Translation of "Sürekli" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Sürekli" in a sentence and their arabic translations:

Sürekli kusuyorum.

‫تقيأت كثيراً.‬

Sürekli yiyecek,

وينصب اهتمامكم على الطعام،

Sürekli yürüdü.

- ظل يمشي.
- مشى باسمرار.

Umutlarımız sürekli kırılabiliyordu.

أشياء كهذه يمكن كسر آمالنا باستمرار.

Aklınızla sürekli oynuyorlar,

يلعبون بعقلك أيضًا، طوال الوقت،

Sürekli kafamda beliriyordu:

لم أجد إجابة لهم:

Sürekli uzayan dişler.

‫لا تتوقف أبدًا عن النمو.‬

Sürekli de çalışacaklardır

سيعملون دائما

Sürekli seri geliştirdiler

سلسلة مطورة باستمرار

Bunun kadınların sürekli nesneleştirildiği,

الان، كيف كل هذا متعلق بالهيب هوب،

Sebebi, çekiciliğe sürekli olarak

بل لأنّني كنت محبطة

Ve sürekli kendime soruyordum:

وسألت نفسي مرارًا:

Sürekli kilo vermeye çalıştım.

حاولت أن أفقد الوزن باستمرار،

Ve sürekli gelen zamları

والمشي لمسافات طويلة قادمة باستمرار

Niye sürekli virüs bulaştırıyor?

لماذا يصاب باستمرار؟

Bize sürekli durmadan saldırıyor

يهاجمنا باستمرار

Sürekli değişiyor. Çünkü akışkan

يتغير باستمرار. لأن السوائل

Sürekli olarak isimleri unutuyorum.

أنا دائما ما أنسى الأسماء.

Sami sürekli tehlike içindeydi.

سامي في خطر دائم.

Bunu sürekli bir empatiyle yapabiliriz

يمكننا فعل ذلك بإعطاء الطلاب كامل اهتمامنا

Seni sürekli uyaran sinyaller yok

ليس لديك همهمة المؤثرات الخارجية،

Hani alıntı yapıyormuşuz filan sürekli.

كما تعلمون، نحن نقتبس دائماً.

Ve bizler bunu sürekli duyuyoruz.

نسمع هذا كثيرًا.

Sürekli bir biçimde pozitif olmalısınız.

فعليك الالتزام بالإيجابية.

Ve sürekli düşme tehlikesi altındayız.

وفي خطر مستمر من الإنهيار.

Üzerinde sürekli restore çalışması yapıldı

تم عمل ترميم مستمر عليه

Hayatta başarı sürekli çaba gerektirir.

النجاح في الحياة يتطلب جهودًا متواصلة.

Sürekli üzerimde bir yorgunluk hissediyorum.

أشعر دائما بالتعب.

- Sami'nin karısı sürekli olarak onunla alay ediyordu.
- Sami'nin karısı sürekli olarak onu azarlıyordu.

كانت زوجة سامي تضايقه دائما.

Sürekli online olduğumuz bir toplumda yaşıyoruz

نحن نعيش في هذا المجتمع المتاح دائمًا

Annelerle sürekli konuşuyorum, çatışıyorum, anlatmaya çalışıyorum.

أتحدث دائماً مع الأمهات، أتناقش، أحاول أن أشرح لهم.

Sabit bakışlar, sürekli olarak bana bakılması,

التحديق، تحديق مستمر،

Ve sürekli hırlamasını ve ısırışını duyuyordum.

‫وكنت أستطيع أن أسمعه‬ ‫وهو يزمجر طوال الوقت ويعضني.‬

Sürekli onaylanmak ve takdir görmek isterler

يريدون الموافقة عليه وتقديره طوال الوقت

Sürekli kendisinden bahsedilmesini ve övülmesini ister

يريد باستمرار أن يتم ذكره والثناء عليه

Burnunun ucunu sürekli yukarıya doğru kaldırmazsa

إذا لم يرفع طرف أنفه باستمرار للأعلى

Sürekli yeni yeni manyetik alanalar üretiyor.

