Translation of "Primavera" in Turkish

0.025 sec.

Examples of using "Primavera" in a sentence and their turkish translations:

- Estamos en primavera.
- Es primavera.

Bahar geldi.

- Llegó la primavera.
- Ha llegado la primavera.
- La primavera llegó.
- La primavera ha llegado.

Bahar geldi.

- Llegó la primavera.
- Ha llegado la primavera.
- La primavera llegó.

Bahar geldi.

- ¿Cuándo empieza la primavera?
- ¿Cuándo comienza la primavera?

İlkbahar ne zaman başlar?

- ¿Sabes por qué al arrollado primavera le dicen arrollado primavera?
- ¿Sabes por qué los rollitos primavera se llaman rollitos primavera?

- Sigara böreğine neden sigara böreği dendiğini biliyor musun?
- İngilizcede sigara böreğine neden "bahar sarması" dendiğini biliyor musun?

Estamos en primavera.

Bahar geldi.

- Aquí llueve mucho en primavera.
- En primavera aquí llueve mucho.

İlkbaharda burada çok yağmur yağar.

La primavera llegará pronto.

- İlkbahar yakında gelecek.
- Yakında ilkbahar olacak.

La primavera se acerca.

İlkbahar geliyor.

Me gusta la primavera.

İlkbaharı severim.

La primavera ha vuelto.

İlkbahar geri geldi.

Yo amo la primavera.

Baharı severim.

Se acerca la primavera.

İlkbahar geliyor.

¿Cuándo empieza la primavera?

İlkbahar ne zaman başlar?

- Él se retira la próxima primavera.
- Él se jubila la próxima primavera.

O, gelecek bahar emekli olur.

La primavera vendrá con retraso.

Bahar geç olacak.

La escuela empieza en primavera.

Okul baharda başlar.

Las rosas florecen en primavera.

Güller ilkbaharda çiçek açar.

No me gusta la primavera.

Ben baharı sevmiyorum.

Los manzanos florecen en primavera.

Elma ağaçları ilkbaharda çiçek açarlar.

Prefiero la primavera al otoño.

İlkbaharı sonbahara tercih ederim.

Prefiero la primavera al verano.

İlkbaharı yaza tercih ederim.

Estas flores florecen en primavera.

Bu çiçekler İlkbaharda çiçek açarlar.

Muchas plantas florecen en primavera.

Çoğu bitki ilkbaharda çiçeklenir.

- La primavera llegará pronto.
- La primavera está a la vuelta de la esquina.

Bahar çok yakında geliyor.

- No tuvimos mucha lluvia la primavera pasada.
- La primavera pasada no llovió mucho.

Geçen ilkbaharda pek yağmur almadık.

Siento la primavera en el aire.

Havada bahar hissediyorum.

Todo se ve brillante en primavera.

İlkbaharda her şey parlak görünür.

Muchas flores preciosas florecen en primavera.

Birçok güzel çiçekler İlkbaharda çiçek açar.

Después del invierno viene la primavera.

Kıştan sonra bahar gelir.

La primavera viene después del invierno.

Kıştan sonra İlkbahar gelir.

La primavera está en el aire.

İlkbahar geldi.

Me gustaría visitar Boston en primavera.

İlkbaharda Boston'u ziyaret etmek isterim.

Él planta girasoles en la primavera.

O, ilkbaharda ayçiçeği eker.

Volví a mi casa esta primavera.

Ben bu bahar benim evime döndüm.

Los manzanos florecen en la primavera.

Elma ağaçları ilkbaharda çiçek açar.

La primavera es mi estación preferida.

Benim en sevdiğim mevsim bahardır.

Muchas plantas florecen en la primavera.

Birçok bitki ilkbaharda çiçek açar.

Ella será estudiante universitaria la próxima primavera.

O, önümüzdeki İlkbaharda bir üniversite öğrencisi olacak.

Los granjeros siembran semillas en la primavera.

Çiftçiler baharda tohum ekerler.

Muchos turistas visitan Kioto en la primavera.

Birçok turist İlkbaharda Kyoto'yu ziyaret eder.

Cuando viene la primavera se vuelve cálido.

Bahar gelince hava ısınır.

La primavera ha llegado pronto este año.

Bahar bu yıl erken geldi.

Hoy es el primer día de primavera.

Bugün ilkbaharın ilk günü.

El cuco visita esta zona en primavera.

Guguk kuşları burayı ilkbaharda ziyaret ederler.

Muchas flores empiezan a florecer en primavera.

Birçok çiçekler baharda çiçeklenmeye başlar.

¿Te gusta la primavera o el otoño?

İlkbaharı mı yoksa sonbaharı mı seversin?

Se reunieron ahí en la primavera del 2002

ISS World'ün mütevazı adıyla

En primavera los días se hacen más largos.

İlkbaharda günler uzar.

La primera estación del año es la primavera.

