Translation of "Rota" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Rota" in a sentence and their turkish translations:

Mi maleta está rota.

Valizim kırık.

La caja está rota.

Kutu bozuktur.

Esta silla está rota.

Bu sandalye kırık.

La ducha está rota.

Duş bozuk.

La radio está rota.

Radyo bozuk.

La maceta está rota.

Çiçek saksısı kırık.

Tengo una uña rota.

Benim kırık bir tırnağım var.

Ella es cara rota.

O utanmaz.

Nuestra caldera está rota.

Şofbenimiz bozuk.

- Ha encontrado una cámara de fotos rota.
- Encontró una cámara rota.

O, bozuk bir kamera buldu.

- El ala del pájaro estaba rota.
- El pájaro tenía el ala rota.

Kuşun kanadı kırıldı.

La muñeca rota es mía.

Kırık bebek benim.

Él reparó la mesa rota.

O kırık masayı onardı.

Mi escalera no está rota.

Benim merdivenim kırık değil.

Tomás tiene una pierna rota.

Tom'un kırık bir bacağı var.

Mi padre arregló una silla rota.

Babam kırık bir sandalyeyi onardı.

La radio de Tom está rota.

Tom'un radyosu bozuldu.

Porque mi escalera vieja está rota.

Çünkü benim eski merdivenim kırık.

- Está roto.
- Está estropeado.
- Está rota.

O bozuk.

Tom estaba en la banca rota.

Tom züğürttü.

- Este está roto.
- Ésta está rota.

Bu kırık.

Nosotros estamos casi en banca rota.

Neredeyse beş parasızız.

La silla tiene una pata rota.

Sandalyenin bir ayağı kırık.

Y esa máscara para bebé está rota.

ve bebek maskesi kırık.

Fue en contra de cada orden rota

bozuk olan her düzene karşıydı

Es que la democracia liberal está rota.

özgür demokrasi kırılmış.

El ladrón accedió por una ventana rota.

Hırsız, kırık bir pencereden girdi.

Ellos me culparon por la ventana rota.

Kırılan pencere için beni suçladılar.

Tom cree que su pierna está rota.

Tom bacağının kırık olduğunu düşünüyor.

No puedo nadar. Mi pierna está rota.

Yüzemem. Benim bacağım kırık.

No puedo cerrar esta puerta. Está rota.

Bu kapıyı kapayamam. Kırılmış.

- Ella no tiene vergüenza.
- Ella es cara rota.

Onun utanması yok.

Esta ventana ha estado rota por un mes.

Bu pencere bir aydır kırık.

- La ducha está rota.
- La ducha no funciona.

Duş bozuk.

Mi padre arregló la silla que estaba rota.

Babam kırık sandalyeyi tamir etti.

No puedo montar un caballo. Mi pierna está rota.

Ben ata binemem. Bacağım kırık.

La cabaña fue rota a pedazos por la tormenta.

Kabin fırtına tarafından parçalara ayrıldı.

Necesito asegurarme de que tu pierna no esté rota.

Ayağının kırık olmadığından emin olmam gerekiyor.

Ayer pasé dos horas intentando arreglar esa radio rota.

Dün o kırık radyoyu tamir etmeye çalışarak iki saat harcadım.

Como resultado, la parte rota es demasiado grande para el límite

bunun sonucunda kırılan parça haddinden çok fazla büyük olduğu için

Ven, miremos esta bombilla, ¿está suelta o de verdad está rota?

Gel şu ampule bakalım, gevşek mi yoksa gerçekten bozuk mu?

¿Cuándo le dijo Tom a Mary que arreglase la silla rota?

Tom Mary'ye kırık sandelyeyi tamir etmesini ne zaman söyledi?

- Nuestro frigorífico está roto.
- Nuestra heladera está rota.
- Nuestro refri está descompuesto.

Buzdolabımız bozuldu.

La impresora de la oficina de Peter está rota y ya no imprime.

Peter'in ofisindeki yazıcı bozuk ve artık yazdırmıyor.

Iba a comprar una mesa nueva, pero mi marido ya arregló la pata rota.

Yeni bir masa alacaktım ama kocam kırık bacağı onardı.