Translation of "Unos" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Unos" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Sois unos cobardes!
- ¡Son unos cobardes!

Hepiniz korkaksınız.

- Tomará solo unos minutos.
- Solo toma unos minutos.

Sadece birkaç dakika sürer.

¡Miren, unos hongos!

Bakın, mantarlar!

Hace unos meses,

Birkaç ay önce,

Sois unos jóvenes.

- Siz genç erkeksiniz.
- Siz genç erkeklersiniz.

¿Tienes unos minutos?

Bana birkaç dakika ayırabilir misin?

Sois unos niños.

Siz çocuksunuz.

Relájate unos segundos.

Sadece bir dakika dinlen.

Quiero unos chicharrones.

Ben biraz domuz kızartması istiyorum.

Necesitamos unos minutos.

- Birkaç dakikaya ihtiyacımız var.
- Bize birkaç dakika lazım.

Tengo unos antojos.

Benim bazı isteklerim var.

Sois unos genios.

Siz dahisiniz.

Quisiera unos zapatos.

Bir takım ayakkabı istiyorum.

Son unos cobardes.

- Onlar korkak.
- Onlar birkaç ödlektir.

- Tienes unos ojos muy bonitos.
- Tenés unos ojos hermosos.

Senin güzel gözlerin var.

- Ella llevaba unos zapatos blancos.
- Ella calzaba unos zapatos blancos.

O, beyaz ayakkabılar giydi.

Y durante unos segundos

Ve birkaç saniye için

Déjenme darles unos ejemplos.

Size birkaç örnek vermeme izin verin.

Obtendrían unos 1000 cuadrados.

böyle 1.000 kareniz olur.

Hace unos 200 años,

Yaklaşık 200 yıl önce,

Y unos meses después,

Birkaç ay sonra da

Encontramos unos socios increíbles,

Hindistan Hükûmeti de dâhil olmak üzere

Unos días después, vino.

Birkaç gün sonra, o geldi.

Eran unos veinte dólares.

O yaklaşık yirmi dolardı.

Volveré en unos minutos.

Birkaç dakika içinde döneceğim.

Quisiera unos zapatos así.

Öyle ayakkabılar istiyorum.

Quiero comprar unos zapatos.

Birkaç ayakkabı satın almak istiyorum.

Quiero unos minutos más.

Birkaç dakika daha istiyorum.

¿Quieres unos minutos más?

Birkaç dakika daha ister misin?

Toma unos días libres.

- Birkaç gün izne çık.
- Birkaç günlüğüne izne çık.

Caminamos unos seis kilómetros.

Yaklaşık altı kilometre yürüdük.

Tengo unos amigos fantásticos.

Harika arkadaşlarım var.

Necesito unos zapatos nuevos.

Yeni ayakkabılara ihtiyacım var.

Murió hace unos años.

Birkaç yıl önce öldü.

¿Has comprado unos huevos?

Hiç yumurta aldın mı?

Tengo unos cuantos amigos.

Benim birkaç arkadaşım var.

Costará unos 10.000 yenes.

Yaklaşık 10.000 yene mal olacak.

Tengo unos cuantos libros.

Benim birkaç kitabım var.

¿Puedo irme unos minutos?

Birkaç dakika gidebilir miyim?

Quiero acostarme unos minutos.

Birkaç dakika uzanmak istiyorum.

Tendremos unos invitados mañana.

Yarın bazı konuklarımız olacak.

Pagué unos 50 dólares.

Yaklaşık elli dolar ödeme yaptım.

Quédate conmigo unos días.

Bizimle birkaç gün kal.

¿Puedo robarle unos minutos?

- Birkaç dakikanızı alabilir miyim?
- Sizi birkaç dakikalığına çalsam olur mu?

Tiene unos hombros anchos.

Onun geniş omuzları var.

- Hemos pasado unos inviernos muy fríos.
- Hemos tenido unos inviernos muy fríos.

Bazı çok soğuk kışlar yaşadık.

- Ella le compró unos dulces.
- Ella le compró a él unos dulces.

Ona biraz şeker aldı.

