Translation of "Arkadaşı" in Arabic

0.037 sec.

Examples of using "Arkadaşı" in a sentence and their arabic translations:

Birbirimizin arkadaşı olabiliriz,

نستطيع أنا وأنتم أن نتحالف مع بعضنا البعض،

Tom'un arkadaşı oldum.

أصبحت صديق توم.

- Bill'in çok arkadaşı var.
- Bill'in birçok arkadaşı var.

بيل لديه أصدقاء كثر.

Mahalleden bir arkadaşı var

لديه صديق من الجوار

Bill'in birçok arkadaşı var.

لدى بيل الكثير من الأصدقاء.

Onun arkadaşı bir şarkıcıdır.

صديقها مغني.

Onun birkaç arkadaşı var.

لديها القليل من الأصدقاء.

Hiç kız arkadaşı yok.

- ليس لديه صديقة.
- ليس عنده حبيبة.

Bill'in çok arkadaşı var.

- بيل لديه أصدقاء كثر.
- لدى بيل الكثير من الأصحاب.

Ann'in birçok arkadaşı var.

آن لديها الكثير من الأصدقاء.

Tom Mary'nin arkadaşı değil.

توم ليس صديق ماريا

Sami'nin hücre arkadaşı Müslüman'dı.

كان زميل سامي في الزّنزانة مسلما.

- Sami, Ferit'i arkadaşı olarak görüyordu.
- Sami, Ferit'i arkadaşı olarak kabul ediyordu.
- Sami, Ferit'i arkadaşı olarak düşünüyordu.

كان سامي يعتبر فريد صديقا له.

Tom'un Boston'da bir arkadaşı var.

لدى توم صديق يعيش في بوسطن.

Kızımın hayali bir arkadaşı var.

لابنتي صديق خياليّ.

Sami'nin kız arkadaşı onu aldatıyordu.

كانت صديقة سامي تخونه.

Sami'nin çok Müslüman arkadaşı olmuştu.

كان عند سامي العديد من الأصدقاء المسلمين.

Sami'nin Müslüman bir arkadaşı var.

لدى سامي صديق مسلم.

Ekrem İmamoğlu ile ev arkadaşı mıydı?

هل كان زميل في السكن مع إكرام إمام أوغلو؟

Her zaman başarabilen bir arkadaşı vardır.

يجد دائمًا طريقه لجعل الجواب يناسب وجهة نظره.

Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.

مايك لديه صديق حيث يعيش في شيكاغو.

Çok az sayıda samimi arkadaşı var.

لها القليل من الأصدقاء المقربين.

Mary erkek arkadaşı ile biraz tartıştı.

تشاجرت ماري مع حبيبها .

Mary'nin arkadaşı ona bir şey fısıldadı.

صَديقُ ماري هَمَسَ لَها شيئاً

O, erkek arkadaşı gitmediği için gitmedi.

- هي لم تأتِ لأن صديقها لم يأتِ
- هي لَمْ تذهبْ لأن صديقها لم يذهبْ

Fadıl'ın Müslüman bir kız arkadaşı vardı.

كانت لفاضل صديقة مسلمة.

Mary katolik, ama erkek arkadaşı ateist.

ماري كاثوليكية، لكن صديقها ملحد.

İş arkadaşı otobüsü kaçırmış olduğunu iddia etti.

زميل العمل ادعى أن الحافلة فاتته.

Jamal yeni kız arkadaşı ile Kahire'ye taşındı.

تنقل جمال إلى القاهرة مع صديقته.

İlk neden, bir arkadaşı erkek arkadaşının evinden almak

الأول أنه أمر غريب بالنسبة لي

Erkek arkadaşı da duygularını kamufle etme eğiliminde olup

فحبيبها أيضًا يميل إلي إخفاء مشاعره،

Ama kız arkadaşı Kay ile etkileşime başladığı anda

ولكن في اللحظة التي يبدأ فيها بالتعامل مع حبيبته "كاي"،

Genç bir insanın sosyal medyada yüzlerce arkadaşı olabilir

قد يكون للشاب مئات الآلاف من الأصدقاء على مواقع التواصل الاجتماعي،

Kaç tane arkadaşı varsa o kadar sayıda hazırlardı

كم عدد أصدقائه ، سيكون الكثير منهم على استعداد

Erkek arkadaşı için bir hediye satın almak istiyor.

