Translation of "Yolu" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "Yolu" in a sentence and their arabic translations:

Yolu geçmeye korktu.

خافت من عبور الشارع.

Yolu geçmeye korkmuştu.

خافت أن تعبر الشارع.

- Bu tek çıkış yolu.
- Tek çıkış yolu bu.

إنه المخرج الوحيد

Bu nöral yolu susturduğumuzda,

حين نجعل هذا المسار هادئًا،

Hayatta kalmanın tek yolu

بأن الطريقة الوحيدة للبقاء على قيد الحياة

Bize doğru yolu göster.

اهدنا الصراط المستقيم.

Yolu boşaltın. Güvenli değil.

افسحوا الطّريق. إنّ الوضع غير آمن.

Incelediğimizi söylemenin havalı bir yolu.

لأحفاد الديناصورات الحية على الشجرة التطورية.

Eğitim fakirlikten çıkmanın tek yolu.

الدراسة هي الوسيلة الوحيدة التي ستبعدهم عن الفقر.

Eğitim mutlu olmalarının tek yolu.

الدراسة هي الوسيلة الوحيدة للسعادة.

Ve bilgileri silmenin bir yolu.

وطريقة لحذف المعلومات.

Yolumuzu bulmanın ilk yolu da

والخطوة الأولى للمضي قدمًا

Elimden gelen her yolu denedim

حاولتُ كل ما أستطيع،

Bizce mevzuat yolu otomatikman çözülürse,

نفكر في الطريق المنظمة للمركبات الآلية،

İki Masilya gemisinin yolu kesiliyor.

تم اعتراض سفينتين من ماسيليان

Dişi, yolu çok iyi biliyor.

‫إنها تعرف الطريق عن ظهر قلب.‬

İnşaatın en ucuz yolu bu.

هذه أرخص طريقة للبناء،

önlemenin bir yolu ise yok

لا توجد وسيلة لمنع

Hız ölçmenin birkaç yolu vardır.

هناك عدة طرق لقياس السرعة.

Kalın sis yolu görmeyi zorlaştırdı.

جعل الضباب الكثيف رؤية الطريق أمرا صعبا.

Karada acıyı azaltmanın bir yolu var.

‫يمكن أن يخففوا من الألم على اليابسة.‬

Hayatı sevmenin en muhteşem yolu bu.

خلال سنوات حياتي التي تقارب 80 سنة.

Sizce ısınmanın en hızlı yolu ne?

‫ما هي في رأيك‬ ‫أسرع وسيلة للشعور بالدفء؟‬

Sizce ısınmanın en hızlı yolu ne?

‫ما هي في رأيك‬ ‫أسرع وسيلة للشعور بالدفء؟‬

Şelaleden inmenin en güvenli yolu ne?

‫ما هو أأمن الطرق لهبوط الشلال؟‬

Ay'ı açıklamanın yolu belki de buydu.

ربما هذا هو السبيل لتفسير نشأة القمر.

Savunmacı ahtapot, kavgadan kaçınmanın bir yolu

الأخطبوط الدفاعي يحاول المواجهة بعيدًا عن المهاجم

Kültürel bir bina yapmanın yolu budur.

هذه هي طريقة تشييد مكان ثقافي.

Başarının yolu risk ve belirsizliklerle döşelidir.

فطريق النجاح محفوف بالمخاطر والشكوك.

Bunu başarmanın tek yolu dünyayı iyileştirmek,

الطريقة الوحيدة لفعل ذلك هي تحسين العالم

Birden fillerin göç yolu üzerinde bitiverdi.

‫ظهرت هذه البلدة في طريق هجرة الفيلة.‬

Insanları bir yalana inandırmanın yolu ise

طريقة إقناع الناس بالكذب

Veya engellemenin bir yolu var mı?

أم أن هناك طريقة لمنعه؟

Engellemenin ise zaten bir yolu yok

لا توجد وسيلة لمنع ذلك

Bunu yapabilmemin tek yolu, okyanusta olmaktı.

‫والطريقة الوحيدة التي عرفتها للقيام بذلك‬ ‫هي أن أكون في ذلك المحيط.‬

Kütüphaneye giden yolu bana söyleyebilir misiniz?

هل يمكنك إخباري الطريق إلي المكتبة؟

Sorunu çözmenin en iyi yolu nedir?

ما افضل طريقه لحل المشكله

Ve beyazlar tarafından kabul görmenin tek yolu

وأن الطريقة الوحيدة لأكتسب فيها قبول الأشخاص البِيض

Her birimiz için bir yolu var mı?