Yılın ilk mevsimi ilk bahardır.

Voy a trabajar en las vacaciones de primavera.

Bahar tatili boyunca çalışacağım.

La nieve se derritió al llegar la primavera.

Bahar geldiğinde kar eriyip kayboldu.

Lo que más me gusta es la primavera.

En çok İlkbaharı severim.

Mi amigo George viene a Japón en primavera.

Arkadaşım George ilkbaharda Japonya'ya gidiyor.

El invierno se marcha y llega la primavera.

Kış gitti. İlkbahar geldi.

Mis niños tienen las vacaciones de primavera pronto.

Çocuklarımın yakında bahar tatilleri var.

Espero sacarme el graduado universitario la próxima primavera.

Gelecek bahar üniversiteden mezun olayı umuyorum.

Los granjeros siembran semillas de cereales en primavera.

Çiftçiler, tahıl tohumlarını ilkbaharda ekerler.

Mi padre se jubila la primavera que viene.

Babam önümüzdeki İlkbaharda emekli oluyor.

¿Cuándo es el primer día de la primavera?

İlkbaharın ilk günü ne zaman?

La primavera estará aquí no dentro de mucho.

Bahar çok geçmeden burada olacak.

Espero con ganas el regreso de la primavera.

- Baharın gelişini dört gözle bekliyorum.
- Baharın gelişini iple çekiyorum.
- Baharın gelişini sabırsızlıkla bekliyorum.

¿Qué estación te gusta más? ¿primavera u otoño?

En çok hangi mevsimi seversin, ilkbaharı mı yoksa sonbaharı mı?

La primavera es la estación para plantar árboles.

Ağaçların ekildiği mevsim ilkbahardır.

El azafrán es un precursor de la primavera.

- Çiğdem ilkbaharın bir müjdecisidir.
- Safran ilkbaharın bir müjdecisidir.

La primavera ha pasado y empieza el verano.

- Bahar geçti ve yaz başlıyor.
- İlkbahar geçti ve yaz başlıyor.

Entró en la universidad de Tokio esta primavera.

O, bu bahar Tokyo Üniversitesine girdi.

- Algunas flores florecen en primavera y otras en otoño.
- Algunas flores florecen en primavera y otras florecen en otoño.

Bazı çiçekler Baharda, bazıları sonbaharda açarlar.

- La primavera es la mejor estación para visitar Kioto.
- La primavera es la mejor época del año para visitar Kioto.

İlkbahar Kyoto'yu ziyaret etmek için en iyi mevsim.

Hasta la primavera, cuando florece en rosa y blanco

Bahar gelince pembe ve beyaz renkte çiçekler açıyor

Solo pueden intentar esta captura algunas noches de primavera.

Bu avı ancak baharda birkaç gece yakalamaya çalışabilirler.

Esa primavera, Lannes reasumió el mando de la vanguardia,

O bahar, Napolyon, kararlı bir savaşa zorlama umuduyla Bennigsen'in Rus ordusunu ararken

Todavía no ha habido señales visuales de la primavera.

İlkbahar için hala hiçbir görsel belirti yoktu.

La primavera está entre el invierno y el verano.

Kış ve Yaz arasında İlkbahar gelir.

De todas las estaciones, me gusta más la primavera.

Dört mevsimden en çok ilkbaharı severim.

Algunas flores florecen en primavera y otras en otoño.

Bazı çiçekler ilkbaharda ve diğerleri sonbaharda açarlar.

¿Cuál te gusta más, la primavera o el otoño?

İlkbaharı mı, sonbaharı mı daha çok seviyorsun?

El amor y las flores sólo duran una primavera.

Aşk ve çiçekler yalnızca tek bir bahar sürer.

Todavía no había ninguna señal visible de la primavera.

İlkbahar hâlâ kendini göstermemişti.

Los soldados no podían hacer nada hasta la primavera.

Askerler bahara kadar hiçbir şey yapamadı.

- En el aire había el olor de las flores de primavera.
- El olor de las flores de primavera estaba en el aire.

Havada ilkbahar çiçeklerinin kokusu vardı.

Si la limpieza de la primavera te toma toda la primavera y parte del verano, hiciste algo mal el resto del año.

Bahar temizliğini tamamlamak senin bütün baharını ve yazın bir kısmını alıyorsa, yılın geri kalanında yanlış bir şey yaptın.

Si llegan a la primavera, estarán listos para salir solos.

Bahara sağ çıkarlarsa tek başlarına yaşamaya hazır olacaklar.

Hablando de Suiza, ¿has estado alguna vez allí en primavera?

İsviçre'den bahsetmişken, hiç ilk baharda oraya gittin mi?

Al llegar la primavera, todo el mundo se despierta temprano.

İlkbaharda herkes erken kalkar.

Las lluvias de la primavera traen las flores del verano.

Bahar yağmurları yaz çiçeklerini getirir.