Translation of "Llamado" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "Llamado" in a sentence and their turkish translations:

llamado terremoto

deprem adı verilir

Inversor llamado

Yatırımcı aradı

- Tom debió haber llamado.
- Tom debería haber llamado.

Tom aramalıydı.

¿Ha llamado Tom?

Tom aradı mı?

Ha llamado alguien.

Birisi aradı.

¿Me has llamado?

Beni aradın mı?

Deberías haber llamado.

Aramalıydın.

Debería haber llamado.

Aramalıydım.

Nos ha llamado.

O bizi aradı.

Un seguidor llamado FBIYeager

FBIYeager isimli bir takipçimiz

Algo llamado "Project '87".

Buna da "Project '87" adını verdim.

Tom debió haber llamado.

Tom aramalıydı.

Me ha llamado Tom.

Tom beni aradı.

¿Lucy ya ha llamado?

- Lucy telefon etti mi?
- Lucy aradı mı?
- Lucy hâlâ aramadı mı?

Tom no ha llamado.

Tom aramadı.

¿Has llamado a Marika?

Marika'yı aradın mı?

He llamado a seguridad.

Güvenliği aradım.

Usa un sistema llamado CompStat.

CompStat denen bir sistem kullanıyor.

llamado sangriento 1 de mayo

kanlı 1 Mayıs olarak adlandırılan

Nuestro seguidor llamado Bat1 dijo

Yarasa1 isimli takipçimiz şunu söylemiş

Un seguidor llamado Samet Yıldırım

Samet Yıldırım isimli bir takipçimiz ise

Porque tenemos algo llamado Google

Çünkü elimizin altında Google denen bir şey var

- Alguien llamó.
- Ha llamado alguien.

- Birisi aradı.
- Biri aradı.

- Te he llamado.
- Te llamé.

Seni aradım.

Le diré que has llamado.

Aradığını ona söyleyeceğim.

Los he llamado esta tarde.

Onları bu öğleden sonra aradım.

Le he llamado esta tarde.

Onu bu öğleden sonra aradım.

Tom ha llamado esta mañana.

Tom bu sabah aradı.

En un barrio segregado llamado Nicholtown.

Greenville, Güney Carolina'da yaşardı.

Lanzó un nuevo servicio llamado Hitch,

Hitch adında yeni bir hizmet başlattı.

Y Perlman me devolvió el llamado.

Ve Perlman telefonuma geri döndü.

Encontró un programa llamado Fundación Vocacional

bulduğu Meslek Vakfı'ndaki programdan

Nuestro amigo llamado Ilhan Ozgoncu dijo

İlhan Ozgoncu ismindeki arkadaşımız şunu söylemiş

Un amigo llamado Çiğdem Buse Taş

Çiğdem Buse Taş ismindeki bir arkadaşımız

Nuestro amigo llamado Bedirhan Canpolat dijo

Bedirhan Canpolat isimli arkadaşımız demiş ki

Nuestro seguidor llamado Batıkan dice esto

Batıkan isimli takipçimiz ise şunu söylüyor

Un amigo llamado Rifat58 dijo que

Rıfat58 isimli bir arkadaşımız ise şunu söylemiş

Esto no puede ser llamado vida.

Buna hayat denilemez.

¿Has llamado alguna vez a Taninna?

Hiç Taninna'yı aradın mı?

¿Has llamado a Marika alguna vez?

Hiç Marik'yı aradın mı?

Deberías haber llamado a la policía.

Polisleri aramalıydın.

¿Te he llamado en mal momento?

Ben kötü bir zamanda mı sizi aradım?

¿Quién ha llamado a la policía?

Kim polisi aradı?

No recuerdo a nadie llamado Tom.

Tom denilen birini hatırlamıyorum.

Conocí a un tipo llamado Tom.

Ben Tom adında bir adam tanıyordum.

No hay nadie llamado Tom acá.

Burada Tom adında hiç kimse yok.

¿Por qué no ha llamado Tom?

Tom niçin aramadı?

¿Por qué no me has llamado?

Neden beni aramadın?

Deberías haber llamado antes de entrar.

İçeri girmeden önce kapıyı çalmalıydın.

Conozco a un tipo llamado Smith.

Ben Smith adında bir adam tanıyorum.

Él tuvo un hijo llamado Qian.

