Translation of "Karanlıkta" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Karanlıkta" in a sentence and their arabic translations:

Karanlıkta ışıyorlar.

‫إنها تتوهج في الظلام،‬

Karanlıkta uyumak tehlikelidir.

‫من الخطر النوم في الظلام.‬

Karanlıkta kaybolmaktan korkuyordum.

كنت خائفاً من أن أضيع في الظلمة.

Leyla karanlıkta bekliyordu.

كانت ليلى تنتظر في الظّلام.

Zifiri karanlıkta ava çıkmış.

‫يعمل في ظل هذا الظلام الدامس.‬

Maymunumuz zifiri karanlıkta kayboldu.

‫لقد تاه في الظلام الحالك.‬

Biz bu karanlıkta göremeyiz.

‫الأجواء مظلمة لدرجة أننا لا نرى.‬

Karanlıkta gizlenen şeyleri ortaya çıkarır.

‫وكشف ما يختبئ في الظلام.‬

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

‫نداءات طويلة المدى تنتقل عبر الظلام.‬

Karanlıkta araba sürmek uçmak gibidir.

عندما تسوق في الظلام تحس و كأنك تحلق في السماء.

Karanlıkta yaptıkları şeyler hiç filme alınmamıştı.

‫ما تفعله ليلًا لم يُصوّر من قبل.‬

Timsahların karanlıkta iyi gören gözleri vardır.

‫تعمل أعين التماسيح بشكل جيد في الظلام.‬

Ve tüm bu referandum karanlıkta gerçekleşti

كل هذا الاستفتاء كان في الظلام

Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.

‫وُضع البيض في الجزء الخلفي في الوكر‬ ‫وفي الظلام.‬ ‫ويستحيل رؤيته.‬

Çitaların karanlıkta avlanabileceğine çok az kişi inanırdı.

‫اعتقد قليل من الناس‬ ‫أن الفهود يمكنها الصيد ليلًا.‬

Karanlıkta iletişim kuran gizli hayvanların çağrıları bunlar.

‫صراخ حيوانات مختفية تتواصل في الظلام.‬

Koku, karanlıkta sinyal yollamanın güçlü bir aracı.

‫الرائحة أداة قوية‬ ‫لإرسال الإشارات عبر الظلام.‬

Karanlıkta keşfe çıkarak... ...yeni davranışlar da ortaya çıkarıyoruz.

‫باستكشافها في الظلام،‬ ‫نكتشف تصرفات جديدة أيضًا.‬

Karanlıkta yol alırken üstüne yapışan remora kortejini saymazsak.

‫عدا حاشيتها من اللشك المصاحب لها‬ ‫في رحلتها عبر الظلام.‬

Ne karanlıkta yat ne de kara düş gör

لا تكمن في الظلام ولا الحلم الأسود

Bunu birkaç saat açık bırakıp alaca karanlıkta kontrol edeceğiz.

‫سنتركه لبضع ساعات ‬ ‫ونتفقده قبل الفجر مباشرة.‬

Bunu birkaç saatliğine bırakacağız ve alaca karanlıkta kontrol edeceğiz.

‫سنتركه لبضع ساعات ‬ ‫ونتفقده قبل الفجر مباشرة.‬

Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.

‫لكن يصعب التحرك‬ ‫وسط هذه الكثبان الرملية الشاسعة في الظلام.‬

Tehlike karanlıkta kol gezerken onları yalnız bırakma riskine giremez.

‫بينما يحوم الخطر في الظلام،‬ ‫لا يمكنها المخاطرة بتركها وحدها.‬

Oselolar karanlıkta daha da iyi görür. Eve dönme vakti.

‫يمكن للأصلوت الرؤية بشكل أفضل في الظلام.‬ ‫حان وقت العودة إلى المنزل.‬

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

‫نادرًا ما تستخدم عينيها،‬ ‫لكنها تستدل بحاسة الشمّ عبر الظلام.‬

İyi de eder. Karanlıkta nelerin gezindiği hiç belli olmaz.

‫هذا من حسن حظه.‬ ‫من يدري ماذا يختبئ في الظلال.‬

Ay'sız bir gecede termal görüntüleme yapan bir kamera karanlıkta görebilir.

‫في ليلة بلا قمر،‬ ‫يمكن لكاميرا تصوير حراري الرؤية في الظلام.‬

Filler karanlıkta bizden iyi görür ama aslanın yanına bile yaklaşamazlar.

‫ترى الفيلة أفضل منّا في الظلام،‬ ‫لكن بصرها لا يقارن ببصر الأسود.‬

Bu ayı, karanlıkta iki kat daha iyi balık tutabildiğini öğrenmiş.

‫تعلّم هذا الدب أنه يمكن لفرص نجاحه‬ ‫في صيد السمك أن تتضاعف في الظلام.‬

Ama sıcak yağmur ormanı geceleri sayesinde karanlıkta da iş görebiliyor.

‫لكن ليالي الأدغال الباردة تعني‬ ‫أنه يستطيع البقاء نشطًا بعد حلول الظلام.‬

Vampir yarasalar en çok en kara gecelerde harekete geçer. Karanlıkta kan peşindedirler.

‫تبلغ الخفافيش مصاصة الدماء أوج نشاطها‬ ‫في أحلك الليالي.‬ ‫تسعى إلى امتصاص الدماء في الظلام.‬

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

‫بالأعلى، تكشف كاميرا حساسة للحرارة‬ ‫صيادًا آخر يختبئ في الظلام.‬

Devasa gözleri ışığı âdeta kana kana içiyor. Böylece karanlıkta çok çevik hareket edebiliyor.

‫تستقبل عيناه الكبيرتان الضوء...‬ ‫ما يميزه برشاقة مميزة في الظلام.‬