Translation of "Pico" in Turkish

Como no subir en horas pico,

yoğun olmayan zamanlarda yola çıkmaya çalışmak gibi.

Un 39 y pico por ciento de pobreza.

yaklaşık %39 yoksulluk oranı vardı.

Tengo un pico, dos palas y una carretilla.

Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.

- Es la hora pico.
- Es la hora punta.

Trafiğin en yoğun olduğu zaman.

Esos diez y pico de años de profunda soledad.

derin bir yalnızlık içinde geçirmemiş olsaydım.

- ¡Mejor que cerrés el pico!
- ¡Mejor, callate!
- ¡Mejor, cállate!

Dilini tutsan iyi olur.

- ¡Cierra la boca!
- ¡Para de hablar!
- ¡Cállate el pico!

Kapa çeneni!

El monte Everest es el pico más alto del mundo.

- Everest Dağı dünyanın en yüksek zirvesidir.
- Everest dağı dünyanın en yüksek zirvesidir.

El Monte Everest es el pico más alto del mundo.

- Everest Dağı dünyanın en yüksek zirvesidir.
- Everest dünyanın en yüksek zirvesidir.

- ¡Cállate!
- ¡Cierra la boca!
- ¡Callate la boca!
- ¡Ya cállate!
- ¡Cerrá el pico!

- Kapa çeneni!
- Kes sesini!

No hay nada de anormal en tener un hijo a los cuarenta y pico de años.

40'lı yaslarda çocuk sahibi olmanın anormal bir tarafı yok.