Examples of using "Plata" in a sentence and their turkish translations:
Gümüş paralar...
Paramı istiyorum.
Tom para istiyor.
Daha fazla para istiyoruz.
- Parayı sakla.
- Parayı sakla!
Bu gümüş değil.
Bu gerçek gümüş mü?
- Adam paraya para demiyor.
- Şu arkadaş para içinde yüzüyor.
- Şu arkadaş servet içinde yüzüyor.
Ben para istiyorum.
Şimdi yanımda hiç param yok.
Tom'un yeterli parası yoktu.
Kalayı gümüşten ayırt edebilir misin?
Onlar gümüş madalya kazandı.
O gümüş bir madalya kazandı.
Paraya ihtiyacım var.
Birkaç gümüş param var.
Herkes para istiyor.
Maymun para için dans ediyor.
Gümüşü kalaydan ayırabilir misin?
Ama bize gümüş paralar verdiler.
Mary gümüş yüzük takıyor.
Eğer paran yoksa sana ödünç vereceğim.
En faydalı olan nedir: gümüş mü yoksa demir mi? - Demir gümüşten daha faydalıdır.
Oradan Arica'ya gitti. Burada 40 kalıp gümüşe el koydu.
Altın gümüşten daha ağırdır.
Para nerede?
Bakır ve gümüş her ikisi de metaldir.
Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.
Çok param yok.
Tom'un parası yok.
Bugün hiç param yok.
Gümüş yüzükleri altın olanlara tercih ederim.
Ben senin altınını veya gümüşünü istemiyorum.
Gezim için bankadan bir miktar para çektim.
Donna varlıklı bir ailede doğdu.
Özgürlük gümüş ve altından daha değerlidir.
Birisi paramı çaldı.
- Konuşma gümüştür ama susma altındır.
- Söz gümüşse sükût altındır.
- O her zaman parasızdır.
- O her zaman para sıkıntısı çeker.
Tom'un hemen paraya ihtiyacı var.
Gümüş klorür tamamen suda çözünür değil.
evlerin üzerinde asılı duran gümüş bir disk görmüştük.
O, gümüş ağaçları olan altın şehirler hakkında harika hikayeler duymuştu.
Laboratuvar önlüğündeki leke gümüş nitrat yüzünden.
Paranı ve vaktimi boşa harcıyorsun.
Sorun şu ki paramız az.
O kasabanın gümüşçülerinin aşırı yoksulluk nedeniyle gümüş yedikleri söylenilmektedir.
Sürekli para sıkıntısı var.
Tom bana ihtiyacım olan parayı vermedi.
- Hiç param yok.
- Beş parasızım.
- Meteliğe kurşun atıyorum.
Hiç param yok.
Hiç param yok.
- Hiç param yok.
- Param yok.