Translation of "Vakti" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Vakti" in a sentence and their spanish translations:

- Yatma vakti.
- Yatma vakti geldi.

- Es hora de dormir.
- Es hora de irte a la cama.

Tahliye vakti.

Es hora de descargar.

Gitme vakti.

- Es hora de irse.
- Hora de irse.

Ölme vakti.

Hora de morir.

Öğle vakti.

Es mediodía.

Şansını deneme vakti.

Es hora de hacer su jugada.

Toplanma vakti geldi.

Es hora de reunirse.

. öğle yemeği vakti."

terminará por hora de comer."

Okula gitme vakti.

- Es hora de ir al colegio.
- Es hora de irse a la escuela.

Şafak vakti geliyor.

Está amaneciendo.

Günaydın. Uyanma vakti.

Buenos días. Es hora de levantarse.

Akşam yemeği vakti.

- Es hora de comer.
- Es hora de cenar.

Yemek vakti kutsaldır.

La hora de la comida es sagrada.

Yatma vakti geldi.

- Es hora de dormir.
- Es hora de irte a la cama.

- Uyku zamanı.
- Yatma zamanı.
- Yatma vakti.
- Yatma vakti geldi.

- Es hora de irse a la cama.
- Es hora de dormir.
- Es hora de irte a la cama.

Genellikle gece vakti avlanıyorlar.

Salen a alimentarse de noche por lo general.

Ailesini doyurma vakti geldi.

Es hora de alimentar a su familia.

Yemek bulma vakti geldi.

Es hora de buscar comida.

...şehre akma vakti geldi.

es hora de visitar la ciudad.

Eve gitme vakti geldi.

Ya es hora de irnos a casa.

Biz şafak vakti kalktık.

Nos levantamos al amanecer.

Gündüz vakti okumayı severim.

Me gusta leer un libro a la luz del día.

Tiyatro şafak vakti açardı.

El teatro solía abrir al amanecer.

Henüz yemek vakti değil.

Todavía no es la hora de la cena.

Yakında kahvaltı vakti olacak.

Pronto será la hora de desayunar.

- Okula gitme zamanıdır.
- Okula gitme vakti.
- Okula gitme vakti geldi.

- Es hora de ir al colegio.
- Es hora de irse a la escuela.

- Okula gitme zamanı.
- Okula gitme vakti.
- Okula gitme vakti geldi.

Es hora de ir al colegio.

...güneşin sıcağının tadını çıkarma vakti.

antes de que vuelva a caer la noche.

Şimdi çalışma vakti. İşe başlayalım.

Es hora de trabajar. Empecemos con el trabajo.

Yakında akşam yemeği vakti olacak.

Pronto será hora de cenar.

Gece vakti kuyumcu dükkanını soydular.

Asaltaron la joyería durante la noche.

- Yatma zamanı.
- Yatma vakti geldi.

Es hora de irse a la cama.

Öğle yemeği vakti olduğunu düşündüm.

Pensé que era hora de almorzar.

Tom'un az boş vakti var.

Tom tiene poco tiempo libre.

Henüz öğle yemeği vakti değil.

Aún no es la hora del almuerzo.

Neyse sorun değil. Öğle vakti.

No importa, es hora del almuerzo.

Günün en sevdiğiniz vakti nedir?

¿Cuál es tu momento del día preferido?

Noel vakti bazen kar yağar.

A veces nieva durante la Navidad.

Tom'a veda etme vakti geldi.

Ha llegado el momento de despedirse de Tom.

Burayı terk etmemizin vakti geldi.

Ha llegado el momento de irnos de aquí.

Ama şimdi vakit... ...buradan çıkma vakti.

Pero ya es hora... ...de irnos de aquí. 

Ama dişinin gönül eğlendirmeye vakti yok.

Pero está muy ocupada para perder el tiempo.

Gececi yaratıkların güvenli yuvalarına dönme vakti.

Es hora de que las criaturas nocturnas se pongan a salvo.

Paraşütü açtım, şimdi enkazı bulma vakti.

Desplegado. Ahora a encontrar esa avioneta.

şafak vakti Napolyon'un sağ kanadına ulaştı.

llegando al amanecer al flanco derecho de Napoleón.

En sevdiği hobi için vakti vardı.

Ella tenía tiempo para su hobby favorito.

- Akşam yemeği zamanı.
- Akşam yemeği vakti.

Es hora de cenar.

Karınları balıkla doldu, kurulanıp kürklerini fırçalama vakti.

Llenos de peces, es hora de secarse y de cepillarse.

Ama yılın bu vakti... ...geceyle yüzleşmek zorundalar.

Pero, en esta época del año, deben enfrentar la noche.

özel dersi. Çocuğun oyun oynamaya vakti yok

lección privada. El niño no tiene tiempo para jugar.

- Okula gitme zamanıdır.
- Okula gitme vakti geldi.

- Es hora de ir al colegio.
- Es hora de irse a la escuela.

Başka bir bira içme vakti, değil mi?

¿No es hora ya de otra cerveza?

Tom'un size yardım etmek için vakti yok.

- Tom no tiene tiempo para ayudaros.
- Tom no tiene tiempo para ayudarte.

Ve sorumlu bir biçimde konuşmanın vakti değil mi?

y comenzar a hablar abierta y responsablemente acerca de eso?

- Yatağa gitme zamanı.
- Yatma zamanı.
- Yatma vakti geldi.

- Ya es hora de dormir.
- Es hora de irse a la cama.
- Es hora de irte a la cama.

John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.

John estaba en un apuro tal que él no tenía tiempo para hablar.

Sanırım daha küçük bir daireye taşınmamın vakti geldi.

Creo que es hora de que me mude a un piso más pequeño.

Tom'un şu anda birisiyle konuşmak için vakti yok.

Tom no tiene tiempo para hablar con nadie ahora.

Oselolar karanlıkta daha da iyi görür. Eve dönme vakti.

Un ocelote ve aún mejor en la oscuridad. Es hora de ir a casa.

O, gece vakti yalnız dışarıya çıkmaması için onu uyardı.

Ella le advirtió que no saliera solo por la noche.

- Sanırım okula gitmemin zamanıdır.
- Sanırım okula gitme vakti geldi.

Creo que es hora de que parta a la escuela.

Dört gün sonra Jena'da, Lannes şafak vakti ana Fransız saldırısını başlattı

Cuatro días después, en Jena, Lannes abrió al amanecer el principal ataque francés,

Bugün öğle yemeği vakti, ailedeki bir cenaze nedeniyle alışıldık restoranımız kapalıydı.

Hoy a la hora del almuerzo, nuestro restaurante de siempre estaba cerrado por un funeral en la familia.

Flaminius'a gelirsek her şey peşi sıra geldiğinden onun da bunu yapmaya vakti yoktu.

Y con Flaminius pisando sus talones tampoco tenía mucho tiempo.

Ama deniz biyoloğu Richard Fitzpatrick öfkeli bir denizkestanesinin saldırısına uğradığında gündüz vakti işini yapıyordu.

Pero fue de día, mientras hacía su trabajo, cuando el biólogo Richard Fitzpatrick fue presa de un erizo enojado.

Yani mercan kayalıklarında yürüyen bir insan bile, gündüz vakti avcılardan saklanan bir tanesinin üstüne basabilir.

La gente que camina en los arrecifes podría pisar uno que intenta esconderse de depredadores durante el día.