Examples of using "Kilómetros" in a sentence and their turkish translations:
uzunluğu kilometrelercedir
On kilometre koştuk.
Bugün 10 kilometre yürüdüm.
Çoğu kilometrelerce yol tepmiştir.
Yaklaşık altı kilometre yürüdük.
Günde on kilometre koşarım.
en derin yer beş kilometre aşağıdaydı.
15 kilometrelik bu boğaz...
Bugün 10 kilometre yürüdüm.
Biz 6 kilometre kadar yürüdük.
Bu kilometrelerce öteden görülür.
O kurt kokumu kilometrelerce öteden alabilir.
ve okyanustan birkaç mil uzaktaydım.
ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle
Yaşlı adam beş kilometre yüzmeyi denedi.
Beş mil yürümek için uzun bir mesafe.
Paris'e elli kilometre uzakta bulunuyor.
Paris'e 50 kilometre var.
Tom bir günde on kilometre koşar.
Biz Selanik'ten on kilometre uzakta yaşıyoruz.
Tüneller dağların altından kilometrelerce uzanıyor.
...gezegenimiz karanlığa gömülür.
hızı 1000 kilometreye ulaşabiliyor
Londra'dan yaklaşık 133 kilometredir.
Başkente kırk kilometre uzaklıktayız.
Onlar seksen kilometre yapıyorlardı ve bizi geçtiler.
Bu nehir iki yüz kilometre uzunluğunda.
Bu tüneller kilometrelerce uzunlukta, bir sürü kıvrımı var.
binlerce kilometreyi o küçücük ayaklarıyla kat ediyorlar
Okul iki kilometre ilerde.
Bir günde 60 kilometre yürümek zordur.
Milan ile Venedik arası yaklaşık üçyüz kilometredir.
Birkaç yüz mil uzaklıkta Dayton Ohio'da
Onun evi buradan birkaç kilometre uzakta.
Buradan oraya yalnızca birkaç kilometre var.
Mahallesinden okula kilometrelerce yürüyor.
Bu ufak yarasalar, açan çiçeklerin peşinde...
1.000 kilometrekarede belki sadece on tane vardır.
380.000 kilometre ötede dahi olsa...
Buraya ulaşmak için her yıl binlerce kilometre katediyorlar.
Bunu aştıktan sonra, hâlâ kilometrelerce uzakta olduğunu fark ediyorsunuz.
fakat en az 100 kilometre uzaklıktan getiriliyor
bu iz milyonlarca km uzunluğa bile ulaşabiliyor
Altı kilometre yürüdükten sonra, o yorgun kendini hissetti.
İstasyondan iki kilometre uzakta bir pansiyon var.
Şehrim sahile birkaç kilometre uzaklıkta.
Tom akarsuyu birkaç kilometre izledi.
Fakat kuru ve sıcak havalarda sanki kilometrelerce sürerdi.
Geceleri 40 kilometreye kadar yol teperek yemek arar.
Buradan tren istasyonuna kaç kilometre var?
Villa denizden birkaç kilometre uzaklıktadır.
15 kilometre ileride, soğuk zincir güzergâhının kuzeydoğusunda.
O kurt kokumu kilometrelerce öteden alabilir. Muhtemelen şimdiye kadar kokumu almıştır!
Saatte 100 kilometreyi geçen sprintler atabiliyor.
Rüzgâr sayesinde, enkazın altı kilometre batısına savrulduk.
bu patlama 2 bin kilometre kare alanı doğrudan etkiledi
O günde 200 kilometre koşabilirim dedi ve yaptı.
İşaret, şehirden otuz kilometre uzakta olduğumuzu söyledi.
Yalnızca altı kilometre batıda ama bu bizim için kolay olmayacak.
Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle
Oraya gitmeden önce hâlâ gitmemiz gereken birkaç mil daha var.
Onlar otobüsten indiler ve sıcak güneşte iki kilometre yürüdüler.
Benim evimden sizinkine olan uzaklık iki kilometredir.
Uzay aracı Voyager 2, 1989'da Neptün'ün 4900 kilometre yakınından geçti.
Sırtlanlar, on kilometre öteden bile aslanlara kulak misafiri olabilir.
Yavruları üç kilometre uzakta. Büyük erkek de hâlâ bölgede.
Enerjisini son damlasına kadar harcayarak tek gecede birkaç kilometre uçacak.
Amerika'nın batı kıyısından aşağıya 5.000 kilometrelik göç yolundalar.
Ama beslenecek en yakın yerlerin uzaklığı 100 kilometreyi aşabiliyor.
Son tayfunda, rüzgar saatte 200 kilometre hızla esti!
Anne kutup ayısı, yemek arayışı içinde 24 saatte 80 kilometreye kadar yol tepebilir.
İnsan ölçüleriyle düşünürsek, her gece 400 kilometrelik gidiş geliş demek bu.
Soğuk zincir güzergâhının sonuna yaklaşıyoruz. Embarra Köyü sadece birkaç kilometre uzaklıkta.
Ağır piyadeler 3 kol halinde formasyon aldı, her biri 3.5 km uzunluğunda idi.
Kilometrelerce yol yapıp geleceği biçimlendirecek olanlara ulaşmaya çalışıyorum.
Longus bu fikre katılmayıp, Scipio'nun bulunduğu konumdan bir kaç kilometre kuzeyde kampını kuruyor.
Tom Mary'ye su aygırlarının saatte yaklaşık 30 kilometrelik bir hızla koşabileceğini düşündüğünü söyledi.