Examples of using "Obliga" in a sentence and their turkish translations:
Çünkü bulgular sizi kanıtlamaya zorlar.
Burada temel bir soru var.
O, benim görüşümü değiştirmeye zorluyor.
Anlaşma anlaşmadır.
İnsanı sessiz kalmaya zorlayan acı, onu bağırmaya zorlayan acıdan çok daha büyüktür.
Bu gerçek, bizi kişiselleştirilmiş ilaç adı verilen bir şey düşünmeye itti.
O anda kalmak için neredeyse zorlayıcı bir mekanizma.
Bütün bunlar biraz beynimizi zorluyor biliyorum
O, akşam yemeğinden önce ona ev ödevini yaptırır.
Bütün bunlar kendimizden daha büyük bir gücü
hala düzenli olarak beni acil servise gönderirken?"
Hayvanları, geceyle başa çıkmak için yeni yöntemler bulmaya itiyor. UYUMAYAN ŞEHİRLER
sonrasında onu kendi mezarını kazmaya zorlar ve kellesini alır, takipçilerini ise kazığa oturtturur.