Translation of "Baktım" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Baktım" in a sentence and their arabic translations:

çıkardım baktım.

أخرجتها ونظرت فيها.

Adama bir baktım:

وهو كان هناك ،

Ve eve doğru baktım

ونظرت للمنزل

Bak, gözünün içine baktım.

نظرت في عينيه مباشرة.

Sonra bir baktım ki

‫ثم أصبحت أراها،‬

Ben her yere baktım.

أنا بحثت في كل مكان.

Hasta kız kardeşime baktım.

اعتنيت بأختي المريضة.

- Etrafıma bakındım.
- Etrafıma baktım.

- نظرت حولي.
- تفقدت ما حولي.

Baktım ki salonlar doluyor, taşıyor -

ونظرت فإذا القاعات تمتلئ وتفيض...

İri ve parlak gözlerinin içine baktım

نظرت إلى عينيه الكبيرتين البراقتين

Baktım kimse bakmıyor, daha da coştum.

ونظرتُ، ووجدت أن لا أحد ينظر، فشعرت ببهجة أكبر.

Sinirden gülmeye başladım, oturup öylece yere baktım,

كنت جالسة هناك فقط أنظر إلى الأرض و أضحك بتوتر ،

O sırada dokuz yaşında olan Tucker'a baktım,

فنظرت لتاكر، الذي كان عمره حينها حوالي تسع سنوات -

♪ Gören var mı diye baktım ♪

♪ نظرت لمعرفة إذا كان هناك من يرى ♪

Aynada kendime baktım ve gördüğüm şeyi sevmedim.

أنا نظرت إلى نفسي في المرآة ولم أحب ما رأيت.

Tom'un gözlerinin içine baktım ve ona doğruyu söyledim.

أنا نظرت في أعيُن توم وأخبرتةُ الحقيقة.

Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.

‫وما رأيته تاليًا،‬ ‫إذ إنها جرفت الوكر، وهي بالكاد حية.‬

13 yaşına geliyorum; baktım peluşlardan da, insanlardan da hayır yok

عمري 13 سنة. ارى أن ليس لدي خير من البلوش ولا الناس

Aradan bir zaman daha geçiyor; baktım bana peluşlardan bana hayır yok,

يمر مزيد من الوقت، وأرى أن ليس لدي أي خير من بلش،

"Tamam, bunlar öldürdüğü hayvanlar." Öldürdüğü hayvanlara, küçük izlere ve kumdaki kazılara baktım.

‫"حسنًا، هذه هي الحيوانات التي تقتلها."‬ ‫لذا، أبحث عن الحيوانات المقتولة،‬ ‫بعض العلامات، حفر في الرمال،‬

Sonra bir baktım ki köpek balığı kollarından birini ısırmış, korkunç bir ölüm dönüşü yapıyor.

‫وفي الدقيقة التالية،‬ ‫ضيّقت سمكة القرش الخناق على أحد أذرعها،‬ ‫وهي تنفّذ لفّة الموت المرعبة هذه.‬