Translation of "Isla" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Isla" in a sentence and their turkish translations:

- La isla estaba completamente desierta.
- La isla estuvo totalmente desierta.

Ada tamamen ıssızdı.

Recomiendo la isla Maui.

Ben Maui'yi öneriririm.

Sumatra es una isla.

Sumatra bir adadır.

Chipre es una isla.

Kıbrıs bir adadır.

Espera explorar la isla deshabitada.

Issız adayı keşfetmeyi umuyor.

El rey gobernaba la isla.

Kral, adanın üzerinde hükümranlık kurdu.

Ojalá la isla sea hermosa.

Umarım, ada güzeldir.

Ellos inspeccionarán la isla desierta.

Onlar ıssız bir adayı araştıracaklar.

¿Enterraste algo en esa isla?

O adada bir şey gömdün mü?

La pequeña isla se vio.

Küçük ada göründü.

Eso no es una isla.

O bir ada değil.

Esa isla es territorio americano.

O ada Amerikan bölgesidir.

Todo empezó en la isla.

Her şey adada başladı.

- No puedes vivir en esa isla.
- No se puede vivir en esa isla.

O adada yaşayamazsınız.

- La isla es caliente todo el año.
- La isla es cálida todo el año.

Ada yıl boyunca ılıktır.

Y crear formalmente una isla hormiga

ve bir resmen karınca adası oluşturuyorlar

Fuimos en bote a la isla.

Biz adaya giden tekneye bindik.

No hay vida en la isla.

Adada yaşam yoktur.

Esta isla tiene un buen puerto.

Adanın güzel bir limanı var.

El rey reinó sobre la isla.

Kral ada üzerinde hüküm sürdü.

Hay muchos ríos en esa isla.

O adada bir sürü nehir var.

No podéis vivir en esa isla.

O adada yaşayamazsınız.

Es imposible vivir en esa isla.

O adada yaşamak imkansızdır.

¿Cuántos templos hay en esta isla?

Bu adada kaç tane tapınak var?

Sri Lanka es una hermosa isla.

Sri Lanka güzel bir adadır.

Esta isla tiene un clima ideal.

Bu adanın kusursuz bir iklimi var.

Poca gente vive en la isla.

Çok az sayıda insan adada yaşıyor.

Tengo que salir de esta isla.

- Bu adadan çıkmalıyım.
- Bu adadan çıkmam gerekiyor.

No saldremos vivos de esta isla.

Bu adadan canlı çıkamayacağız.

Abandonaron a Tom en la isla.

Onlar Tom'u adada bıraktı.

Esto realmente no es una isla.

Bu gerçekten bir ada değil.

¿Cuánto tiempo viviste en la isla?

Adada ne kadar yaşadın?

Esa isla tiene un clima tropical.

- O ada tropikal bir iklime sahiptir.
- O adanın tropikal bir iklimi vardır.

No había árboles en la isla.

Adada hiç ağaç yoktu.

Llegamos a la isla dos días después.

İki gün sonra adaya vardık.

La isla está al sur de Japón.

Ada Japonya'nın güneyine doğrudur.

La isla está al oeste de Japón.

- Ada Japonya'nın batısında yer alır.
- Ada Japonya'nın batısına doğru uzanır.

Los habitantes de la isla son amigables.

Adanın sakinleri cana yakındır.

Hay una sola tienda en la isla.

Adada tek bir mağaza var.

La pequeña isla llegó a la vista.

Küçük ada göründü.

Muchos turistas visitan esta isla cada año.

Bu adaya her yıl birçok turist gelir.

Ellos estaban atrapados en una isla desierta.

Onlar ıssız bir adaya düştüler.

¡Allí está la isla de mis sueños!

İşte, hayallerimin adası!

Se erigieron iglesias por toda la isla.

Kiliseler tüm ada üzerine inşa edilmiştir.

Esta isla está al sur de Japón.

Bu ada Japonya'nın güneyinde.

Borneo ¿es una isla o un continente?

Borneo bir ada mı yoksa bir kıta mı?

No hay camino fuera de la isla.

- Adadan yol yok.
- Adadan çıkış yok.

Un montón de turistas invadieron la isla.

Birçok turist adayı işgal etti.

Esta isla no se hunde en el agua

bu ada suda batmıyor

Vista desde el cielo, la isla era preciosa.

