşırmıştı" in a sentence and their english translations:

Gördüğünde şaşırmıştı.

He was amazed at the sight.

Tom şaşırmıştı.

Tom was astonished.

Herkes şaşırmıştı.

- Everyone was stunned.
- Everyone was shocked.

O şaşırmıştı.

He was bewildered.

Emily şaşırmıştı.

Emily was surprised.

Onlar şaşırmıştı.

They were surprised.

İnsanlar şaşırmıştı.

People were surprised.

Sami şaşırmıştı.

Sami was taken aback.

Biraz şaşırmıştı.

He was a bit taken aback.

O, sahneye şaşırmıştı.

He was surprised at the scene.

Tom gerçekten şaşırmıştı.

Tom was really surprised.

O çok şaşırmıştı.

She was very disoriented.

Tom tamamen şaşırmıştı.

Tom was completely puzzled.

O da şaşırmıştı.

She was surprised too.

Gördüğü şeyden şaşırmıştı.

He was surprised by what he saw.

O, soruya şaşırmıştı.

He was puzzled at the question.

Tom bile şaşırmıştı.

Even Tom was surprised.

Uzmanlar da şaşırmıştı.

The experts were amazed, too.

Dan bile şaşırmıştı.

Even Dan was baffled.

Sanırım onlar şaşırmıştı.

I think they were surprised.

Tom çok şaşırmıştı.

Tom was very puzzled.

Tom öğrendiklerine şaşırmıştı.

Tom was surprised by what he learned.

Tom bulduğuna şaşırmıştı.

Tom was surprised by what he found.

O gerçekten şaşırmıştı.

She was genuinely surprised.

Neden herkes şaşırmıştı?

Why was everyone surprised?

Tom'un ebeveynleri şaşırmıştı.

Tom's parents were baffled.

Onu gördüğüne şaşırmıştı.

She was surprised to see him.

Tom biraz şaşırmıştı.

Tom was a little disoriented.

Tom da şaşırmıştı.

Tom was surprised, too.

Tom habere şaşırmıştı.

Tom was surprised by the news.

Fadıl gerçekten şaşırmıştı.

Fadil was genuinely surprised.

Sami çok şaşırmıştı.

Sami was very shocked.

Sami gerçekten şaşırmıştı.

Sami was really taken aback.

Onlar haberi duyduğuna şaşırmıştı.

They were surprised to hear the news.

O ne yapacağını şaşırmıştı.

He was at a loss what to do.

O son derece şaşırmıştı.

He was utterly perplexed.

Vali komisyonun cevabıyla şaşırmıştı.

The governor was surprised by the commission's response.

Onlar gördükleri karşısında şaşırmıştı.

They were surprised by what they saw.

Tom Mary'nin söylediğine şaşırmıştı.

Tom was puzzled by what Mary said.

Tom soruya biraz şaşırmıştı.

Tom was a little surprised by the question.

Tom, Mary'yi gördüğüne şaşırmıştı.

Tom was surprised to see Mary.

Tom soru karşısında şaşırmıştı.

Tom was puzzled by the question.

Tom ve Mary şaşırmıştı.

Tom and Mary were surprised.

Neden herkes çok şaşırmıştı?

Why was everyone so surprised?

Bay Jordan biraz şaşırmıştı.

Mr Jordan was a little surprised.

Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.

Kate was surprised by Brian's story.

O hayalet görünce şaşırmıştı.

She was amazed at the sight of the ghost.

Tom Mary'nin davranışına şaşırmıştı.

Tom was surprised by Mary's behavior.

Tom şaşırmıştı, değil mi?

Tom was surprised, wasn't he?

Hangi fakülteyi seçeceği hakkında şaşırmıştı.

He was at a loss as to which faculty to choose.

Yabancı konuşamayacak kadar çok şaşırmıştı.

The stranger was too surprised to speak.

İçeriden bir çığlık duyduğuna şaşırmıştı.

He was surprised to hear a cry from within.

- Tom şaşırmıştı.
- Tom kafası karışmıştı.

- Tom was confused.
- Tom was perplexed.
- Tom was baffled.
- Tom was puzzled.
- Tom was bewildered.
- Tom was mystified.

