Examples of using "Profunda" in a sentence and their turkish translations:
Bu su derin.
Yara derin.
Oyuk ne kadar derin olursa çapa da o kadar kuvvetli olur.
Çok etkili bir sözü vardı
Lagün çok derin.
Onun derin bir sesi var.
Yara çok derin mi?
okyanuslara göre çok sığdır
Isırık çok derin değil.
Senin için derin bir sempati hissediyorum.
iklim değişikliği için derin dekarbonizasyon
Kelimeler acısını ifade etmede yetersiz kalır.
Denizin bu bölümü derin ve tehlikeli.
Markalaşma, insan ruhunun derin tezahürüdür.
Kar sandığımdan çok daha derin!
derin bir yalnızlık içinde geçirmemiş olsaydım.
Sığ hendek üzerinden atladı.
Tom havuzun ne kadar derin olduğunu bilmiyor.
Fakat çok ağır bir depresyonu olan bir hastam vardı
- Göl çok derin.
- Gölet çok derin.
Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.
Tom'un pes bir sesi var.
Geniş, kıllı ayaklarıyla en derin karda bile süzülerek ilerler.
Polis, Tom'un cesedin ahırın arkasındaki sığ bir mezarda buldu.