Translation of "Sahiptir" in Hungarian

0.017 sec.

Examples of using "Sahiptir" in a sentence and their hungarian translations:

Paul kuru saça sahiptir.

Pálnak száraz a haja.

O iki Pikasoya sahiptir.

Van két Picassoja.

İnsan konuşmaya yeteneğine sahiptir.

- Az ember képes beszélni.
- Az ember birtokolja a beszéd képességét.
- Az ember képes a kifinomult verbális kommunikációra.

Sadece insan konuşma yeteneğine sahiptir.

Csak az ember képes a beszédre.

Çocuk cebinde bir elmaya sahiptir.

- A fiúnak alma van a zsebében.
- A srácnak egy alma van a zsebében.

O iyi bir şahsiyete sahiptir.

- Jó alakja van.
- Jó bőr!

O parlak bir geleceğe sahiptir.

Fényes jövő vár rá.

O, elinde bir çiçeğe sahiptir.

Van egy virág a kezében.

Mary güçlü bir kişiliğe sahiptir.

Mari egy egyéniség.

Asyalılar genellikle siyah saça sahiptir.

Az ázsiaiaknak általában fekete hajuk van.

Tom bir araba bayiliğine sahiptir.

- Tomnak van egy autókereskedése.
- Tamásnak van egy autókereskedése.

O, pek çok kitaba sahiptir.

Neki túl sok könyve van.

Tom çok liberal görüşlere sahiptir.

Tom nagyon szabadelvű nézeteket vall.

Mary bağımlı bir kişiliğe sahiptir.

Marynek addiktív személyisége van.

Her gün 86.400 saniyeye sahiptir.

Minden egyes nap 86.400 másodpercből áll.

Bu ev iki banyoya sahiptir.

- Ebben a házban két fürdőszoba van.
- Ennek a háznak két fürdőszobája van.

O iyi bir hafızaya sahiptir.

Jó a memóriája.

O zayıf bir iradeye sahiptir.

Gyenge az akarata.

Tom birkaç akre araziye sahiptir.

Tamásnak van néhány hold földje.

O çok kıskanılacak bir konuma sahiptir.

- Irigylésre méltó helyzetben van.
- Irigylésre méltó pozícióban van.

O yaklaşık olarak 2,000 kitaba sahiptir.

Körülbelül kétezer könyve van.

Tom çok kârlı bir şirkete sahiptir.

Tomnak nagyon jövedelmező cége van.

John, Japonya'da yapılmış bir arabaya sahiptir.

Janinak Japánban gyártott autója van.

Bizim kasaba mükemmel spor tesislerine sahiptir.

- A városunk kiváló sportolási lehetőségekkel rendelkezik.
- A városunkban kiváló sportlétesítmények vannak.

Roma bir sürü antik yapılara sahiptir.

Rómában rengeteg ókori épület van.

Tom iki odalı bir eve sahiptir.

Tomnak két szobás háza van.

Tom kalbimde özel bir yere sahiptir.

Tom különleges helyet foglal el a szívemben.

Tom, ağrı için yüksek bir eşiğe sahiptir.

- Tominak magas a fájdalomküszöbe.
- Tomi jól viseli a fájdalmat.
- Tomi bírja a fájdalmat.

O en az bin adet kitaba sahiptir.

Legalább ezer könyve van.

Tom üç milyon doların üzerinde varlığa sahiptir.

Tominak több mint három millió dollár értékű vagyona van.

Orangerie Müzesi, Monet'nin bazı muhteşem tablolarına sahiptir.

Az Orangerie Múzeumnak csodálatos Monet festményei vannak.

Aslen bir primat olsa da kemirgen dişlerine sahiptir.

Valójában főemlős, de fogai inkább rágcsálóra emlékeztetnek.

- Herkes eğitim hakkına sahiptir.
- Herkesin eğitim hakkı vardır.

Mindenkinek joga van az oktatáshoz.

Grip ise ortalama 2 günlük kuluçka süresine sahiptir.

Összehasonlításképp az influenza inkubációs periódusa mindössze két nap.

Aslında, Yahudiler bugün çok küçük bir nüfusa sahiptir.

- A tény az, hogy a zsidó nép ma már nagyon alacsony számban van jelen.
- Valójában a zsidók ma már nagyon kevesen vannak.
- Valójában a zsidó népesség ma már nagyon csekély.

O, benim sahip olduğumdan daha çok kitaba sahiptir.

Neki több könyve van, mint nekem.

Saçı uzun olanlar bir saç kurutma makinesine sahiptir.