لإيجاد نتائج مذهلة؟

çünkü düşmanı dosttan ayırmanın tek yolu buydu.

لأنها كانت الطريقة الوحيدة القادرة على كشف الصديق من العدو.

Duygusal kalbin yolu, şaşırtıcı ve gizemli şekillerde

القلب العاطفي يتداخل مع قرينه المادي،

çünkü hayatı kucaklamanın en yüce yolu bu.

لأنّ هذه أفضل طريقة لاعتناق الحياة.

Tamam, şimdi başka bir iniş yolu bulacağız.

‫حسناً، سنجد الآن طريقاً آخر للهبوط.‬

Ama kurtarılmanın başka bir yolu daha var.

‫ولكن هناك طريقة أخرى للإنقاذ.‬

Şelaleden aşağı inmenin en güvenli yolu ne?

‫ما هو أأمن الطرق لهبوط المنحدر؟‬

Hele ki yüksek çalıların arasında. Yolu yarıladılar.

‫خصوصًا في العشب الطويل.‬ ‫قطعت منتصف الطريق.‬

-Nasıl? -Yudum yudum. İçmenin tek yolu bu.

- كيف؟ - رشفة تلو الأخرى. إنّها الطريقة الوحيدة لشربها.

Onu kırmadan ikna yolu ile doktora götürmelisiniz

يجب عليك اصطحابه إلى الطبيب عن طريق الإقناع دون كسره

Devamında ölüme kadar giden bir yolu vardır

هناك طريق للموت

Bir ay inişini tamamlamanın en bariz yolu

كانت الطريقة الأكثر وضوحًا لإكمال الهبوط على القمر

Şiirlerin gerçek olmasının bir yolu olduğunu görmüyorum.

لا أرى أي طريقة يمكن أن تكون فيها القصائد حقيقية.

Bu yalan haber kültürünü durdurmanın tek yolu.

إنه السبيل الوحيد لإنهاء ثقافة الأخبار الزائفة هذه.

Sigal bunu yapmanın üç yolu olduğunu söylüyor:

تقول سيجال أن هنالك ثلاث طرق لفعل ذلك:

Bu yüzden egzersiz öğrenciyi geliştirmenin müthiş bir yolu.

إذا، فممارسة الرياضة طريقة رائعة لتحسين أداء المتعلمين،

Peki bu madenden çıkmak için hangi yolu kullanmalıyız?

‫أي الطريقين سيكون فرصتنا المثلى‬ ‫للخروج من هذا المنجم؟‬

Neyse ki başarıya ulaşmanın bir sürü yolu var.

‫لحسن الحظ هناك العديد من الطرق‬ ‫لإحراز النجاح.‬

Ve yalnız olup olmadığımızı öğrenmenin tek yolu var.

‫وهناك طريقة واحدة لنعرف‬ ‫إن كنا بمفردنا.‬

Bu zehirli sürüngeni yakalamanın en iyi yolu nedir?

‫ما هي أفضل الطرق ‬ ‫لمحاولة الإمساك بهذه الأفعى السامة؟‬

Bu zehirli sürüngeni yakalamanın en iyi yolu nedir?

‫ما هي أفضل الطرق ‬ ‫لمحاولة الإمساك بهذه الأفعى السامة؟‬

Gençken ne kadar yaşayacağını bilmesinin hiçbir yolu yoktu.

وكرجل يافع، لم يكن لديه طريقة ليتنبأ كم سيعيش.

Eğer tartışmadan kaçınmanın bir yolu olarak nezaketten bahsediyorsanız,

إذا كنت تتحدث عن التحضر كوسيلة تتجنب بها الخوض في جدال،

Aşağılardaki durgun hava şartlarında iyi bir çoğalma yolu.

‫طريقة بارعة للانتشار هنا في الهواء الراكد.‬

Enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?

‫لنرى إن كان هذا المعدن اللامع ‬ ‫هو حطام الطائرة؟‬

O zaman buna bir çözüm yolu bulmamız lazım

ثم نحتاج إلى إيجاد حل لهذا

Ailesinin iktidarda kalmasının tek çıkış yolu olduğunu gören

نظرًا لأن هذا هو الخيار الوحيد لعائلتها للبقاء في السلطة،

Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir.

الطريقة الوحيدة على الأرض لمضاعفة السعادة هي تقسيمها.