Onun Qian adında bir oğlu vardı.

Fui llamado con urgencia al cuartel.

Ben acil olarak karargaha çağrıldım.

Conocí a un canadiense llamado Tom.

Tom adında Kanadalı bir adamla tanıştım.

Todavía no he llamado la policía.

Henüz polisi aramadım.

¿Se ha llamado a la policía?

Polis çağrıldı mı?

Pam: Me alegro de que hayas llamado.

Pam: Aramana memnun oldum.

Navegaría con un barco llamado Apollo-11

Apollo-11 isimli bir gemiyle yola çıkılacaktı

Uno de nuestros seguidores llamado Emre Karaoğlu

Emre Karaoğlu isimli bir takipçimiz ise

Nuestro seguidor llamado Ali Soytürk dijo bienes

Ali Soytürk isimli takipçimiz ise mal demiş

Tom no ha llamado a Mary últimamente.

Tom son zamanlarda Mary'yi aramadı.

Le he llamado la atención muchas veces.

Onu birçok kez azarladım.

Hay un lugar llamado Kuchiwa en Hiroshima.

Hiroshima'da Kuchiwa denilen bir yer var.

Tom debería haber llamado a la policía.

Tom polisi aramalıydı.

Para ello, utilizan un proceso llamado proyección.

Bunu yapmak için, projeksiyon denilen bir işlemi kullandılar.

- ¿Llamaste a Tom?
- ¿Has llamado a Tom?

Tom'u aradın mı?

Yo no tengo un hijo llamado Tom.

Tom adında bir oğlum yok.

Todavía no me acuerdo de haberte llamado.

Seni aradığımı hâlâ hatırlamıyorum.

Conocí a un canadiense llamado Tom Jackson.

Ben Tom Jackson adında Kanadalı bir adamla tanıştım.

En Hungría, tengo un amigo llamado Borat.

Macaristan'da Borat adında bir arkadaşım var.

Tom aún no ha llamado a Mary.

Tom, Mary'yi henüz aramadı.

¿Has llamado a tu amiga de Canadá?

Kanada'da arkadaşını aradın mı?

El segundo es significado, también llamado propósito;

İkincisi maksat ayrıca amaç da denir.

Todavía no hemos llamado a la policía.

Henüz polisi aramadık.

¿No has llamado aún a la policía?

Polisi henüz çağırmadın mı?

El Pentágono invirtió en algo llamado "polvo inteligente",

Pentagon akıllı toz denen,

En Sudáfrica, existe un programa llamado Chicas Tecno.

Güney Afrika'da ise Techno Girls denilen bir program var.

Y eso implica un llamado a la acción

Bu da hem harekete geçmemiz için

Moon aterrizó en el barco llamado Apollo-11

Apollo-11 isimli gemiyle Ay'a iniş yapıldı

O hay un gigante llamado Microsoft y Apple

Ya Microsoft ve Apple denen bir dev var

Pero se enfrentaba nuevamente al gigante llamado Microsoft

Fakat karşısında yine Microsoft denen dev duruyordu

Esta vez aparece un hombre llamado John Titor.

John Titor adında bir adam karşımıza çıkıyor bu sefer

Un hombre llamado Slim murió en el accidente.

Slim denilen bir adam kazada öldü.

- Yo he llamado por teléfono.
- Llamé por teléfono.

- Telefonda konuştum.
- Telefon görüşmesi yaptım.

Si me hubieras llamado, habría venido para ayudarte.

Beni arasaydın sana yardım etmeye gelirdim.

Se hizo amigo de un ladrón llamado Tom.

O, Tom denilen bir hırsıza yardım etti.

No puedo creer que Tom no haya llamado.

Tom'un aramadığına inanamıyorum.

El nuevo puente fue llamado Puente Arco Iris.

Yeni köprüye Rainbow Bridge adı verildi.

Acabo de conocer a un chico llamado Tom.

Ben az önce Tom adında bir çocukla tanıştım.

Mi hermano escucha un género musical llamado ambient.

Erkek kardeşim ambient denilen bir müzik türünü dinler.

Un hombre llamado Slim murió en ese accidente.

Slim adında bir adam o kazada öldürüldü.

Tom y Mary tienen un niño llamado John.

Tom ve Mary'nin John adında bir oğulları var.