Examples of using "Horas" in a sentence and their turkish translations:
Saatlerce yağmur yağdı.
Saatler alacak.
Biz telefonda saatlerce konuşuruz.
İki saat şarkı söyledim.
Saatlerdir bekliyorum.
Saatlerdir hazırım ben.
Saatlerdir seni arıyorum.
Altı saat bekleyin.
Üç saat bekledim.
- Ben dokuz saat uyudum.
- Dokuz saat uyudum.
Saatlerdir bekliyoruz.
Kaç saat kaldı?
Saatlerdir çabalıyorduk.
Saatlerce dayanabilirim.
Saatlerce çalışıyor.
Saatler acımasızca geçti.
Bill saatlerce ağlamaya devam etti.
Ben sadece iki saat uyudum.
işçiler 8 saate indirilen çalışma saatlerini
Onu açmak için birkaç saate ihtiyacım oldu.
Konferans iki saat sürdü.
Film 2 saat sürdü.
İki saat sonra öldü.
- İki saattir çalışmaktadır.
- O iki saattir çalışıyor.
O saat kaçta başlar?
Saat ikiden beri sizi bekliyorum.
Onlar saatlerce konuşmaya devam etti.
Tom fazla mesai yaptı.
İki saattir beklemekteyim.
İki saat içinde geri döneceğim.
Dün gece sekiz saat uyudum.
Birkaç saat uyudu.
Normalde günde kaç saat çalışıyorsun?
Sadece birkaç saatimiz var.
Üç saattir seni bekliyorum.
Tom üç saat bekledi.
Ben 5 saattir sizin için bekliyordum.
Ben beş saat boyunca bekledim.
Bill saatlerce ağlamaya devam etti.
Biz iki saat yürüdük.
Onu saatlerce beklediler.
Üç saat içinde döneceğim.
- Dün gece kaç saat uyudun?
- Geçen gece kaç saat uyudun?
Dört saat içerisinde varacağım.
Bana saat ücreti ödeniyor.
O, şimdi on saattir uyuyor.
Sadece üç saatimiz var.
24 saat açık mı?
İki saat önce öğle yemeği yedim.
İki saat içinde geri döneceğim.
Dün on iki saat uyudum.
İki saattir çalışıyor musun?
Üç saattir seni bekliyorum.
Eskiden Fransızca çalışmaya saatlerce zaman harcardı.
Tom sadece üç saat uyudu.
- Saatlerdir seni bekliyorum.
- Saatlerdir sizi bekliyordum.
İki saat boyunca seni bekledi.
Onu yazmak birkaç saatimi aldı.
- Her altı saatte bir bu ilacı için.
- Bu ilacı her altı saatte bir al.
- Her altı saatte bu ilacı iç.
İki buçuk saat önce öğle yemeği yedim.
Birkaç saat sonra öldü.
yuvanın etrafında saatlerce
Toplantı iki saat sürdü.
- Saatlerce denize baktım.
- Saatlerce denizi seyrettim.
Ne yazacağımız hakkında saatlerce tartıştık.
Senin birkaç saat kanaman olacak.
İki saat sonra geri geldi.
O, saatlerdir araba sürüyor.
O, saatlerce beklemeye devam etti.
Öğün aralarında tatlı yemeyin.
Nasıl oldu da bu saatte geliyorsun?
- Saatlerce kitap okudum.
- Kitapları okurken saatler harcadım.
O, onu saatlerce bekledi.
O, saatlerce müzik dinledi.
O, üç saat içinde dönecek.
Tartışmaya saatlerce devam ettiler.
Bunu tamir etmek birkaç saatimi aldı.
Onu programlamak birkaç saatimi aldı.
Onu yeniden programlamak birkaç saatimi aldı.
Onu yıkamak birkaç saatimi aldı.
Onu temizlemek birkaç saatimi aldı.
Bunu dikmek birkaç saatimi aldı.
Onu bulmam birkaç saat aldı.
Onu açmak birkaç saatimi aldı.