Examples of using "Punto" in a sentence and their turkish translations:
Bu kadar.
hepsi bu.
Nokta eksik.
Ne demek istediğinizi anlıyorum.
Böylece nokta nokta tüm beyni tarayabiliriz.
Ben ayrılmak üzereyim.
anlamanızı kolaylaştırayım.
Bu iyi bir nokta.
Asıl önemli noktaya gelelim
Bu konuyu vurgulamak istiyorum.
Tom için bir puan!
Tinder? S*ktir et, bu kadar.
Ve belki, belli noktaya kadar
Şu anda geldiğimiz noktada...
Öyleyse şimdi Machiavellian görüşümü aktarayım.
Neredeyse boğuluyordum.
Bir bilgi sayacı var mı?
Ona ne kadar inanıyorsun?
O, bayılmak üzereydi.
Ölmek üzereyim.
O haklı.
O gitmek üzere.
Neredeyse ağlayacağım.
Onlar benim bakış açımı onayladılar.
Ben ölmek üzere miydim?
Yağmur yağmak üzere.
Bu patlamak üzere.
O ölmek üzere.
Yemek yemek üzereyiz.
Saat tam on.
Başlamak üzereyiz.
- Evlendim evleneceğim!
- Evlenmek üzereyim!
Ayrılmak üzereydim.
Öğle yemeği yemek üzereyim.
Bu onun zayıf noktası.
En iyisi bu konuyu göz ardı etmek.
Şimdi, bu noktada şöyle düşünüyor olabilirsiniz:
Bakış açınızı anlayabiliyorum.
Gitmek üzereler.
gemi yolculuğunda bir noktadan başlayıp aynı noktaya gelmenin yöntemini ise
Kötü bir şey olmak üzereydi.
Ben aynı şeyi önermek üzereydim.
Ağlayacakmış gibi görünüyorsun.
O kendini öldürmek üzereydi.
Bu noktaya gelene kadar,
Ama kilit nokta şu:
Sizlere, görmemeyi başaramayacağınız
Ama yolculuğum esnasında bir yerde
Bunu ilgi merkezi olarak düşünebilirsiniz.
Her şeyini kaybetmenin pençesindeydi
yada yemek üzeresin
girdiği nokta birbirini bir türlü tutmuyor
aynı noktada da olabilir
Süt kaç derecede kaynar ?
O noktada pek emin değilim.
Başlamak üzereydim.
Saat tam onda gel.
O, ağlamak üzereydi.
Bu konuya çok önem verdi.
Matematik onun zayıf noktasıdır.
Bu, çok önemli bir nokta.
Ben bıçaklanmak üzereydim.
- Lafı ağzımdan aldın.
- Tam onu söylemek üzereydim.
- Tam da onu söyleyecektim.
O beni öldürmek üzere.
Saat dörde kadar bekleyeceğim.
- O gitmek üzere.
- O ayrılmak üzere.
Şarkı söyleme onun güçlü noktasıdır.
Sadece beni dinle.
Sen gitmek üzeresin, değil mi?
Biz saat sekizde kahvaltı edeceğiz.
Her şey değişmek üzere.
O, dışarı çıkmak üzereydi.
Sanırım ne demek istediğini yeterince anlattın.
Tom başlamak üzere.
Biz belirlenen noktada buluştuk.
Belirli bir dereceye kadar Fransızcayı anlayabilirim.
Birisi ölmek üzere.
Saat altıda yemek yiyeceğiz.
O kendini öldürme eşiğindeydi.
O çok iyi bir nokta.
Tom gitmek üzeredir.
Teklifi kabul etmiyorum! O kadar!
O hususta size katılıyorum.
O konuşmak üzereydi.
Trenim saat altıda hareket ediyor, oraya saat onda varıyor.
Tarihte hiçbir bilim insanının
Şimdi itiraf etmeliyim ki