Translation of "Güneşin" in Dutch

0.010 sec.

Examples of using "Güneşin" in a sentence and their dutch translations:

Ve güneşin batmasını bekleyebiliriz.

En we wachten tot de zon ondergaat.

Güneşin ısısı kili sertleştirir.

- De hitte van de zon verhardt klei.
- De warmte van de zon maakt de klei hard.

Gezegenler güneşin etrafında döner.

De planeten omcirkelen de zon.

Gezegenler güneşin yörüngesinde dönerler.

Planeten draaien om de zon.

Güneşin batışını seyretmeyi severim.

Ik kijk graag naar het ondergaan van de zon.

Dünya güneşin etrafında döner.

De aarde draait om de zon.

Fakat güneşin fazlası da öldürebilir.

Maar te veel zon is dodelijk.

...güneşin sıcağının tadını çıkarma vakti.

...voordat de nacht opnieuw valt.

Onun güneşin oğlu olduğunu düşünüyorlardı.

Ze dachten dat hij de zoon van de zon was.

Güneşin batmasıyla faaliyetlerine son verdikleri sanılırdı.

Men dacht dat hun activiteiten bij zonsondergang stopten.

Güneşin doğuşu ne kadar da güzeldir!

Hoe mooi is toch een zonsopgang!

Güneşin dünyadan daha büyük olduğunu biliyoruz.

We weten dat de zon groter is dan de aarde.

Güneşin altında yeni bir şey yok.

- O, alles is net als altijd.
- Niets nieuws onder de zon.

Güneşin batmasıyla yoğun sıcaktan bir nefes alıyorlar.

De zonsondergang brengt verlichting na 'n hete dag.

Dünya'nın yağmur ormanlarında güneşin batmasıyla değişim tetiklenir.

Overal ter wereld zorgt de ondergaande zon voor verandering in de jungle.

Kanyon yarığından çıktık. Şimdi yine güneşin sıcağındayız.

We zijn weer uit de sleufcanyon. Terug in de blakerende zon.

Biz dünyanın güneşin etrafında hareket ettiğine inanıyorduk.

Wij dachten dat de aarde rondom de zon bewoog.

Bizi alevli güneşin altında pişirecek çılgın sıcaklık dalgaları.

rare hittegolven die ons gaan bakken onder een brandende zon.

Ve artık buraya sığınıp güneşin tam olarak batmasını bekleyebiliriz.

Goed als beschutting, voor de zon helemaal uitkomt.

Ayılar üç ay sonra ilk defa güneşin sıcaklığını hisseder.

Voor het eerst sinds drie maanden voelen de beren de warmte van de zon.

Güneşin güçlenmesiyle... ...yeni yaşamlar başlar ve zorluklar yavaş yavaş unutulur.

De aansterkende zon... ...brengt nieuw leven en de ontberingen worden langzaam vergeten.

Sağa gitmeye karar verirsek parlak güneşin altına çıkma riskine gireriz.

Of we besluiten naar rechts te gaan... ...waar we blootgesteld worden aan de zon.