Translation of "Param" in Dutch

0.010 sec.

Examples of using "Param" in a sentence and their dutch translations:

- Hiç param yok.
- Param yok.

Ik heb geen geld.

- Benim hiç param yok.
- Hiç param yok.
- Param yok.

Ik heb geen geld.

Param nerede?

Waar is mijn geld?

Param var.

Ik heb geld.

Param yok.

- Ik zit krap bij kas.
- Ik heb geldproblemen.

Param varmış.

Ik heb geld, merk ik nu.

- Yeterince param yok.
- Yeterli param yok.

Ik heb niet genoeg geld.

- Biraz param var.
- Benim biraz param var.

Ik heb wat geld.

Ama param yok.

Maar ik heb geen geld.

Yeterli param var.

Ik heb genoeg geld.

Hiç param yok.

Ik heb geen geld.

Çok param yok.

Ik heb niet veel geld.

Tümden param bitti.

Ik ben blut.

Param az kaldı.

- Ik zit krap bij kas.
- Ik heb weinig geld.

Benim param bitti.

Ik heb geen geld meer.

Yeterli param yok.

Ik heb niet genoeg geld.

Yanımda biraz param var.

Ik heb een beetje geld bij me.

Param olsa onu alabilirim.

Als ik geld had, kon ik het kopen.

Sorun yanımda param olmaması.

Het probleem is dat ik geen geld bij me heb.

Maalesef, bozuk param yok.

Het spijt me, ik heb geen wisselgeld.

Birkaç gümüş param var.

Ik heb verscheidene zilveren munten.

Benim biraz param var.

Ik heb wat geld.

Daha fazla param yok.

Mijn geld is op.

Şimdi biraz param var.

Ik heb nu wat geld.

Fakat hiç param yok.

Maar ik heb geen geld.

Param olsa, ona verirdim.

Als ik geld zou hebben, dan zou ik het hem geven.

Neredeyse hiç param kalmadı.

Ik heb nauwelijks nog wat geld over.

Bugün hiç param yok.

- Ik heb geen geld vandaag.
- Vandaag zit ik zonder geld.
- Vandaag heb ik geen geld.

Bu benim param değil.

Dit geld is niet van mij.

Hiç bozuk param yok.

Ik heb geen kleingeld.

- Reklam için yeterli param yok.
- İlan vermek için yeterli param yok.

Ik heb niet genoeg geld om reclame te maken.

Şimdi neredeyse hiç param yok.

Ik heb nu nauwelijks geld.

Şimdi çok az param var.

Ik kom op het moment wat geld tekort.

Şu anda biraz param var.

Ik heb weinig geld op het moment.

Yeterli param olup olmadığını bilmiyorum.

Ik weet niet of ik genoeg geld heb.

Param yok ama hayallerim var.

Ik heb geen geld, maar ik heb dromen.

Param olsaydı, bilgisayarı satın alırdım.

Als ik geld had, zou ik de computer kopen.

Bu ay az param var.

Ik heb een paar duiten op zak deze maand.

Üzerimde hiç bozuk param yok.

Ik heb geen kleingeld bij me.

Şu anda yeterince param yok.

Ik heb niet genoeg geld voor het ogenblik.

Tom'dan daha fazla param var.

Ik heb meer geld dan Tom.

Tom'dan daha çok param var.

Ik heb meer geld dan Tom.

Sözlüğü alacak kadar param yok.

Ik heb geen geld om een woordenboek te kopen.

Hiç param yok, ama hayallerim var.

Ik heb geen geld, maar ik heb dromen.

Kitabı almak için hiç param yok.

Ik heb geen geld om dat boek te kopen.

Bir araba alacak kadar param var.

Ik heb genoeg geld om een auto te kopen.

Keşke yanımda biraz daha param olsa.

Ik wou dat ik meer geld bij me had.

Param olsaydı, bir dünya turu yapardım.

Als ik geld had, zou ik een wereldreis maken.

Beş dolar'dan biraz fazla param var.

- Ik heb iets meer dan 5 dollar.
- Ik heb iets meer dan vijf dollar.

