Translation of "üzgündü" in English

0.009 sec.

Examples of using "üzgündü" in a sentence and their english translations:

Tom üzgündü.

Tom has been upset.

Herkes üzgündü.

Everyone was upset.

Sami üzgündü.

Sami was sad.

Jane üzgündü.

Jane was upset.

Tom gerçekten üzgündü.

Tom was really sad.

Tom oldukça üzgündü.

- Tom was quite upset.
- Tom was pretty upset.

Tom çok üzgündü.

Tom was very sad.

Tom besbelli üzgündü.

- Tom was obviously upset.
- Tom was visibly upset.
- Tom was clearly upset.

O gerçekten üzgündü.

It was really sad.

Tom biraz üzgündü.

Tom was a little upset.

Mary açıkça üzgündü.

Mary was clearly upset.

Tom açıkça üzgündü.

Tom was clearly upset.

Leyla gerçekten üzgündü.

Layla was really sad.

Sami de üzgündü.

Sami was upset, too.

Sami çok üzgündü.

- Sami was so sorry.
- Sami was very upset.

- Tom konuşmak için çok üzgündü.
- Tom konuşamayacak kadar üzgündü.

Tom was too upset to speak.

Aylardır ilk defa üzgündü.

She was sad for the first time in months.

Babasını kaybettiği için üzgündü.

He felt sad because he lost his father.

O dün çok üzgündü.

He was very sad yesterday.

Tom da çok üzgündü.

Tom also was very sad.

Tom söylediğin tarafından üzgündü.

Tom was upset by what you said.

Tom son derece üzgündü.

Tom was extremely upset.

Onlar son derece üzgündü.

They were pretty upset.

Neden Tom çok üzgündü?

Why was Tom so upset?

Tom hüzünlü ve üzgündü.

Tom was sad and upset.

Lincoln kazanmadığı için üzgündü.

Lincoln was sad that he had not won.

Sami o konuda üzgündü.

Sami was upset about that.

Çok üzgündü ve kendini astı.

He was heartbroken and hanged himself.

Tom yaptıkları için çok üzgündü.

Tom was very sorry for what he had done.

Tom gözle görülebilir şekilde üzgündü.

Tom was visibly upset.

O gözle görülebilir şekilde üzgündü.

She was visibly upset.

Sami belli ki çok üzgündü.

Sami was obviously very upset.

Hastam üzgündü tabii ama kabullendi de.

She was sad, of course, but accepting.

Tom Mary'den çok daha fazla üzgündü.

Tom was much more upset than Mary was.

O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı.

He was so sad that he almost went mad.

Mary onu terk ettiğinde Tom üzgündü.

Tom was upset when Mary walked out on him.

Tom, Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde üzgündü.

Tom was upset when he saw Mary kissing John.

O, ahlaksızlığı erdemden ayıramayacak kadar çok üzgündü.

He was too upset to distinguish vice from virtue.

Babam cüzdanını kaybettiği için bütün gün üzgündü.

My father was sad for the whole day as he had lost his wallet.

Tom'un bayrak yaktığını gördüklerinde birçok kişi üzgündü.

Many people were upset when they saw Tom burning the flag.

Tom Mary'nin partisine davet edilmediğinden dolayı üzgündü.

Tom was upset because he wasn't invited to Mary's party.

Tom ülkesinin takımı turnuvadan elendiği zaman üzgündü.

Tom was sad when his country's team was eliminated from the tournament.

Tom mutlu gibi davranıyordu fakat derinlerde üzgündü.

Tom acted happy, but deep inside he was sad.

Tom evlilik yıldönümünü unuttu ve Mary üzgündü.

Tom forgot his wedding anniversary and Mary was upset.

Mary partisine gelmediği zaman Tom çok üzgündü.

Tom was very upset when Mary didn't come to his party.

Tom olanlar hakkında konuşmak için çok üzgündü.

Tom was too upset to talk about what had happened.

Öğretmen gerçekten üzgündü ve Johnny'yi sınıftan attı.

The teacher was really upset and threw Johnny out of class.

Tom, Mary'nin partisine davet edilmediği için üzgündü.

Tom is upset because he wasn't invited to Mary's party.

Tom Mary'nin zengin koca avcısı olduğunu fark ettiğinde üzgündü ve Mary Tom'un fakir olduğunu fark ettiğinde üzgündü.

Tom was sad when he discovered that Mary was a gold digger and Mary was sad when she discovered that Tom was poor.

Tom üzgündü çünkü partiye davet edilmeyen tek kişiydi.

Tom was sad because he was the only one not invited to the party.

Tom, Mary'nin ona söylediği şey yüzünden çok üzgündü.

Tom is very upset by what Mary told him.

Sally tatiler için eve gidememe hakkında çok üzgündü.

Sally was very sad about not going home for the holidays.

Tom mutlu gibi davranıyordu fakat o derinlerde üzgündü.

Tom behaved like he was happy, but deep inside, he was very sad.

- Orada oturanlar üzgündü.
- Çevre sakinleri endişeliydi.
- Sakinler endişeliydi.

Residents were upset.

Doğum gününü hastanede geçirmek zorunda olmasından ötürü çok üzgündü.

He was very unhappy about having to spend his birthday in the hospital.

Mary Tom'un eski kız arkadaşının bir resmini onun cüzdanında gördüğünde üzgündü.

Mary was upset when she saw a picture of Tom's ex-girlfriend in his wallet.