Translation of "Almaya" in Dutch

0.005 sec.

Examples of using "Almaya" in a sentence and their dutch translations:

Onu almaya git.

Ga het halen.

Çocukları almaya gitmeliyim.

- Ik moet de kinderen gaan ophalen.
- Ik moet de kinderen ophalen.

Kahve almaya git.

Ga koffie halen.

Yardım almaya git.

- Ga hulp vragen.
- Haal hulp.

Beni almaya gel.

Kom me ophalen.

Seni almaya geliyorum.

Ik ben op weg om je op te halen.

Tom'u almaya gitmeliyim.

Ik moet Tom gaan halen.

Eğer bazı riskler almaya,

en als je bereid bent wat risico's te nemen,

O beni almaya geldi.

Ze kwam me ophalen.

Tom'u okuldan almaya gitmeliyim.

Ik moet Tom gaan ophalen van school.

Nefes almaya devam et.

Blijf ademen.

Bir Noel ağacı almaya gidelim.

Laten we een kerstboom gaan halen.

Bir araba almaya karar verdim.

- Ik besloot om een ​​auto te kopen.
- Ik heb besloten om een auto te kopen.

Niçin sadece Tom'u almaya gitmiyorsun?

Waarom ga je Tom gewoon niet halen?

Hediye vermeyi almaya tercih ederim.

- Ik geef liever cadeaus dan dat ik ze ontvang.
- Ik geef liever geschenken dan dat ik ze ontvang.

- Kullanılmış bir arabayı almaya gücüm yetmez.
- İkinci el araba almaya param yetmez.

- Ik kan me niet veroorloven een tweedehands auto te kopen.
- Ik kan me niet permitteren een tweedehandsauto te kopen.

- Birkaç yumurta almaya gitmeliyim.
- Birkaç yumurta almaya gitmem gerekiyor.
- Gidip biraz yumurta almalıyım.

- Ik moet wat eieren kopen.
- Ik moet wat eieren halen.

İstemediğim e-postaları almaya devam ediyorum.

Ik blijf ongewenste e-mails ontvangen.

Herkesin bir araba almaya gücü yetmez.

Niet iedereen kan zich een auto veroorloven.

Yeni bir şemsiye almaya karar verdim.

Ik heb besloten een nieuwe paraplu te kopen.

Birkaç posta pulu satın almaya gitmeliyim.

Ik moet enkele postzegels gaan kopen.

Bir araba satın almaya gücüm yetmez.

Ik kan me niet veroorloven een auto te kopen.

Genç yavrular birlik olarak yol almaya çalışıyor.

De jongen zoeken veiligheid bij elkaar.

Biz çocuklar için noel hediyesi almaya başlamalıyız.

We zouden eerst kerstcadeaus voor de kinderen moeten gaan halen.

Maalesef yeni bir araba almaya gücüm yetmez.

Ik ben bang dat ik me niet kan veroorloven een nieuwe auto te kopen.

Saat beşte seni senin yerinden almaya geleceğim.

Ik kom u bij u ophalen om vijf uur.

O, yeni bir iş almaya karar verdi.

Hij ging ermee akkoord de nieuwe job aan te nemen.

Böylece, risk almaya alışmanın korku ve suçluluk gibi

Ik voorspelde dat gewenning aan het nemen van risico's

Sonuçlar risk almaya alışmanın gerçekten de ergenin duygusal

Deze lieten zien dat gewenning aan het nemen van risico's

Bir dalgıcın büyük bir midyeden inci almaya çalışırken

Er doet een verhaal de ronde dat een duiker zijn benen had verloren

Mümkün olan kısa sürede bir randevu almaya çalışın.

Probeer zo snel mogelijk een afspraak te maken.

İngilizce eğitimi almaya başladığımdan beri altı yıl oldu.

Het is zes jaar geleden dat ik begonnen ben Engels te studeren.

Birçok evsiz insanın sağlıklı yiyecek almaya gücü yetmiyor.

Veel dakloze mensen kunnen zich geen gezond voedsel veroorloven.

Tom işten bir gün izin almaya karar verdi.

Tom besloot om de dag vrij te nemen.

Tom Mary için bir bardak su almaya gitti.

Tom ging een glas water voor Mary halen.

20 dakika sonra sabrım tükendi ve duş almaya gittim.

Ik verloor mijn geduld na 20 minuten en ging een douche nemen

Yardım çağırmamız gerekiyor. Bu almaya değer bir risk değildi.

We hebben hulp nodig hier. Dat was het risico niet waard.

Risk almaya devam etmeleri bir o kadar kolaylaşıyor olmasıydı.

des te makkelijker het voor hen werd om risico's te blijven nemen.

- Erkek arkadaşımı çalmaya çalıştı.
- Erkek arkadaşımı benden almaya yeltendi.

Ze probeerde mijn vriendje van me te stelen.

- Sami, İslam okumaya başladı.
- Sami İslami eğitim almaya başladı.

Sami begon islam te studeren.

O boşuna onlardan büyük bir meblağ para ödünç almaya çalıştı.

Hij probeerde tevergeefs een grote som geld van hen te lenen.

- Bizi de almaya gelecekler mi?
- Bizi de gelip alacaklar mı?

Zullen ze ons ook komen halen?

Haçlılar daha sonra Hama ve Harim'i almaya çalıştı. ancak girişimi başarısız.

De kruisvaarders proberen dan Hama en Harim te nemen, maar falen in de poging.

Hrolf'un ölümünün intikamını almaya yemin ettiğinde bile tüm şakaların konusu olmuştu.

Hij was het mikpunt van alle grappen geweest - zelfs toen hij had gezworen Hrolfs dood te wreken.

Tom yeni bir araba yerine kullanılmış bir araba almaya karar verdi.

Tom besloot een tweedehandsauto te kopen in plaats van een nieuwe.

Bir araba, diyorsun! Onun parası bir torba soğan satın almaya bile yetmez.

Een auto, zeg je! Hij kan het zich niet eens veroorloven een zak uien te kopen.

- Yeni bir bisiklet almayı göze alamam.
- Yeni bir bisiklet almaya bütçem elvermez.

Ik kan me geen nieuwe fiets veroorloven.

Sorun şu ki daha az oksijen almaya başladığıızda, zihniniz sizinle oyunlar oynamaya başlar.

Als je minder zuurstof krijgt... ...ga je dingen zien.

- Sizi almak için saat beşte size gelirim.
- Saat beşte seni senin yerinden almaya geleceğim.

Ik kom u bij u ophalen om vijf uur.

- Kullanılmış bir araba almayı göze alamam.
- İkinci el araba almaya param yetmez.
- İkinci el araba alacak param yok.

- Ik kan me niet veroorloven een tweedehands auto te kopen.
- Ik kan me niet permitteren een tweedehandsauto te kopen.

- İhtiyacın olan her şeyi alabilecek kadar yeterli paran var mı?
- İhtiyacınız olan her şeyi alabilecek kadar yeterli paranız var mı?
- İhtiyacın olan her şeyi almaya yetecek kadar paran var mı?

Heb je genoeg geld om alles te kopen wat je nodig hebt?