Translation of "Olmayan" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Olmayan" in a sentence and their arabic translations:

Aslında, yoksul, hak sahibi olmayan, soylu olmayan demek

لذلك ان تكون فقيرا ومحروم وغير نبيل

Bilimle hiçbir alakası olmayan

والتي لا علاقة لها أبداً بالعلم،

Dünyada olmayan partiküllere rastlandı

تم العثور على الجسيمات غير الموجودة في العالم

Belki adil olmayan bir şekilde?

ربما ظلمًا؟

Hava akımı olmayan tünel mi?

‫أم النفق الذي بلا تيار هواء؟‬

çünkü babası olmayan arkadaşlarım vardı.

لأنّه كان لدي بعضٌ من الأصدقاءِ بلا آباء

Dünya'nın en doğal olmayan yerleri.

‫أكثر الأماكن غير الطبيعية على الكوكب.‬

Türkçe'de olmayan gırtlak sesleri çıkartıyoruz

نصدر أصوات حلق ليست باللغة التركية

Türkçe'de olmayan batı terimleri kullanıyoruz

نستخدم المصطلحات الغربية غير التركية

Türk olmayan müslüman toplumlarında ise

في المجتمعات الإسلامية غير التركية ،

Taraf olmayan bertaraf mı oluyor

هل هو التخلص محايد؟

Diğer hayvanlarda olmayan bir şekilde

على عكس الحيوانات الأخرى

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

- لا يوجد دخان من غير نار.
- لا دخان بدون نار.

Yasal olmayan hiçbir şey yapmadım.

أنا لم أفعل أى شىء غير قانوني.

Tom, onun olmayan şeyi aldı.

أخذ توم شيئا ليس ملكه.

Almanca olmayan sesli bir mesaj dinlersem

أو استمعت إلى رسالة صوتية واحدة بغير الألمانية،

Gerçekleşmesi muhtemel olmayan bir varsayımda bulunacağız.

سنفترض افتراضًا على الأغلب أنه لن يحدث.

Politikacılar aynı bilimsel olmayan söylemleri tekrarlayarak

ومع ذلك يتصدى السياسيون للأمر بحزم شديد،

Bizim dünyamızda hiçbir anlamı olmayan şeylere

نحن لا نميل لاستشعار مشاعر قوية

çünkü dönüşü olmayan yolculuğa hazırlanmak gerekiyor.

إذ على المرء الاستعداد للرحلة التي لا عودة منها.

Tom ailemizde ehliyeti olmayan tek kişi.

الوحيد الذي لا يملك رخصة قيادة في عائلتنا هو توم.

Fadıl, Müslüman olmayan bir kadınla evlenemezdi.

لم يكن فاضل يستطيع أن يتزوّج بفتاة غير مسلمة.

Hayatta böyle olmayan erkeklerle de karşılaşmak var,

أعلم أني سأجد مزيدًا من الاختلافات

Mücadeleyi beyaz olmayan insanların kazanmasını yürekten istiyordum.

وكنت أُشجع بصدق ذوي البشرة الملونة للفوز بالنضال.

Şu anda geri dönüşü olmayan noktadayız. Kararlıyız!

‫إنها بالتأكيد نقطة اللا عودة الآن.‬ ‫نحن ملتزمون!‬

Hava akımı olmayan bir madene asla girmeyin!

‫لا تدخل منجماً قط ليس به تدفق للهواء!‬

Daha iki nesil önce olmayan bu kasaba

‫خلال جيلين فقط،‬

Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.

لا تتحدى من ليس لديه ما يخسره.

Benim hiç hayalim olmayan ve babamın seçimi olan

ولم أرغب بالتأكيد أن أُقتَل لأجل شيء

Bir çeşit kahverengimsi ,sarımsı akışkan olmayan yeşil sıvı.

بل ذلك البني المصفر ذو القوام اللزج.

Aşağısı çok acımasız ve affedici olmayan bir yer.

‫إنه مكان قاس،‬ ‫شديد الوعورة هنا في الأسفل.‬

Hava akımı olmayan tünelden mi gitmek istiyorsunuz? Tamam!

‫تريد أن نسير في النفق ‬ ‫الذي ليس به تيار هوائي؟‬ ‫حسناً!‬

Nahoşun hoş olmayan anlamına gelmesinin bir nedeni var.

أن "غير المتفق عليه"، مرادفة لكلمة "غير مريح" لسبب ما.

Ve hiçbir zaman aynı olmayan Londra gökyüzünü yansıtırlar.

وتعكس سماء لندن، التي تتغير باستمرار.

Bunu tam belli olmayan genelleyici bir anlamda söylemiyorum.

ولا أعني ذلك بالمعنى المجرد العام.

Beyaz insanların dörtte üçünün beyaz olmayan arkadaşları yok.

ثلاثة أرباع الناس البيض ليسوا عندهم أصدقاء غير البيض.

Göbek bağı üzerinde steril olmayan bir klemp var.

ومشبك غير معقم على حبله السري.

Geleceği olmayan o alışılmış işlerden uzak bir şekilde,

أريد منكم الخروج من المنطقة المريحة،

Belki de sahtecilik pek kurbanı olmayan bir suçtur?

