Translation of "Yapma" in Dutch

0.005 sec.

Examples of using "Yapma" in a sentence and their dutch translations:

- Şunu yapma.
- Onu yapma.
- Bunu yapma.

Doe dat niet.

Yapma!

Niet doen!

- Onu yapma.
- Yapmayın!
- Yapma!

Doe het niet!

Hata yapma.

Maak geen fout.

Yapma, gıdıklanıyorum.

Stop. Dat kietelt.

Sam, yapma!

Niet doen, Sam!

Öyleyse yapma. Eğer yapmak zorunda değilsen, yapma.

Doe het dus niet. Als je het niet hoeft te doen, doe het niet.

Birden fren yapma.

Rem niet plotseling

Ölü numarası yapma.

Speel niet dood.

Lütfen bunu yapma.

Doe dat alsjeblieft niet.

Panik yapma, Dan.

Raak niet in paniek, Dan.

Lütfen onu yapma.

Alsjeblieft, doe het niet.

Bir şey yapma.

Doe niets!

Aptalca şeyler yapma.

Doe geen domme dingen.

- Lütfen bunu yapma.
- Lütfen bunu yapmayın.
- Bunu lütfen yapma.

Doet u dat alstublieft niet.

Ben yokken terbiyesizlik yapma.

Doe geen stoute dingen wanneer ik niet hier ben.

Bunu yapma nedenimiz grev.

We deden dit vanwege de shutdown.

Aynı hatayı tekrar yapma.

Maak dezelfde fout niet nog eens.

İşi yapma tarzını sevmiyorum.

Het bevalt me niet hoe jij zaken doet.

Hata yapma, duygu karşılıklıdır.

Vergis je niet, het gevoel is wederzijds.

Bunu benim için yapma.

Doe me dit niet aan.

- Yapma ya.
- Hadi canım.

Duidelijk.

- Panik yapmayın!
- Panik yapma!

Geen paniek!

- Yapma ya!
- Hadi ya!

Ongelofelijk!

Bunu yapma mecburiyetinde değilsin.

Je bent helemaal niet verplicht om dat te doen.

- Lütfen çok fazla gürültü yapma.
- Lütfen bu kadar fazla ses yapma!

- Maak alstublieft niet zoveel lawaai.
- Maak niet te veel geluid alstublieft.
- Maak alsjeblieft niet zoveel herrie.

Toplum çapında değişiklikler yapma zamanı;

Het is tijd dat we veranderingen maken doorheen de hele maatschappij

Şimdi bunu yapma zamanı! Tamam.

Het is tijd om te gaan. Oké.

Ve çocuk yapma fırsatını kaçırdık.

...en we hebben geen kinderen gekregen.

Hız yapma kazalara neden olur.

- Overdreven snelheid veroorzaakt ongelukken.
- Hard rijden veroorzaakt ongelukken.

Hiçbir şeyi yarım yamalak yapma.

Laat dingen niet half afgemaakt.

Onu tekrar yapma tamam mı?

Doe dat niet nog eens, oké?

Eğer yapmak zorunda değilsen, yapma.

Als je het niet hoeft te doen, doe het niet.

İki şeyi aynı anda yapma.

- Doe geen twee dingen tegelijkertijd.
- Doe geen twee dingen tegelijk.

Onların bunu yapma nedeni budur.

Dat is waarom ze het gedaan hebben.

Tam olarak ne yapma niyetindesin?

Wat ben je precies van plan te doen?

Sana iyilik yapana nankörlük yapma.

Bijt nooit de hand die je voedt.

Tom'un yaptığını yapma hakkı yoktu.

Tom had geen recht om te doen wat hij gedaan heeft.

Tom'un spagetti yapma şeklini beğenmiyorum.

Ik hou niet van de manier waarop Tom spaghetti maakt.

Zavallı serflerin ağır işi yapma zamanı.

Tijd voor de ellendige lijfeigenen om het zware werk te doen.

Sen sadece yanlış bir şey yapma.

Jij doet gewoon niks verkeerd.

- Lütfen onu yapmayın.
- Lütfen bunu yapma.

Doe dat alsjeblieft niet.

Bana aptal rolü yapma. Seni tanıyorum.

Hou je niet van de domme. Ik ken je!

Kayak yapma hakkında bir kitap okuyorum.

Ik ben een boek aan het lezen over skiën.

Lütfen böyle yüksek bir gürültü yapma.

Maak niet te veel geluid alstublieft.

Aynı anda iki şey birden yapma.

Doe geen twee dingen tegelijkertijd.

Şu anda ben de öyle yapma sürecindeyim.

Daar ben momenteel ik mee bezig.

Bir otobüs yolculuğu yapma fikri hakkında ne düşünüyorsun?

Wat denkt ge ervan een busreis te maken?

- Kayak yapma eğlencelidir.
- Kaymak eğlencelidir.
- Kayak yapmak eğlencelidir.

Skiën is leuk.

Soult'un daha sonra cepheden liderlik yapma konusundaki isteksizliğini açıklayabilir.

Soult's latere onwil om vanaf het front te leiden zou kunnen verklaren.

Diğer komutanlarla işbirliği yapma isteksizliğinin de olduğu beş yıl .

om samen te werken met andere commandanten.

- Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma.
- Sana davranılmasını istediğin gibi davran.

Wat gij niet wilt dat u geschiedt, doe dat ook een ander niet.

Onun o kadar acımasız bir şey yapma yeteneğine sahip olduğunu hiç düşünmemiştim.

Ik had nooit gedacht dat hij zoiets wreeds zou kunnen doen.

- Onu yapmaya beni zorlama.
- Onu yapmak için beni zorlama.
- Onu yapmak için bana baskı yapma.

Dwing me niet om dat te doen.

Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.

Als je vanuit je tweede taal naar je eigen moedertaal vertaalt, in plaats van andersom, maak je minder snel fouten.

- Sakın bunu bir daha yapayım deme.
- Bunu bir daha yapayım deme.
- Onu bir daha asla yapma.

Doe dat nooit meer!

- Başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran.
- Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma.
- Başkalarının sana nasıl davranmasını istiyorsan, sen de başkalarına öyle davran.

- Behandel anderen zoals je graag door hen behandeld wil worden.
- Bejegen anderen zoals je graag door hen bejegend wil worden.