إنتاج مجالات مغناطيسية جديدة باستمرار.

Bunun hakkında sürekli düşük enerjili diyor

حول ذلك يقول باستمرار الطاقة المنخفضة

Dan sürekli aramalarla Linda'yı rahatsız etti.

ازعج دان ليندا بمكالماته المستمرة.

Neden sen sürekli yer almak zorundasın?

لم تتدخّل دائما؟

Bazı çocuklar sürekli video oyunu oynar.

- بعض الأطفال يلعبون ألعاب الفيديو في جميع الأوقات.
- بعض الأطفال يلعبون ألعاب الفيديو في كل الأوقات.

Jane, Los Angeles'da iken sürekli telefonda konuşurduk,

وعندما كانت في لوس أنجلوس، كنا نتكلم على الهاتف بشكل دائم،

Ilk izleniminizin farkında olmadığınızı kendinize sürekli hatırlatın.

ذكر نفسك باستمرار أنك غير مدرك لانطباعك الأول.

Öğretmenimin bana sürekli söylediği bir şey var

مُعلمي قال مرة

Ve suçluluk duygusu içinde kendime sürekli hatırlattım,

وبتأنيب الضمير، وحرصت على تذكير نفسي

Bu sırada CEO’ların kazançları sürekli olarak artıyor.

ومع ذلك ترتفع رواتب المديرين التنفيذين أكثر وأكثر.

Kolugoların kocaman gözleri vardır. Sürekli tehlike kollarlar.

‫لدى جلديات القوائم أعين كبيرة...‬ ‫تفتش دائمًا عن مصادر الخطر.‬

Sürekli o salgıyı yiyerek besleniyor hareket yok

أكل هذا الإفراز باستمرار ، أي حركة

Fransızların elindeki köyler sürekli, ezici bombardıman altındaydı.

كانت القرى التي يسيطر عليها الفرنسيون تتعرض لقصف ساحق مستمر.

- İnsanlar sonsuza kadar yaşayamazlar.
- İnsanlar sürekli yaşayamazlar.

الناس لا يمكن أن تعيش إلى الأبد.

Zack kolundaki sürekli spazmlarla 8 yıl geçirdikten sonra

زاك، بعد 8 سنوات من التعامل مع تشنجات مستمرة في ذراعيه

Bu hissiyat arka planda sürekli varlığını devam ettirebilir

يمكن أن يكون الاستياء موجودًا باستمرار في الخلفية،

Ama sonradan sohbette sürekli uzun çizgiler yollamaya başladı

ولكن في مرحلة ما بدأ بإرسال رسائل مزعجة في الدردشة بها علامة الشرطة،

Burdan çıkmış efendim sürekli batıya gitmiş dönmüş gelmiş

من هنا يا سيدي ، ذهب إلى الغرب طوال الوقت ، عاد

Gazlarının konsantrasyonları sürekli artmaktadır. Sanayi öncesi döneme kıyasla

الضحك في الغلاف الجوي في تزايدٍ مستمر حيث ارتفع معدل تركيزهما

Sürekli sabırsızlıkla beklediğim bir şeyin olması için çabalarım.

دائما ما أحاول أن يكون لدي ما يدفعني للأمام.

Ve bir türlü geçmeyen sürekli bir sırt ağrısı başladı.

وأُصبت بألم الظهر المزعج هذا الذي لا يزول.

Sen ve plastik beynin, sürekli çevrendeki dünya tarafından şekillendiriliyor.

أنت وعقلك المرن باستمرار يعاد تكوينه من قبل العالم حولك.

Vücudumuzun bilgeliği. Tükürük sürekli sahip olduğumuz sıradan bir şey

‫إنها حكمة الجسد،‬ ‫شيء عادي لدينا طوال الوقت،‬

Bir panelde bir transhümanistleydim, sürekli tekillik hakkında konuşup durdu.

