Translation of "Güvenli" in Arabic

0.013 sec.

Examples of using "Güvenli" in a sentence and their arabic translations:

Güvenli...

‫آمنة...‬

Güvenli bir mekândasın.

أنت في مكان آمن.

Ama daha güvenli olabilir.

‫ولكن ربما يكون هذا هو الخيار الأكثر أماناً.‬

Sessizlik... ...en güvenli strateji.

‫الصمت...‬ ‫هو الأكثر أمانًا.‬

çünkü güvenli ve karşılanabilir

لأنني رأيت بأم عيني

Şu anda güvenli ellerdesin.

إنك بأيدي أمينة الآن.

Sahillere gitmek güvenli mi?

هل من الآمن الذهاب للشاطئ؟

- Güvenli sür.
- Dikkatli sür.

- قد بحذر.
- سُق بحذر

Yolu boşaltın. Güvenli değil.

افسحوا الطّريق. إنّ الوضع غير آمن.

- Parayı güvenli bir yerde tut.
- Parayı güvenli bir yerde saklayın.

احفظ المال في مكان آمن.

Okul güvenli bir alan oluşturur.

المدرسة هي مكان آمن.

Çünkü güvenli alanımı kaybetmekten korkarım,

لأنني أخشى من فقدان المساحة الآمنة،

Ama bu diyette bulunanlar güvenli.

ولكن ليس تلك الموجودة في هذا النظام الغذائي الآمن

Ne kadar güvenli olduğunu da.

‫ومدى أمانها.‬

Sahada kendine güvenli bir doktor

وزميل موثوق به على الصعيد المهني

Uçak güvenli bir iniş yaptı.

هبطت الطائرة بسلام.

Güvenli bir şekilde hastaneye vardık.

- وصلنا إلى المستشفى بسلام.
- وصلنا إلى المستشفى بأمان.

Daha güvenli olması için kuralları değiştirmek

تغيير القوانين لجعلها آمنة

Güvenli ve etkin olması için araştırılmasını

الذين عانوا من الفيروس بعد تطعيمهم،

Şelaleden inmenin en güvenli yolu ne?

‫ما هو أأمن الطرق لهبوط الشلال؟‬

Ve bu yüzden güvenli olduğunu düşünüyor.

ولذلك، فهي آمنة.

Hiçbiri sürünün güvenli ortamını bırakmak istemez.

‫لا أحد منها يريد هجر أمان السرب.‬

Gececi yaratıkların güvenli yuvalarına dönme vakti.

‫حان وقت الاختباء لمخلوقات الليل.‬

O çocuk annesinin kollarında güvenli hissetti.

أحس الطفل بالأمان بين ذراعي أمه.

Bu fikir belirtmek için güvenli ortam sağlar.

وهذا ما يخلق أماناً أكثر للحديث بصراحة.

Medeniyeti bulmak için en güvenli güzergâh hangisi?

‫أي طريق هو رهاننا الأكثر أماناً‬ ‫للوصول إلى المدنية؟‬

Şelaleden aşağı inmenin en güvenli yolu ne?

‫ما هو أأمن الطرق لهبوط المنحدر؟‬

Işin kolay ve güvenli kısımlarına dâhil oluyor

المشاركة في الأجزاء السهلة، الامنة من العمل

Gece, yumurta bırakmak için en güvenli zaman.

‫يتميز الليل بكونه الأكثر أمانًا للتعشيش.‬

Ebeveynlerini ararken grubun sağladığı güvenli ortamdan uzaklaştı.

‫أبعده بحثه عن حماية الحضانة...‬

çünkü UV ışınlarının güvenli olmadığını herkes biliyor.

لأن الجميع يعرف أن الأشعة فوق البنفسجية غير آمنة.

Dana'yı bulmak için hangi yol daha güvenli olur?

‫أي طريق هو أكثر الطرق أماناً ‬ ‫للعثور على "دانا"؟‬

Bu şeyi güvenli şekilde uçurup öyle inmek istiyoruz.

‫نريد أن نُطلق هذا الشيء‬ ‫والطيران به للأسفل بأمان.‬

Ama yüzde yüz bildiğim şey, yemenin güvenli olduğu

‫ولكن ما أعرفه يقيناً‬ ‫هو أن تناولها آمن‬

Ama yüzde yüz bildiğim şey yemenin güvenli olduğu.

‫ولكن ما أعرفه يقيناً‬ ‫هو أن تناولها آمن.‬

Dünyanın daha güvenli, temiz ve eşitlikçi olduğu zamanları.

عندما كان العالم يبدو أكثر أمانًا ونظافةً وعدلًا.

