Translation of "çaldı" in Dutch

0.011 sec.

Examples of using "çaldı" in a sentence and their dutch translations:

- Kapı çaldı.
- Kapı zili çaldı.

De deurbel ging.

Zil çaldı.

De zoemer klonk.

Alarm çaldı.

De wekker ging af.

Telefon çaldı.

- De telefoon ging.
- De telefoon rinkelde.

Siren çaldı.

De sirene luidde.

O, keman çaldı.

Ze speelde viool.

Telefon defalarca çaldı.

De telefoon rinkelde herhaaldelijk.

Birisi pasaportumu çaldı.

Iemand heeft mijn paspoort gestolen.

Elmaları kim çaldı?

Wie heeft de appels gestolen?

Mary ıslık çaldı.

Maria floot.

Tom kolyeyi çaldı.

Tom heeft de halsketting gestolen.

Telefon tekrar çaldı.

- De telefoon ging weer.
- De telefoon ging opnieuw.
- De telefoon rinkelde opnieuw.

O, kapıyı çaldı.

Hij klopte op de deur.

Elmayı kim çaldı?

Wie heeft de appel gestolen?

Tom piyano çaldı.

Tom speelde piano.

Tom ıslık çaldı.

Tom floot.

Tom şemsiye çaldı.

Tom heeft mijn paraplu gestolen.

Piyanoyu yeterince iyi çaldı.

Ze speelde behoorlijk goed piano.

Birisi onun parasını çaldı.

Iemand heeft haar geld gestolen.

Birisi tüm paramı çaldı.

Iemand heeft al mijn geld gestolen.

O benim saatimi çaldı.

- Hij heeft mijn horloge gestolen.
- Hij stal mijn horloge.

O, kapalı kapıyı çaldı.

Hij klopte op de gesloten deur.

O, benden para çaldı.

Hij heeft geld van mij gestolen.

Duş alırken telefon çaldı.

De telefoon ging over terwijl ik onder de douche stond.

Banyo yapıyorken, telefon çaldı.

Terwijl ik in bad zat, belde de telefoon.

Biri nişan tahtamı çaldı.

- Iemand heeft mijn dartbord gepikt.
- Iemand heeft mijn vogelpikbord gestolen.

Birisi bütün paramı çaldı.

Iemand heeft al mijn geld gestolen.

Telefon birçok kez çaldı.

De telefoon ging een paar keer over.

O yürürken ıslık çaldı.

Al wandelende floot hij.

O, güzelce piyano çaldı.

Ze speelde prachtig piano.

Şarj aletimi kim çaldı?

Wie heeft mijn batterijlader gepikt?

Birisi Tom'un parasını çaldı.

Iemand heeft Toms geld gestolen.

Tom'un kapı zili çaldı.

Toms deurbel ging.

Banyoda otururken, telefon çaldı.

Terwijl ik in bad zat, belde de telefoon.

Tom bir tekne çaldı.

Tom stal een boot.

O, piyanoda vals çaldı.

Ze speelde een wals op de piano.

Kız kardeşim giysilerimi çaldı.

Mijn zus heeft mijn kleren gestolen.

Birisi Tom'un cüzdanını çaldı.

Iemand heeft Toms portemonnee gestolen.

O adam benim cüzdanımı çaldı.

Die man heeft mijn portemonnee gestolen.

Tavşan bahçeden bir havuç çaldı.

De haas stal een wortel uit de tuin.

Piyano çaldı ve şarkı söyledi.

Hij speelde piano en zij zong.

Bir yankesici trende cüzdanımı çaldı.

- Een zakkenroller stal mijn portemonnee in de trein.
- Een zakkenroller heeft in de trein mijn portemonnee gestolen.

Biri benim tenis raketimi çaldı.

Iemand heeft mijn tennisracket gestolen.

Birisi benim sürücü belgemi çaldı.

Iemand heeft mijn rijbewijs gestolen.

Tam yatmak üzereyken, zil çaldı.

Net op het moment dat ik naar bed zou gaan, ging de bel.

Tam oturmuştum ki zil çaldı.

Ik zat juist toen de bel ging.

Tom daha önce vurmalı çaldı.

- Tom speelde vroeger percussie.
- Tom was een voormalige percussie-speler.

Sami, Leyla'nın para çantasını çaldı.

- Sami stal Layla’s handtas.
- Sami stal Layla’s portemonnee.

- Dick piyano çaldı ve Lucy şarkı söyledi.
- Dick piyano çaldı ve Lucy seslendirdi.

Dick speelde piano en Lucy zong.

Telefon çaldı ama kimse cevap vermedi.

De telefoon ging, maar niemand nam op.

Kızgınım çünkü biri benim bisikletimi çaldı.

- Ik ben kwaad omdat iemand mijn fiets gestolen heeft.
- Ik ben boos omdat iemand mijn fiets heeft gestolen.

Sen duştayken telefonun birkaç kez çaldı.

Je telefoon rinkelde verschillende keren terwijl je onder de douche stond.

Bu durumda benim için alarm çanları çaldı,

Die zaak deed de alarmbellen bij me rinkelen.

O çok değerli bir elmas yüzük çaldı.

Hij stal een zeer waardevolle diamanten ring.

Tom piyano çaldı ve Mary şarkı söyledi.

Tom speelde piano en Mary zong.

Tom yeni Fransız kornasında eski bir İrlanda şarkısını çaldı.

Tom speelde een oud Iers liedje op zijn nieuwe hoorn.

Tom obua çaldı ve Mary piyanoda ona eşlik etti.

Tom speelde de hobo en Maria begeleidde hem op de piano.

O, aşağıda kürk ceketini çıkardı, yukarı gitti ve kapıyı hafifçe çaldı.

Hij trok zijn bontjas beneden uit, ging naar boven en klopte zachtjes op de deur.

İlk olarak Valparaíso'daki İspanyol limanını vurdu. Oradan Şilili altını ve şarabı çaldı.

Eerst bereikte hij de Spaanse haven Valparaíso, waar hij Chileense wijn en goud meepakte.