O onun diş görünüşüne şaşırmıştı.

She was surprised at his appearance.

Tom Mary'nin cevabına biraz şaşırmıştı.

Tom was a bit puzzled by Mary's answer.

Tom bir an için şaşırmıştı.

Tom was momentarily disoriented.

Tom da herkes kadar şaşırmıştı.

Tom was as surprised as anyone.

Tom kızmaktan daha çok şaşırmıştı.

Tom was more surprised than angry.

O, hangi yoldan gideceğini şaşırmıştı.

He was at a loss which way to take.

Tom şok olmuştu ve şaşırmıştı.

Tom was shocked and bewildered.

Sami Kuran'da gördüklerinden çok şaşırmıştı.

Sami was astounded by what he found in the Quran.

Tom bunu yapmadığında Mary şaşırmıştı

Tom was surprised when Mary didn't do that.

Tom, Mary'nin bunu yapmamasına şaşırmıştı.

- Tom was surprised that Mary didn't do that.
- Tom was surprised Mary didn't know to swim.

Tom Mary'nin ağladığını gördüğünde şaşırmıştı.

Tom was surprised when he saw Mary crying.

Tom Mary'nin bunu yapabildiğine şaşırmıştı.

- Tom was surprised that Mary could do that.
- Tom was surprised Mary could do that.

Tom ve Mary bile şaşırmıştı.

Even Tom and Mary were baffled.

Tom kütüphanede Mary'yi gördüğüne şaşırmıştı.

Tom was surprised to see Mary in the library.

Tom şaşırmıştı ve şok olmuştu.

Tom was surprised and shocked.

Tom şaşırmamıştı ama Mary şaşırmıştı.

Tom wasn't surprised, but Mary was.

Tom, Mary'nin işinden ayrılmasına şaşırmıştı.

- Tom was surprised that Mary quit her job.
- Tom was surprised Mary quit her job.

Yanni bu durum karşısında şaşırmıştı.

Yanni was taken aback by this.

O daha sonra ne söyleyeceğini şaşırmıştı.

She was at a loss what to say next.

O, uzun mesafe telefon faturasına şaşırmıştı.

He was surprised at the long-distance phone bill.

Tom,seks dersi sınıfında öğrendiklerine şaşırmıştı.

Tom was surprised by what he learned in sex education class.

Mary bir randevu istediğinde Tom şaşırmıştı.

Tom was surprised when Mary asked him out on a date.

Tom başka herkesin orada olduğuna şaşırmıştı.

- Tom was surprised that anyone else was there.
- Tom was surprised that anybody else was there.
- Tom was surprised anyone else was there.
- Tom was surprised anybody else was there.

Tom şaşırmıştı ve biraz kafası karışmıştı.

Tom was surprised and a little confused.

Ken gelecek sefer ne söyleyeceğini şaşırmıştı.

Ken was at a loss what to say next.

Jane ne zaman nereye gideceğini şaşırmıştı.

Jane was quite at a loss when and where to go.

Tom tepki gösteremeyecek kadar çok şaşırmıştı.

Tom was too surprised to react.

Tom o kadar şaşırmıştı ki, nutku tutuldu.

Tom was so surprised he was speechless.

Tom da bizi gördüğüne bizim kadar şaşırmıştı.

Tom was just as surprised to see us as we were to see him.

Bir an için, Tom konuşamayacak kadar şaşırmıştı.

For a moment, Tom was too surprised to speak.

Tom, Mary'nin onu söylemesine bira z şaşırmıştı.

- Tom was a little surprised that Mary said that.
- Tom was a little surprised Mary said that.

John, bir şey söyleyemeyecek kadar çok şaşırmıştı.

John was too surprised to say anything.

Tom, Mary'nin ne kadar çok içtiğine şaşırmıştı.

Tom was surprised by how much Mary drank.

Tom, Mary'nin bu kadar çok yemesine şaşırmıştı.

Tom was surprised by how much Mary ate.

1997 de, Rahibe Teresa öldüğünde dünya yine şaşırmıştı.

In 1997, the world was surprised again when Mother Teresa died.