Dağın tepeleri bu saatten sonra pek güvenli olmayacak.

‫قمم الجبال هذه لن تكون آمنة بعد قليل.‬

Güvenli bir iglo yapmak için bir sürü blok lazım.

‫سأحتاج للكثير من كتل البناء‬ ‫لصنع كوخ إسكيمو آمن.‬

Insanlar için güvenli ve açık bir diyalog olmasını istedim.

أن تكون مكانًا آمنا للحوار المفتوح بين الناس.

Gerçekten de her yönden daha güvenli bir hâle geldik.

في الواقع ، لقد أصبحنا نشعر بالأمان أكثر حيال جميع الطرق تقريبا.

Şaşırtıcı olan şey ise bunun bizi daha güvenli kılmadığı.

وربما الأكثر تحييرًا أن هذا لا يجعلنا أكثر أمانًا.

Karanlık çöktüğü için bu vakitler daha güvenli olsa gerek.

‫ينبغي أن يكون تحركها أكثر أمانًا‬ ‫تحت ستار الظلام.‬

Dişiyi kendine çağırmak çok daha güvenli. Ama etkileyici sesler çıkarmalı.

‫من الآمن جذب أنثى إليه.‬ ‫لكنه يحتاج إلى إصدار صوت مبهر.‬

Pilot paraşütle güvenli şekilde indi, ama enkaz hâlâ kayıp hâlde.

‫نجح الطيار في الهبوط بمظلة بأمان،‬ ‫ولكن حطامها ما زال مفقوداً.‬

Panzehiri güvenli şekilde almak için doğuya gitmeli ve hızlıca ilerlemeliyiz.

‫لذا سنحتاج للتوجه نحو الشرق ‬ ‫والتحرك بسرعة للوصول إلى الترياق،‬ ‫واستخراجه بسلام.‬

Güvenli bir demirleme noktası bulmak her halatlı iniş için hayatidir.

‫وجود مرساة آمنة ‬ ‫هو أمر حيوي في أي هبوط بالحبل.‬

Fırlatıldığında, kapsül daha güvenli bir oksijen-nitrojen karışımı ile basınçlandırıldı.

عند الإطلاق ، تم ضغط الكبسولة بمزيج أكثر أمانًا من الأكسجين والنيتروجين.

En güvenli yol bu olsa gerek. En azından bu halatı tanıyorum.

‫ربما هذا الخيار أكثر أماناً.‬ ‫أعرف أين كان هذا الحبل.‬

Pek çok ufak yaratık en güvenli buldukları bu zamanda ortaya çıkar.

‫تستأمن المخلوقات الصغيرة هذا الوقت للخروج.‬

- ordunun güvenli bir şekilde geri çekilmesi için yeterli köprü olmadığını biliyordu,

لايبزيغ - فقد كان يعلم أنه لا توجد جسور كافية للجيش للتراجع بأمان ،

Işgal altındaki İspanya'nın en güvenli ve en iyi yönetilen bölgesi yaptı.

في إسبانيا المحتلة.

1 gün kadar sürmeden sonra Kartacalılar sonunda güvenli tarafa , geçidin diğer tarafına geçmişlerdi.

لم يمر يوم واحد حتى وصل القرطاجيون أخيرًا إلى الأمان على الجانب الآخر من المضيق

Aşağıdaki açıklamadaki bağlantıyı kullanarak güvenli bir şekilde çevrimiçi olun veya surfshark.deals/epichistory adresine gidin

احصل على الأمان عبر الإنترنت باستخدام الرابط في الوصف أدناه ، أو انتقل إلى surfshark.deals/epichistory ،

Kısa süre sonra ordunun geri kalanı Tuna Nehri üzerinde güvenli bir filoya doğru ilerliyordu.

سرعان ما توجهت بقايا الخط نحو أسطولهم على نهر الدانوب.

Şu an ben evime alışveriş yapmayı düşünüyorum ve gidebilecek bir market bulamıyorum. Güvenli değil çünkü.

أفكر في التسوق في منزلي الآن ولا يمكنني العثور على سوق أذهب إليه. لأنها ليست آمنة.

Deprem nedeniyle hasar görebilir, özellikle çalışma için güvenli olmayan bir ve uygun ortam olmakla itham

مكيفات الهواء. ما يساعد على انتقال فيروسات وغيرها. وما بين

Olduğunu biliyordu . "Bu ulusun, bu on yıl bitmeden bir adamı Ay'a indirip onu güvenli bir şekilde Dünya'ya geri

"أعتقد أن هذه الأمة يجب أن تلتزم بتحقيق الهدف ، قبل نهاية هذا