Translation of "Través" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Través" in a sentence and their turkish translations:

Cayeron a través del hielo.

buzun içine düştüğünde.

Caminamos a través del hielo.

Biz buz boyunca yürüdük.

Volvimos a través de Boston.

Boston yoluyla geri döndük.

¿Cómo vas a ver a través del cerebro sin ver a través del hueso?".

Kemiğin içini göremeden beynin içini görmeyi nasıl planlıyorsunuz?''

A través de la tercera recomendación:

üçüncü öneri ile eğitebilirsiniz:

Y a través de la historia,

ve tarih boyunca olan şeyler yüzünden

A través de la tecnología digital,

Dijital teknoloji sayesinde,

A través de dispositivos del futuro,

geleceğin araçları sayesinde,

Construyendo conexión a través del diálogo

diyalog yoluyla bağlantı kurarak -

Tom vio a través de Mary.

Tom sıkıntısını atlatana kadar Mary'ye yardım etti.

Nosotros volamos a través del Atlántico.

Biz Atlantik'i uçarak geçtik.

Tom corrió a través del bosque.

Tom ormanda koştu.

Él nadó a través del río.

O, nehir boyunca yüzdü.

Condujimos a través de la ciudad.

Şehri baştan başa gezdik.

- El petróleo corrió a través de un tubería gorda.
- El petróleo circuló a través del oleoducto.

Petrol kalın bir borudan geçirildi.

A veces a través de su celular.

cep telefonuyla bile satın alıyor.

Y difundirlo a través de EE. UU.,

hapsedilme başlamadan

A través de otra entidad de campaña

başka bir kampanya aracılığıyla;

El río fluye a través del bosque.

Nehir ormanın içinden kıvrılarak gitmektedir.

Tom caminó a través de la ciudad.

Tom kasabanın içinden yürüdü.

Caminamos a través de una larga galería.

Büyük bir galeri boyunca yürüdük.

A través de educación gratuita y de calidad,

yüksek kaliteli sağlık hizmetleri, gıda güvenliği

A través del tiempo geológico hasta nuestros días,

olan karbon döngüsünün tarihini izlerken

Mi rol es conducirlo a través del tiempo,

Benim görevim onu gelecek nesillere bırakmak

Pero aún podemos ver a través del telescopio.

Ama yine de teleskopla görebiliyoruz diye

El río fluye a través de la ciudad.

Nehir kasabanın içinden geçer.

Tom fue chapoteando a través de los charcos.

Tom sığ yerlerde su sıçratmaya gitti.

Nosotros caminamos a través de un camino estrecho.

Dar bir patika boyunca yürüdük.

Él estaba mirando a través de un microscopio.

O, bir mikroskop ile bakıyordu.

El río serpentea a través de la llanura.

Nehir düzlükte menderesler çiziyor.

Y las he esparcido a través de mi charla.

ve konuşmam boyunca hepsini dağıttım.

A través de estos grabados y descripciones en tipografía

hikâyeyi korumaya koyuldum.

Se conectan con escuelas urbanas a través de Internet.

kentteki okullara online bağlanıyorlar.

Montaña de hierro fundido a través de esa montaña

demir dağı eriterek o dağın içerisinden

Vöggr lo recoge y pasa a través de Hjorvard.

Vöggr onu alır, Hjorvard'ı yönetir.

Él se dio paso a través de la multitud.

Kalabalığa karışıp gitti.

El hombre puede ser sometido a través del miedo.

İnsanlar korkuyla ele geçirilebilir.

Tom se hizo paso a través de la multitud.

Tom kalabalığın arasından ilerledi.

- Me gustaría conducir a través de EUA en un convertible.
- Me gustaría ir en un convertible a través de los Estados Unidos.

Ben üstü açık bir arabayla ABD çapında dolaşmak isterim.