حسنا، ربما التزييف جريمة بلا ضحايا؟

Aslında yazılı olmayan sokaklarda olan bir kural vardır

في الواقع ، هناك قاعدة في الشوارع غير المكتوبة

Mareşal Bernadotte'nin Birinci Kolordusu'ndan hiçbir destek belirtisi olmayan

مع عدم وجود أي علامة على الدعم من الفيلق الأول للمارشال برنادوت ،

Yani zırhları olmayan bir zırhlı kuvvetle karşı karşıyaydılar.

لذلك كانوا في الواقع يواجهون قوة مدرعة بدون دروعهم.

Buradan çok uzak olmayan bir dolum istasyonu biliyorum.

أعرف محطّة شحن غير بعيدة من هنا.

Zamanla şövalye gibi üst bir sınıftan olmayan herkesi kapsadı

وقد عٌرف بانه أي شخص أقل من رتبة الحارس؛

1995'te, üniversite mezunu olmayan siyahilerin neredeyse çeyreği hapisteydi.

بحلول عام 1995 ربع الفئة الغير متعلمة كانت في السجن.

Ama sonra mahallelerde yaşayan, ilköğretimi bile bitirmeye şansı olmayan

لكن مع الوقت اكتشفت أن العديد من الأطفال يعيشون في أوضاع مريبة بالأحياء الفقيرة.

Ancak bu kadar şanslı olmayan yüz milyonlarca genç var

لكن هناك عشرات الملايين من الشباب لم يكونوا محظوظين.

Peki ya sizin kadar kültürlü olmayan birinden nefret etmek?

وماذا عن كره شخص أقل مستنير منك؟

Ufacık bir noksanlığı dahi olmayan ultra sağlıklı bir insan,

طفلة بصحة جيدة وخالية من أي عيب خلقي.

Napolyon sonunda ordunun geri kalanı kadar kötü durumda olmayan

اخيرا اجتمع نابليون مع المقاتل الشرس المرشال اودينو وفيلقه الثاني الذي

Ve evin önünde daha önce olmayan bir figürü fark ettim.

ولاحظت شخصًا في المدخل لم يكن موجودًا من قبل

Hava akımı olan tünel mi, hava akımı olmayan tünel mi?

‫النفق الذي به تيار هواء‬ ‫أم النفق الذي بلا تيار هواء؟‬

Göğüs göğüse çarpışmaya uygun olmayan Moğollar,kararlı Müslüman süvarilerine dayanamazlardı

لم يكن المغول أقل استعدادًا للقتال جنبًا إلى جنب، ولم يتمكنوا من الصمود أمام

Üniversite mezunu bile olmayan bir adam dünya tarihine yön verdi

الرجل الذي ليس خريجًا جامعيًا هو الذي شكل تاريخ العالم

Bourbon restorasyonu altında Soult, popüler olmayan bir Savaş Bakanı oldu.

تحت ترميم بوربون ، أصبح سولت وزير حرب لا يحظى بشعبية.

Parası olmayan babayı karısı ve kayın validesi sevmiyor itip kakıyor yine

فالأب الذي ليس لديه مال لا يحب زوجته وزان الزان

Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var.

بالطبع هناك الكثير من الناس الذين يعيشون وحدهم وليسوا وحيدون

Bulgar Tuna Nehri kıyısındaki Osmanlı ve diğer Hıristiyan olmayan yerleşimlere saldırdı ve

جيش فلاد بقصف المستوطنات العثمانية وغيرها من المستوطنات الغير المسيحية على ضفة نهر الدانوب البلغارية

Bir şeyi kendisi yapmak zorunda olmayan biri için hiçbir şey imkansız değildir.

لا شيء مستحيل على الرجل الذي لا يجب عليه عمله بنفسه.

Sürekli büyüyen bir uğraşın altında sıkışıp kalıyorlar Bir insan olarak geleceği olmayan.

انهم عالقون تحت احتلال متزايد مع عدم وجود مستقبل كشعب.

Bu işin esprisi, bir dükkâna girip o dükkânda olmayan bir şey istemek.

جوهر هذا الأمر هو الدخول إلى أحد المحال وطلب شيء غير موجود بهذا المحل.

Deprem nedeniyle hasar görebilir, özellikle çalışma için güvenli olmayan bir ve uygun ortam olmakla itham

مكيفات الهواء. ما يساعد على انتقال فيروسات وغيرها. وما بين

Ebeveynler yeni nesile gerçeklikten uzak ve gerçekçi olmayan hayallerin peşinde koşturan bir nesil olarak olarak bakıyor.

ينظر الآباء إلى الجيل الجديد على أنه جيل بعيد عن الواقع و منشغل باللهث وراء الأحلام الوردية.

- Müslümanlar, tüm gayrimüslimleri öldürmek isteyen aşırılık yanlıları gibi canlandırılıyor.
- Müslümanlar kendilerinden olmayan herkesi öldürmek isteyen radikal kimselermiş gibi lanse ediliyor.

يُوصف المسلمون كمتطرّفين يريدون قتل كلّ النّاس غير المسلمين.