إنها تريد شراء هدية لصديقها.

Mary, Tom'un bir kız arkadaşı varsa öğrenmek istedi.

أرادت ماري معرفة ما إن كان لِتوم حبيبة.

Tom, Mary'nin erkek arkadaşı olup olmadığını öğrenmek istiyor.

أراد توم معرفة ما إن كان لِماري حبيب.

Sami, Ferit'in en yakın arkadaşı Rami tarafından öldürüldü.

قُتِلَ سامي من طرف صديق فريد المقرّب، رامي.

1798'de Desaix, Davout'u arkadaşı General Bonaparte ile tanıştırdı.

في عام 1798 ، قدم ديسايكس دافوت إلى صديقه الجنرال بونابرت.

Onun en iyi arkadaşı onu yetkili makamlara ihbar etti.

بلّغ السلطاتِ عنه أفضلُ أصدقائه.

Tom çok parası var, ama o hiç arkadaşı yok.

لتوم الكثير من المال، ولكنه يفتقر للأصدقاء.

Tom kız arkadaşı yerine patronuna bir e-posta gönderdi.

أرسل توم بريدًا إلكترونيًّا لرئيسه بدل حبيبته.

Jamal'den sonra onun başka bir erkek arkadaşı olduğunu sanmıyorum.

لا أعتقد أنه كان لديها صديق آخر بعد أن فارقت جمال.

O da bana şunu dedi. Daha doğrusu arkadaşı yoluyla söyledi.

أعطتني هذا التعليق الوحيد، أليس كذلك؟ أو، أرسلته إلى صديقتها.

Leyla, en yakın arkadaşı Salima'nın kaybı üzerine derin bir depresyona girdi.

دخلت ليلى في اكتئاب عميق بسبب فقدانها لصديقتها المقرّبة، سليمة.

Ve bir militanın hayat arkadaşı da militan değilse hayat çok zorlaşacağı için.

ولأنّ حياة المناضل تصبح لا تُطاق إن لم يكن الشخص الآخر مناضلاً.

İzak Yahudi ve birçok Müslüman arkadaşı var. Bu kötü bir şey mi?

إسحاق يهوديّ و لديه العديد كثير من الأصدقاء المسلمين. هل في الأمر إشكال؟

Okumadı veya onunla çelişmedi. Bir arkadaşı, son derece talepkar ve çabuk davranan bir

عندما سأل أحد الأصدقاء عن إخلاصه لنابليون ، الذي كان رئيسًا متطلبًا للغاية وقصير المزاج

Bruce kız arkadaşı onu terk ettiğinde son derece üzülmüştü, ama kısa sürede atlattı.

كان بروس غضبانًا حين تركته خليلته، لكنه سرعان ما نسي الأمر.

Fransa'ya döndükten kısa bir süre sonra, General Desaix, Davout'u yakın bir arkadaşı ve patronundan soyarak

بعد فترة وجيزة من عودتهم إلى فرنسا ، قُتل الجنرال ديزيكس في معركة مارينغو ،

Saat 16:00 civarında Lannes'ın eski arkadaşı General Pouzet bir top güllesiyle vuruldu ve önünde öldürüldü.

في حوالي الساعة 4 مساءً ، أصيب صديق لانز القديم الجنرال بوزيت بقذيفة مدفع وقتل أمامه.

Gerçekleştirdiği 'Arabuluculuk Yasası'nı İsviçre'ye empoze etme hassas görevini verdi . Aynı yıl Ney, Josephine'nin kızı Hortense'nin arkadaşı olan ve

في نفس العام ، تزوج ناي من Aglaé-Louise Auguié ، صديقة ابنة جوزفين Hortense ، وهي