A hosszú hajú embereknek van hajszárítója.

Bilim kurgu son derece yaratıcı bir türe sahiptir.

A tudományos fantasztikum nagyon képzeletgazdag műfaj.

- Japonya sık depremlere sahiptir.
- Japonya'da sık sık deprem olur.

Japánban gyakori a földrengés.

- O on çocuğa sahiptir.
- Onun on tane çocuğu var.

Tíz gyereke van.

Bu araba kolayca dağa çıkmak için yeterli güce sahiptir.

Ebben az autóban van elég erő, hogy könnyen felmenjen a hegyre.

Amazon ormanındaki birçok hayvan ve ağaç Tupi adına sahiptir.

Az amazonaszi esőerdő számos állatának és fájának tupi neve van.

- Onun güçlü bir kişiliği vardır.
- O, güçlü bir kişiliğe sahiptir.

- Erős személyiség.
- Ő egy egyéniség.

- Auckland'ın bir milyon nüfusu vardır.
- Auckland bir milyon nüfusa sahiptir.

Auckland lakossága egymillió fő.

Dünya üzerindeki Brezilya, Merkatör projeksiyonunda Brezilya ile aynı boyuta sahiptir.

Brazília a földgömbön ugyanolyan alakú, mint a Mercator vetületen.

- Beynin karmaşık bir yapısı vardır.
- Beyin karmaşık bir yapıya sahiptir.

Az agynak összetett a szerkezete.

- Her oda kendi banyosuna sahiptir.
- Her odanın kendi banyosu vardır.

- Minden szobához van saját fürdőszoba.
- Minden szobához saját fürdőszoba tartozik.

Kız kardeşim benim sahip olduğumun üç katı kadar çok kitaba sahiptir.

A húgomnak háromszor annyi könyve van, mint nekem.

- Onun yirmi çocuğu var.
- O 20 çocuğa sahiptir.
- Yirmi çocuğu var.

- Húsz gyermeke van.
- Neki húsz gyereke van.

- O, bir Japon otomobiline sahiptir.
- Onun Japon malı bir arabası var.

Japán autója van.

Lüksemburg Büyük Dükalığı 563.000 nüfusa sahiptir ve bunların %46'sı yabancıdır.

A Luxemburgi nagyhercegség lélekszáma 563.000 fő, melynek 46%-a külföldi.

Şirketimiz, tüm Japonya'da konuşlanan, iyi organize edilmiş 200 satış ofisi ağına sahiptir.

Cégünk jelenleg egy Japán-szerte kétszáz értékesítési irodából álló, jól szervezett irodahálózattal rendelkezik.

- O ada tropikal bir iklime sahiptir.
- O adanın tropikal bir iklimi vardır.

- Ennek a szigetnek trópusi éghajlata van.
- Az a sziget trópusi éghajlatú.

- Küçük şeyler genellikle büyük sonuçlar doğurabilir.
- Küçük şeyler genellikle büyük sonuçlara sahiptir.

A kis dolgoknak gyakran súlyos következményeik vannak.

- Onun yemeklerde gazete okuma alışkanlığı vardır.
- O yemek süresince gazete okuma alışkanlığına sahiptir.

Szokása étkezések közben újságot olvasni.

Ödev yapmak için daha fazla vakit harcayan öğrenciler okulda daha iyi sonuçlara sahiptir.

Azok a diákok, akik több időt töltenek el a házifeladat megoldásával, jobb eredményeket érnek el az iskolában.

Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.

Mindenkinek joga van tulajdont birtokolni akár egyedül, akár másokkal együtt.

- O, benim sahip olduğumdan daha çok kitaba sahiptir.
- Onun benden daha fazla kitabı var.

Több könyve van, mint nekem.

Ne zaman işim ve ailem arasında bir çatışma olsa, ailem her zaman önceliğe sahiptir.

Bármikor, ha a családom illetve a munkám között kell döntenem, a családom élvez elsőbbséget.

- Bir yıl on iki aya sahiptir.
- Bir yılda on iki ay vardır.
- Bir yılın on iki ayı vardır.

- Egy év tizenkét hónapból áll.
- Tizenkét hónap van egy évben.

- Avrupa Asya'dan daha küçük bir nüfusa sahiptir.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu var.
- Avrupa'nın Asya'dan daha az nüfusu vardır.

Európa lakossága kisebb, mint Ázsiáé.

- O araba dev bir motora sahip.
- Bu arabanın çok büyük bir motoru var.
- Bu araba kocaman bir motora sahiptir.

Ennek az autónak hatalmas motorja van.