- Solo unos pocos estudiantes entendieron la cuestión.
- Solo unos pocos estudiantes entendieron la materia.
- Solo unos pocos estudiantes entendieron la asignatura.
- Solo unos pocos estudiantes entendieron el asunto.

Sadece birkaç öğrenci konuyu anladı.

Pero solo por unos días.

Ama bu sadece bir hafta sürdü.

Tenía unos ojos azules enormes,

En iri mavi gözler,

Pero unos 30 años antes

ama ondan da 30 yıl önce

Lo vimos por unos segundos,

Birkaç saniye izledik,

Estamos separados unos de otros.

birbirimizden ayrılmış durumdayız.

Costará unos USD 200 000,

maliyeti 200,000 dolar,

Sólo unos cuantos me entendieron.

Sadece birkaç kişi beni anladı.

Danos unos ejemplos, por favor.

Lütfen bize bazı örnekler ver.

Ella debe tener unos cuarenta.

- O kırk ya da yaklaşık olmalı.
- Yaşı kırkın üstünde olmalı.

Ella tiene unos cuantos amigos.

Onun birkaç arkadaşı var.

Se puso unos pantalones limpios.

O, temiz pantolon giydi.

Él tiene unos ingresos considerables.

O önemli bir gelire sahiptir.

Tenéis unos ojos tan bonitos...

Çok güzel gözlerin var.

Tom quiere comprar unos libros.

Tom birkaç kitap satın almak istiyor.

Ella tiene unos 2.000 libros.

O yaklaşık olarak 2,000 kitaba sahiptir.

Pasó hace solo unos días.

Sadece birkaç gün önce oldu.

Tiene unos dos mil libros.

Yaklaşık iki bin kitabı var.

Ha cogido unos cuantos quilos.

O birkaç pound kazandı.

Me tomo unos días libres.

Birkaç günlük izne ayrılıyorum.

Pasó unos meses en Escocia.

İskoçya'da birkaç ay geçirdi.

Ella tiene unos hermosos ojos.

Onun güzel gözleri var.

Pasaré unos días con vosotros.

Sizinle birkaç gün geçireceğim.

Los madrileños son unos locos.

Madritli insanlar delidirler.

Él regresó hace unos momentos.

O, bir süre önce eve geri geldi.

Ella meditó por unos minutos.

O, birkaç dakika düşündü.

Llevo unos meses estudiando italiano.

Birkaç aydır İtalyanca çalışmaktayım.

Retroceda unos pasos, por favor.

Lütfen birkaç adım geriye gidin.

Tal vez veamos unos delfines.

Belki bazı yunuslar göreceğiz.

Me quedo con unos amigos.

Arkadaşlarla kalıyorum.

Solo tengo unos pocos libros.

Sadece birkaç kitabım var.

Él tiene unos treinta años.

O yaklaşık otuzdur.

Llevaba puestos unos pantalones rojos.

O kırmızı pantolon giymişti.

Sólo debería llevar unos minutos.

O sadece birkaç dakika daha sürmeli.

Deseo comprar unos lentes oscuros.

Bir güneş gözlüğü almak istiyorum.

Papá me compró unos libros.

Babam bana bazı kitaplar satın aldı.

Necesito unos minutos a solas.

Birkaç dakika yalnız kalmam gerekiyor.

Vivieron unos años en España.

Birkaç yıl İspanya'da yaşadılar.

Este bebé tiene unos ojazos.

Bu bebeğin büyük gözleri var.

Cayó enfermo hace unos días.

O birkaç gün önce hasta düştü.

Tom obtuvo unos lentes nuevos.

Tom yeni bir gözlük aldı.

O unos pantalones de pana

Bir çift kadife kumaş olabilir.

Ella tiene unos ojos hermosos.

Onun güzel gözleri var.

Él tiene unos 40 años.

- O yaklaşık olarak 40 yaşında.
- O aşağı yukarı 40 yaşında.
- O takriben 40 yaşında.

Estaré listo en unos momentos.

Birkaç dakika içerisinde hazır olacağım.

Tienes unos ojos bonitos, ¿sabes?

Bilirsiniz, güzel gözlerin var.

Él tiene unos razonables ingresos.

Onun adil bir geliri var.