Biz New Orleans yolu üzerinde St. Louis'den geçtik.

مررنا بسانت لويس في طريقنا إلى نيو أورلينز.

Bu durumda kendini iyi hissetmenin sadece iki yolu vardır.

هناك طريقتان فقط تمكنك أن تشعر بالرضا في هذه الحالة.

Orman jaguarlarının dikkatini dağıtmanın en iyi yolu sizce nedir?

‫ما الطريقة المثلى للتأكد‬ ‫من عدم لفت انتباه فهود الغابة؟‬

Acıkmaya başladım, peki yiyecek yakalamamızın en iyi yolu nedir?

‫بدأت أشعر بالجوع‬ ‫ما هو أفضل رهان لدينا على صيد بعض الطعام؟‬

Bu tünellerin nereye çıktığını öğrenmenin tek bir yolu var.

‫ليس أمامنا إلا طريق واحد ‬ ‫لمعرفة أين تقود هذه الأنفاق،‬

Bu tünellerin nereye çıktığını öğrenmenin tek bir yolu var.

‫ليس أمامنا إلا طريق واحد ‬ ‫لمعرفة أين تقود هذه الأنفاق،‬

Bu zehirli sürüngeni yakalamaya çalışmanın en iyi yolu nedir?

‫ما أفضل الطرق ‬ ‫لمحاولة الإمساك بهذه الأفعى السامة؟‬

Çoğu zaman geldiğiniz yolu işaretlemek de iyi bir fikirdir.

‫عادة ما تكون فكرة طيبة أن تعلّّم مسارك.‬

Gece çölde bir akrep yakalamanın en iyi yolu nedir?

‫ما أفضل وسيلة لدينا لاقتناص ‬ ‫عقرب صحراوي متجول أثناء الليل؟‬

Oradan da okyanusa ulaşmak için açık bir yolu var.

من هناك، يكون للماء مسار واضح نحو المحيط

O, Kyushu'dan tüm yolu Mona Lisa'yı görmek için geldi.

قطع المسافة من كيوشو ليرى الموناليزا.

Bakın, sonra da yolu işaretlemek için bunu her yere sıçratabilirim.

‫ثم انظر‬ ‫سأنثر هذا أثناء سيري وهذا سيحدد مساري.‬

Geceden sağ çıkmanın en iyi yolu en ince dala tünemek.

‫الجثم على أنحف غصن‬ ‫هو أفضل فرصة للنجاة من الليل.‬

Londra hakkında hiçbir şey bilmiyor ama yolu tarif ederseniz mutlu olur.''

"سائق هذه المركبة لا يعلم شيئًا...

Sizce ilaçları teslim etmemizin daha hızlı bir yolu olduğunu mu düşünüyorsunuz?

‫ولكن هل تعتقد أنه كان هناك طريقة أسرع‬ ‫لتوصيل الدواء؟‬

Dana'yı kurtarmak için bu tepeden aşağı inmenin en hızlı yolu ne?

‫ما أسرع طريقة لهبوط هذا الجرف،‬ ‫بحيث نتمكن من إنقاذ "دانا"؟‬

Çoğu zaman bu tarantulaları hareket ettirmenin yolu nazikçe üzerine doğru üflemektir.

‫عادة ما تكون الوسيلة الجيدة ‬ ‫لجعل هذه الرتيلاء تتحرك‬ ‫هي أن تنفخ فيها بخفة.‬

Ama bunu yapmanın birkaç farklı yolu var. Buna siz karar vereceksiniz.

‫ولكن يمكنني عمل هذا بطريقتين.‬ ‫وعليك أن تختار أيهما.‬

Macar Kralı tarafından Transilvanya sınırını korumadan sorumlu olan Vlad, bu yolu

استخدم فلاد ، المكلف بحماية حدود ترانسيلافيا من قبل الملك الهنغاري ، منصبه لاستغلال

Geceden sağ çıkabilmek için en ufakları bile bu yolu kat etmeli.

‫حتى صغارها عليها قطع تلك الرحلة‬ ‫إن أرادت النجاة ليلًا.‬

Umarım bu video yetkili birilerine ulaşır ve buna çözüm yolu bulunur.

آمل أن يصل هذا الفيديو إلى الأشخاص المصرح لهم وأن يكون هناك حل.

Bütün bu olan bitenden sonra Hannibal yolu zorlamayı düşünmüş gibi görünüyordu.

بدى الأمر أن حنبعل قرر الخروج من مكانه.