Translation of "Babası" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Babası" in a sentence and their arabic translations:

Babası polisti.

كان أبوه شرطيا.

- Sami'nin babası öldü.
- Sami'nin babası vefat etti.

توفّي أب سامي.

Babası onu dövüyordu.

كان والدها يضربها.

Babası kansere yakalandı.

والده أصبح مريضاً بالسرطان.

Fadıl'ın babası alkolikti.

كان أب فاضل مدمنا على الكحول.

Babası, ben ve kızım

على علاقة طبيعية قائمة على المحبة معها،

Babası Trump'dan bıkmış durumda

لقد تعب والده من ترامب

Onun babası doktor mu?

هل أبوها طبيب؟

Dan'ın babası düğüne katıldı.

حضر والد دان الزفاف.

Sami'nin anne-babası Müslüman'dı.

كانا والدي سامي مسلمين.

Sami'nin anne-babası Müslüman.

والدي سامي مسلمون.

Babası gibi bir çobandır.

إنه راعي كأبيه.

- Onun babası onu Tom olarak çağırır.
- Babası ona Tom diyor.

أبوه يناديه توم.

Babası onu her gün dövüyordu.

كان أبوها يضربها كل يوم.

Ondan önce babası yoğurt yapıyormuş

وكان أبوه يصنع الزبادي قبله،

çünkü babası olmayan arkadaşlarım vardı.

لأنّه كان لدي بعضٌ من الأصدقاءِ بلا آباء

Babası vasiyetinde evi ona bıraktı.

ترك أبوها البيت لها في وصيته.

Sami'nin anne-babası Müslümanlardan korkuyordu.

كانا والدي سامي يخافان المسلمين.

Sami'nin zengin bir babası var.

لسامي أب غني.

Tom, Mary'nin biyolojik babası değil.

توم ليس أب ماري البيولوجي.

Çünkü anne ve babası ile yaşarken

لأنه حين كانت تعيش مع أمها وأبيها،

Peter babası gibi bir şey değildir.

بيتر لا يشبه أباه في شيء.

Bob'un babası bir araba fabrikasında çalışıyor.

والد بوب يعمل في مصنع سيارات.

Sami'nin kendi babası ona ihanet etti.

لقد خُدع سامي من طرف أبيه.

Sami'nin üvey babası onu istismar etti.

زوج أمّ سامي أساء معاملته.

Ama, Sarah şu anda felçli büyük babası

لكن سارة الآن يهتم بها جدها ذو الاحتياجات الخاصة.

Anne babası dönmediğinden... ...o, onları bulmaya gidiyor.

‫لم يعد أيًا من والديه،‬ ‫لذا خرج للبحث عنهما.‬

Fakat babası dahil herkes buna karşı çıkıyor

ولكن الجميع ، بما في ذلك والده ، ضد ذلك

Anne ve babası her Pazar kiliseye giderler.

يذهب والديه إلى الكنيسة كل يوم أحد.

Evet çünkü bu Donald Trump'ın babası Fred Trump

نعم لأن هذا هو والد دونالد ترامب فريد ترامب

Babası onu disipline edebilmek için askeri akademiye gönderdi

أرسله والده إلى الأكاديمية العسكرية لتأديبه

Kuzeni Rami liderliğindeki ve yıllardır babası Anis Mahouf

بشار الاسد وحوت الاقتصاد السوري منذ سنوات الذي صعد مع ابيه بفضل

Küçük çocuk babası tarafından kendisine verilen parayı kaybetti.

أضاع الطفل الصغير النقود التي أعطاها إياه أبوه.

Babası ünlü bir aktör olan bir arkadaşım var.

لي صديق أباه ممثل مشهور.

Sami'nin anne ve babası geldi ve onu aldı.

- أتيا والدي سامي و أقلاّه.
- أتيا والدي سامي و اصطحباه.

Richard'ın anne babası sağlıkçıydı, bir anestezist ve bir hemşire

كان يعمل والدا ريتشارد بالمجال الطبي - إذ كان والده طبيب تخدير ووالدته ممرضة -

Bir kadın seviyor ve onunla evleniyor babası istememesine rağmen

المرأة تحبها وتتزوجها رغم أن والدها لا يريدها

Sami'nin anne babası ona bütün Müslümanların terörist olduğunu söyledi.

قالا والدي سامي لابنهما أنّ كلّ المسلمين إرهابيّين.

John'un anne babası onun güvende olduğunu duydukları için rahatlamış görünüyorlardı.

اطمأن والدا توم عندما سمعا بأنه بخير.

, sarayda gelecekteki Onsekizinci Louis için oda hizmetçisi olarak görev yaptı; babası

والدته في القصر باعتباره الخدامة لمستقبل لويس الثامن عشر. كان والده

Babası onun memur olmasını istedi, ancak genç Ney, aceleci ve dik başlı,

أراده والده أن يصبح كاتبًا ، لكن ناي الشاب ، المتهور والعنيد ، انضم

Ona bir şey öğretecek bir annesi ya da babası yok. Tek başına.

‫ليس لديها أم أو أب ليعلّماها أي شيء.‬ ‫إنها بمفردها.‬

. Ve diğer doktor olan Asmaa'nın babası, Alevi ailesinin aksine Sünni bir kız

اكثر دون الاعلان عن علاقتهما امام العائلة الحاكمة كونها