Az param var. Bununla birlikte seninle mutluyum.

Ik heb weinig geld, maar met u voel ik mij gelukkig.

Aslında bankada o kadar param olduğuna inanamıyorum.

Ik kan niet geloven dat ik eigenlijk zoveel geld op de bank heb staan.

- Tek meteliğim yok.
- Beş kuruş param yok.

- Ik heb geen rooie cent.
- Ik heb geen stuiver.

- Yanımda para yok.
- Üzerimde hiç param yok.

- Ik heb geen geld bij.
- Ik heb geen geld bij me.

O elbiseyi satın almak için yeterli param vardı.

Ik had genoeg geld om die jurk te kopen.

Eğer param yetse elektrikli bir araba satın alırım.

Als ik het zou kunnen betalen, zou ik een elektrische auto kopen.

- Hiç param yok.
- Beş parasızım.
- Meteliğe kurşun atıyorum.

- Ik ben blut.
- Ik zit krap bij kas.
- Ik ben platzak.

Yeni bir araba almak için yeterli param yok.

Ik heb niet genoeg geld om een nieuwe auto te kopen.

Hiç param yok ve hiç arkadaşım da yok.

Ik heb geen geld, maar ook geen vrienden.

- Kullanılmış bir araba almayı göze alamam.
- İkinci el araba almaya param yetmez.
- İkinci el araba alacak param yok.

- Ik kan me niet veroorloven een tweedehands auto te kopen.
- Ik kan me niet permitteren een tweedehandsauto te kopen.

Bir sürü param ve onu kullanacak yeterli zamanım var.

Ik heb veel geld en genoeg tijd om het te gebruiken.

İşimi kaybettim ve hiç param yok. Ne yapacağımı bilmiyorum.

Ik ben mijn baan kwijt en ik heb geen geld. Ik ben ten einde raad.

Neredeyse ihtiyacım olan her şeyi alacak kadar param vardı.

Ik had bijna genoeg geld om alles te kopen wat ik nodig had.

- Üzerimde bozuk para yok.
- Üzerimde hiç bozuk param yok.

Ik heb geen kleingeld bij me.

Hey, hiç param olmayabilir ama benim hâlâ bir gururum var.

Hé, ik mag dan geen geld hebben, maar ik heb nog wel mijn trots.

Bize gereken her şeyi satın almak için yeterli param yok.

Ik heb niet genoeg geld om alles wat we nodig hebben te kopen.

Bir ev satın almak için neredeyse hiç yeterli param yok.

Ik heb bij lange na niet genoeg geld om een huis te kopen.

En sonki akıllı telefonu satın almak için yeterli param yok.

Ik heb niet genoeg geld om de laatste smartphone te kopen.

- Düşündüğün kadar çok paraya sahip değilim.
- Düşündüğün kadar çok param yok.

Ik heb niet zo veel geld als ge denkt.

- Kullanılmış bir arabayı almaya gücüm yetmez.
- İkinci el araba almaya param yetmez.

- Ik kan me niet veroorloven een tweedehands auto te kopen.
- Ik kan me niet permitteren een tweedehandsauto te kopen.

Hayır, bu asla olmazdı. Hayır. Asla o kadar param olmazdı, çoktan harcamış olurdum.

Ik zou nooit zo'n bedrag kunnen hebben. Dat kan ik niet hebben. Ik zou het meteen uitgeven.

Ben bir araba istiyorum, ama bir tane satın almak için hiç param yok.

Ik wil graag een auto maar ik heb geen geld om er een te kopen.

- Yeni bir arabayı göze alamam.
- Yeni bir arabaya gücüm yetmez.
- Yeni bir arabaya param yetmez.

Ik kan mij geen nieuwe auto veroorloven.

Eğer su tabancası istiyorsan sadece para biriktirmek ve onu kendin almak zorunda kalacaksın. Senin için sürekli oyuncaklar alamam. Verecek param yok.

Als je dat waterpistool wilt hebben, moet je er zelf maar voor sparen. Ik kan geen speelgoed voor je blijven kopen. Het geld groeit niet op m'n rug.