Y, a través de una conversación con un niño esclavo,

ve bir köle oğlanla konuşma şeklinde,

El oxígeno difunde más fácilmente a través de membranas finas,

Oksijenin difüzyonu ince zarlarda daha kolay gerçekleşir

Han estado matando a personas negras a través del Covid.

bütün yollarıyla hem görmekte hem yaşamaktayız.

Y juegan a través de los orificios de la comida.

ve yemek yarıklarından hamlelerini seslendiklerini anlattı --

Si cualquiera puede entrar a través de un dispositivo conectado?

bir evi anahtarla kilitlemenin ne anlamı var ki?

Comparten la cena a través de una cocina en común.

ortak bir mutfaktan çay içebilir.

Mientras tanto Hulagu tenía 60,000 tropas a través de Siria.

Hülagünün ise Suriyede 60 bin askeri vardı.

Y puede deslizarse 150 metros a través del dosel arbóreo.

Üstelik ağaçlar arasında 150 metreye kadar süzülebiliyor.

E instruir a un robot a través de una computadora.

robota talimatlar verebilir.

Y reliquias sagradas ... luego desaparecen a través del mar oscuro.

iniyorlar ... sonra karanlık denizde yeniden gözden kayboluyorlar.

La responden todos los días a través de sus acciones.

onu her gün hareketlerinle cevaplıyorsun.

Los humanos se comunican entre ellos a través del lenguaje.

İnsanlar kendi aralarında dil aracılığı ile anlaşırlar.

Tom se movió a través de la callejuela poco iluminada.

Tom loş sokakta ilerledi.

He aprendido mucho con ella a través de los años.

- Yıllardır ondan çok şey öğrendim.
- Yıllar içinde ondan çok şey öğrendim.

Mi esposa solo habla conmigo a través de su abogado.

Karım avukatı aracılığı ile hariç benimle konuşmayacak.

Y se manifiestan a través de esa voz que me pregunta,

Ve beni kendimden şüphelendiren bir ses olarak dışarıya vurdular

Eso se perpetúa a través de la sociedad y la cultura,

Bu yüzden, bu hayvana karşı duyulan korku toplum ve kültürler aracılığıyla

A través de impuestos más altos y programas de bienestar social.

ülkelerindeki gelir eşitsizliğini düzeltmeyi başardı.

El Pentágono, a través de su agencia de capital de riesgo,

Pentagon, risk sermayesi şirketi aracılığıyla

Y no fue hasta que crecí y a través del conflicto

Yetişkin olup uyuşmazlık alanında çalışana kadar da

Y aquí está nuestro láser, yendo directo a través de eso.

Lazerimiz doğrudan içinden geçiyor.

Decidí rediseñar el proceso a través de algunas herramientas comerciales clásicas.

bazı klasik işletme yetileriyle bu süreci yeniden düzenlemek istedim.

La escaramuza escala rápidamente, esparciéndose a través de una gran área.

Çatışma hızlıca büyüyor, ve araziye yayılıyor.

Legionarios veteranos entran a fuerza a través de la infantería gálica.

Deneyimli Lejyonerler adeta Galyalı piyadeleri kırıp geçiyor.

A través de dispositivos simples y cotidianos que damos por sentados,

önemsemediğimiz basit, gündelik araçlar,

A través de un proceso que conocemos como secuestro de carbono.

tarafından tutuluyor.

Ayuda a abogar por el cambio a través de tu compañía.

Şirketinizde değişiklik yapılmasını sağlayın.

¿Alguna vez has caminado a través de un cementerio a medianoche?

Sen hiç gece yarısı bir mezarlıkta yürüdün mü?

Tom se asomó a la cocina a través de la mosquitera.

Tom tel örgülü kapıdan mutfağa baktı.

El sol sonreía a través de la ventana todas las mañanas.

Güneş her sabah pencereden gülümsedi.

Y empatizó conmigo a través de un mensaje de texto, nada menos.

Mesaj üzerinden, kendini benim yerime koydu.

De ayudar a controlar una pandemia a través del rastreo de contactos.

bir pandemiyi kontrol etmeye yardımcı olma vaadini veriyor.