- Gökyüzünden bakınca ada çok güzeldi.
- Gökyüzünden bakıldığında ada çok güzeldi.

Nuestro barco se aproximó a la pequeña isla.

Teknemiz küçük bir adaya yaklaştı.

La isla es un paraíso para los niños.

Ada çocuklar için bir cennet.

La gente de la isla nos pidió ayuda.

Ada halkı bizden yardım istedi.

Por aquel tiempo nadie vivía en la isla.

O zaman adada kimse yaşamadı.

En esta isla vivió una vez un anciano.

Bir zamanlar bu adada yaşlı bir adam yaşarmış.

Fue desterrado a una isla por alta traición.

O vatana ihanet için bir adaya sürüldü.

Hay una sola tienda en toda la isla.

Koca adada sadece tek dükkan var.

Muchos turistas vienen cada año a esta isla.

Her yıl bu adaya çok turist gelir.

¿Es posible aterrizar un avión en esta isla?

Bir uçağı bu adaya indirmek mümkün mü?

La isla necesita un hospital, no un puente.

Adanın köprüye değil hastaneye ihtiyacı var.

Esa isla es un paraíso para los niños.

Bu ada çocuklar için bir cennet.

Napoleón vivió en la isla Elba en exilio.

Napolyon, Elba adasında sürgünde yaşadı.

El dinero es inútil en una isla desierta.

Issız bir adada para işe yaramaz.

Nuestra isla artificial aún no está bien arbolada.

Bizim yapay adamız, henüz çok iyi ormanlık alan değil.

- En invierno la isla está cubierta de hielo y nieve.
- En invierno la isla queda cubierta de hielo y nieve.

Ada kış boyunca buzla ve karla kaplıdır.

La isla está a una milla de la costa.

Ada, sahilin bir mil açığında bulunuyor.

Esa isla fue gobernada por Francia en algún momento.

O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.

A ellos les era difícil llegar a la isla.

Adaya ulaşmak onlar için zordu.

La población de esa isla vive de la pesca.

O adadaki halk geçimini balıkçılıkla sağlıyor.

El gobierno transportó suministros a la isla por helicóptero.

Hükümet, malları adaya helikopterle taşıdı.

He estado sola en esta isla por tres años.

Üç yıldır bu adada yalnızım.

Desde la alta duna podía ver la isla entera.

Yüksek bir kum tepeciğinden bütün adayı görebildim.

Esta isla perteneció a Francia en el siglo XIX.

Bu ada 19.yüzyılda Fransa'ya aitti.

Esta planta es típica de la Isla de Madeira.

Bu bitki Madeira adasına özgüdür.

La mayoría de las serpientes de esta isla son inofensivas.

Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.

Italo Calvino nació en la isla de Cuba en 1923.

Italo Calvino 1923'te Küba adasında doğdu.

Vista desde un avión, la isla parece una araña grande.

Uçaktan bakıldığında, ada büyük bir örümcek gibi görünüyor.

Quizás descubrí algo así como una pequeña isla cerca de Portugal.

Ama belki Portekiz'in küçük bir adası olabilir.

La nueva ley fue ejercida en los habitantes de la isla.

Yeni yasa ada halkına zorla kabul ettirildi.

Un día, la isla de la Atlántida desapareció en el mar.

Bir gün, Atlantis adası denizde kayboldu.

Viven en una pequeña isla frente a la costa de Grecia.

Onlar Yunanistan kıyılarında küçük bir adada yaşıyorlar.

Dentro de unos días, Japón capturó la isla estadounidense de Guam.

Birkaç gün içerisinde, Japonya, Amerikan Guam adasını ele geçirdi.

"Quédense con toda la tierra que quieran", dijo el cacique aborigen. "Oh no", dijo el general inglés, "solo nos quedaremos con una isla". "¿Y qué isla?" preguntó el cacique aborigen. "Solamente la isla de Australia", respondió el general inglés.

"İstediğiniz tüm toprakları alın " dedi Aborjin şefi. "Oh hayır," dedi İngiliz general, "Biz sadece bir ada alacağız" "Ve hangi adayı ?" diye sordu Aborjin şefi. "Sadece Avustralya" diye yanıtladı İngiliz general.

El campo de aviación en la isla está ahora cubierto de maleza.

Adadaki havaalanı yabani otlarla kaplıdır.

Él fue muy amable en llevarnos a la isla en su bote.

O bizi teknesiyle adaya götürecek kadar kibardı.