Translation of "özgürlüğünü" in English

Leyla özgürlüğünü istedi.

Layla wanted her freedom.

Din özgürlüğünü destekliyorum.

I support religious freedom.

O, kölelerinin özgürlüğünü garantiledi.

He guaranteed his slaves' freedom.

Tom özgürlüğünü hak ediyor.

Tom deserves his freedom.

Kadınlara hak vermekten, özgürlüğünü vermekten,

To give women rights, to give freedom,

Tom'un karısı onun özgürlüğünü kısıtlıyordu.

Tom's wife keeps him on such a short rope.

Herkes için konuşma özgürlüğünü destekliyorum.

I stand for freedom of speech for everyone.

Bu yeni kanunun, özgürlüğünü kısıtlayacağını hissediyor.

He feels this new law will restrict his freedom.

- Tom'u serbest bırakıyorum.
- Tom'a özgürlüğünü veriyorum.

I'm setting Tom free.

- Din özgürlüğünü destekliyorum.
- Dinsel özgürlüğü destekliyorum.

I support religious freedom.

Nefret söylemi olarak etiketleme konuşma sosyal baskı vasıtasıyla ifade özgürlüğünü sınırlamak için bir yoldur.

Labelling speech as hate speech is a way to limit free speech by means of social pressure.