Es ver el mundo a través de los ojos de mis personajes,

karakterlerimin gözünden o dünyada yaşamaya çalışmak

Una vida donde hemos creado una cura a través de la colaboración.

İşbirliği sayesinde tedavi bulduğumuz bir hayat.

Cuando se los molesta, producen luz a través de una reacción química.

Huzurları bozulunca kimyasal reaksiyon aracılığıyla ışık üretiyorlar.

Los mariscales Lannes y Masséna abrieron paso a través de puentes improvisados,

Mareşal Lannes ve Masséna, Mareşal Bessières süvarileri tarafından desteklenen

El carbono entra en el suelo a través del proceso de fotosíntesis,

Karbon, yeşil bitkilerin atmosferden karbondioksiti alıp bünyelerinde

Las vacas se movían muy lentamente a través del largo pasto verde.

İnekler; uzun, yeşil çimenlerin arasından çok yavaşça hareket ediyorlardı.

Ayer conduje a través de vidrio, pero sólo el neumático se dañó.

Dün camın üzerinden sürmüştüm, ama sadece dış lastiğim hasar gördü.

Ayer conduje a través de vidrio, pero sólo mi neumático está dañado.

Dün camın üzerinden sürmüştüm, ama sadece dış lastiğim hasar gördü.

Sería divertido ver cómo las cosas cambian a través de los años.

Yıllar içinde her şeyin değiştiğini görmek eğlenceli olur.

Porque los vemos a través de la experiencia de vida de un niño.

çünkü biz bunu çocuğun yaşadığı deneyimle görüyoruz.

Erosionan su camino a través de los valles. Por eso, es bueno seguirlos,

Kesilir ve yollarını vadileri oyarak açarlar. Bu takip etmek için iyidir,

A través de muchas de sus 170 millones de cámaras de circuito cerrado.

yüz tanıma sistemini uygulamakta.

Y así comienza el peligroso viaje de Hannibal a través de los alpes.

Ve artık Hannibal'in riskli Alpler yolculuğu başlıyordu.

Al entender a través de mi investigación lo roto que estaba el sistema

sistemin ne kadar bozuk olduğunu ve kritik kararlar için ne kadar az veri

Llamamos a esta parte la línea de falla a través de este punto

bu noktadan geçen kısma biz fay hattı diyoruz

Se oían los sonidos increíbles de las ballenas jorobadas a través del agua.

Suyun içinde kambur balinaların inanılmaz seslerini duyabiliyorsun.

Muchos migrantes viajan desde Grecia, a través de los Balcanes, hacia Europa occidental.

- Birçok göçmen Balkanlar üzerinden Yunanistan'dan Batı Avrupa'ya seyahat ediyor.
- Birçok göçmen, Yunanistan ve Balkanlar üzerinden Batı Avrupa'ya yolculuk ediyor.

"Estoy en la sopa", reportó la mosca a través de su walkie-talkie.

Sinek, telsiziyle "ben çorbanın içindeyim." diye bildirdi.

Es posible saber la edad de esas rocas a través de estudios científicos.

Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.

Significa que podemos enfocarnos a través del cráneo y el cerebro en una neurona.

Yani tek bir nörona kadar insan kafatası ve beynine odaklanabiliriz.

A través de los paisajes salvajes y ciudades abarrotadas, se pelea una batalla épica.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

A través del campo, al ejército de Longus le toma varias horas el desplegarse.

Arazi boyunca, Longus'un birliklerinin pozisyon alması bir kaç saat alıyor.

El olor es una herramienta poderosa para enviar señales a través de la oscuridad.

Koku, karanlıkta sinyal yollamanın güçlü bir aracı.

Guiando y asesorando a un médico local a través del procedimiento paso a paso.

oradaki doktoru işlemin her aşamasında adım adım yönlendirebilir.

Pero proporciona una manera sencilla y fiable de navegar a través de los océanos.

Ancak, yine de okyanuslarda gezinmek için basit ve güvenilir bir yol sağlar.