كنت في حلقة نقاش مع أحد أنصار ما بعد الإنسانية، وكان يتحدث حول طابعها الفريد:

Gördüğünüz gibi bu, ilerleyen ve sürekli değişen bir hastalık.

هذا المرض يتطور ويتغير باستمرار،

Ayrıca ordusunun erzakları kısıtlı ve sürekli hareket halinde olmalı.

كما أن جيشه لديه إمدادات محدودة وعليه مواصلة التحرك

Ve bu sürekli online olma durumu gittikçe artarak devam ediyor

الذي يصبح متاحًا أكثر مما كان عليه،

Ailelerin sürekli tuhaf işlerde çalışıp sonunda boşta bir iş olmadığını

لقد شاهدت العديد من العائلات تعمل بواظئف غريبة،

ölüm tehditleri çok fazla ve taciz sürekli bir hâle geldi.

كانت تهديدات القتل لا تعد ولا تحصى، والإهانة أصبحت ثابتة.

Bu toplantılar boyunca özel bir tema sürekli mevzu bahis oldu.

أثناء هذه المقابلات كانت هناك موضوعات محددة تطفو على السطح باستمرار.

Sürekli tartışma yaratan bu grubun asıl derdi ilerleme fikrinin kendisi.

فكرة التقدم هي ما يرعب الطبقة الثرثارة.

Kendinizi adayacak ve kendinizden emin bir şekilde sürekli ileri gideceksiniz.

‫الالتزام التام، ‬ ‫وواصل دائماً التقدم الإيجابي‬ ‫إلى الأمام.‬

Doğada bunun gibi olaylar sürekli ve çok fazla oluyor aslında

أحداث مثل هذه تحدث في الطبيعة طوال الوقت

Burnunun ucunu sürekli yukarıya doğru kaldırma ise çakılması gerekmez mi?

هل يجب رفع أنفك لأعلى ، ألا يجب أن يكون مسمرًا؟

Hıristiyan nüfusa sürekli kötü muamele eden Frenk birliklerinin edepsizliğini vurguladılar.

الذين كثيرا ما أساءوا معاملة السكان المسيحيين.

Sami ve Leyla sürekli olarak onun hamileliği konusunda kavga ediyorlardı.

كانا سامي و ليلى يتشاجران باستمرار بشأن ذلك الحمل.

Parayı da cebine koymuş yeni transfer olmuş ama sürekli şunu söylüyor;

وتم إعطاء المال له، ولكنه ظل يقول:

Biz de bu yeni bakterilerle savaşmak için sürekli yeni ilaç geliştirmek

ولذا فقد اضطررنا بشكل دوري إلى تطوير أنواع جديدة من العقاقير

Test, sürekli iletişim sorunları nedeniyle durdurulmuştu ve Komutan Pilot Gus Grissom

توقف الاختبار بسبب مشاكل الاتصالات المستمرة ، وأصبح قائد الطيار جوس غريسوم

Bize yüksek enerji lazım diyerek insanlara sürekli aşağılayıcı laflarda bulunduğunu biliyoruz

من خلال معرفة أننا بحاجة إلى طاقة عالية ، نعلم أن الناس يقولون دائمًا مهينًا.

Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz?

هل تعلم أن الرجال الذين يتناولون حبوب منع الحمل بانتظام لا يحمِلُون؟

Sürekli büyüyen bir uğraşın altında sıkışıp kalıyorlar Bir insan olarak geleceği olmayan.

انهم عالقون تحت احتلال متزايد مع عدم وجود مستقبل كشعب.

İkincisi de, sürekli ilerlemeye devam etmek. Canınız istemese bile emin bir şekilde ileriye gitmelisiniz.

‫ثانياً، تابع السير دوماً إلى الأمام.‬ ‫التقدم الإيجابي إلى الأمام، ‬ ‫حتى عندما لا ترغب في ذلك.‬