Translation of "Fark" in Chinese

0.017 sec.

Examples of using "Fark" in a sentence and their chinese translations:

Fark etmeyecek.

这没有任何区别。

Herkes fark etti.

所有人都注意到了。

Üzgünüm, fark etmedim.

对不起,我走神了。

Benim için fark etmez.

對我來說沒甚麼分別。

Herhangi bir fark görmüyorum.

我看不出有什么差别。

En büyük fark nedir?

最不一样的的是什么?

Ne söylediklerini fark etmedim.

他们说了什么,我并不注意。

Aslında fark etmedim bile.

我真的根本沒注意到。

Tom'un gülümsediğini fark ettim.

我注意到汤姆在笑。

Hırsız fark edilmeden içeri girdi.

小偷在沒有被發現的情況下進去了。

Onların fark ettiğini düşünüyor musun?

你认为他们注意了吗?

Biz onun üzüntüsünü fark etmedik.

我们没注意到她的悲伤。

Onun hatanı fark etmesi kesin.

他必定會覺察到你的錯誤。

Tom gözetleme kamerasını fark etmedi.

汤姆没有注意到监控摄像头。

O sorunun önemini fark etmedim.

我没意识到那个问题的重要性。

Bana bakan birini fark ettim.

我感覺到有人在看著我。

Kimle tanıştığım hiç fark etmez.

我遇見誰都無所謂。

Tom'un saçını fark ettin mi?

你注意到湯姆的頭髪了嗎?

Tuzunun bitmiş olduğunu fark etti.

她发现她已经断盐了。

Tom cüzdanını kaybettiğini fark etti.

湯姆意識到他丢了錢包。

Kendisinde müzik kulağı olmadığını fark etmiyor.

他不知道他自己五音不全。

Onun yeni gözlük taktığını fark ettim.

我注意到她戴着新眼镜。

Mary'nin gittiğini Tom fark etmedi bile.

湯姆甚至沒注意到瑪麗走了。

Tom gitme zamanı olduğunu fark etti.

汤姆意识到该走了。

Tom Mary'nin şaka yapmadığını fark etti.

汤姆发现玛丽没有开玩笑。

Tuhaf bir şey fark ettin mi?

你注意到奇怪的地方了嗎?

Bunun ve şunun arasındaki fark nedir?

“这”和“那”有什么区别?

Pekinlilerin yavaş yürüdüğünü sonradan fark ettim.

- 后来我意识到北京人比较慢地散步。
- 後來我明白北京人走路走得慢。

Tom kapının açık olduğunu fark etti.

汤姆注意到门开着。

- Fark bu: o senden daha çok çalışıyor.
- Fark şu: O senden daha sıkı çalışıyor.

不同之處在於: 他比你更努力工作。

Taklit ve gerçek elmaslar arasındaki fark nedir?

假的鑽石和真的鑽石有甚麼分別?

Onun bir endüstriyel casus olabileceğini fark ettim.

我突然想到他可能是個商業間諜。

İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.

兩者之間只有很小的差別。

Onun yeni bir şapka giydiğini fark ettim.

我注意到她当时戴了顶新帽子。

Toplantının sonuna kadar kimse yokluğunu fark etmedi.

直到会议结束之前都没人注意到她不在。

Çit boyunca yürürken bir fare fark etti.

沿著柵欄走時, 他看到了一隻老鼠。

Doğru olsa bile çok az fark eder.

就算是真的,也沒有多大的關係。

Tom etrafına baktı ve kaybolduğunu fark etti.

汤姆环顾四周,发现自己迷路了。

Bu şeyi uygulamaya koymanın zor olduğunu fark ettim.

我意识到要实行这件事是很困难的。

Ben eve gelmeden yatarsan benim için fark etmez.

我不介意你在我回到家之前先去睡觉。

Bir piyano ve bir balık arasındaki fark nedir?

钢琴和鱼有什么区别?

Toplantı bitene kadar onun yokluğunu kimse fark etmedi.

直到会议结束之前都没人注意到她不在。

O burada olmaktan fark edilir bir şekilde korkuyordu.

顯然她害怕待在這裡。

Hollanda'da nereye gidersen git fark etmez, yel değirmenlerini göreceksin.

在荷蘭隨你走到哪裡都見得到風車。

Tom'un, Mary'nin ona aşık olduğunu fark etmemesine inanmak zor.

真难相信汤姆不知道玛丽爱他。

Toplantının sonuna kadar hiç kimse orada olmadığımı fark etmedi.

直到会议结束之前都没人注意到她不在。

"Biriyle" ve "birine" konuşmak arasında önemli bir fark vardır.

"和某人交談" 和"對誰說話" 之間有很重要的不同之處。

Masamda bir not fark ettim ama kimin yazdığını bilmiyorum.

我發現了我辦公桌上有張字條, 但是我不知道是誰寫的。

Bir puhu baykuşu ve peçeli baykuş arasındaki fark nedir?

鹰鸮和仓鸮有什么区别?

Sen bana söyleyene kadar ben bu belgenin önemini fark etmemiştim.

你告訴了我以後,我才知道這份文件有多重要。

Ekim ayında bir gün Sadako uyandığında annesinin ağladığını fark etti.

在十月的某一天,祯子醒来后发现了正在哭泣的母亲。

Toplantı bitinceye kadar hiç kimse onun yok olduğunu fark etmedi.

直到会议结束之前都没人注意到她不在。

Kötü bir aşçı ve bir zehirleyici arasındaki tek fark niyettir.

一個差勁的廚師和下毒者唯一的不同在於他們的意圖。

Dünya ile diğer gezegenler arasındaki fark Dünya'da suyun var olmasıdır.

地球跟其它星球不同是因為它有水。

Lucy beni terk edinceye kadar onu ne kadar çok sevdiğimi fark etmedim.

直到露西離開了我,我才意識到我是多麼愛她。

455 kadından bir kadın gebeliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmez.

455名婦女中會有一名直到懷孕第二十週前沒有意識到自己懷孕。

Odamı bugün, yarın ya da yarından sonraki gün temizleyip temizlememem konusunda bir fark var mı?

我今天、明天还是后天清理我的房间有什么不同吗?

En temel gerçekleri bile kavrayamayan ve bunu fark edemeyecek kadar cahil insanlara hiçbir zaman ne diyeceğimi bilmiyorum.

对于那些连基本事实都搞不清楚而且又盲目得无法了解到这一点的人,我从来都不知道对他们说些什么。

- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte var.
- Teoride, teori ve uygulama arasında farklılık yok. Ama uygulamada var.

理论上说,理论和实践没有区别。但实践上说,是有的。