Translation of "Haya" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Haya" in a sentence and their turkish translations:

Puede que haya mentido.

O bir yalan söylemiş olabilir.

Puede que haya otros.

Başkaları olabilir.

Quizás haya más tiempo.

Belki hâlâ zaman var.

Quizá lo haya visto.

O onu görmüş olabilir.

No creo que haya ayudado.

Pek faydası olmadı.

No parece que haya prisa.

Acele etmeye gerek yok gibi görünüyor.

No quiero que haya malentendidos.

Herhangi bir yanlış anlama olmasını istemiyorum.

Puede que haya llovido anoche.

Dün gece yağmur yağmış olabilir.

Puede que me haya resfriado.

Üşütmüş olabilirim.

Niega que lo haya hecho.

O, onu yaptığını inkar ediyor.

Que jamás haya visto la humanidad.

teknolojideki en hızlı devrimi gerçekleştiriyorlar.

El que haya cultivado una planta

Bitki yetiştirmiş herkes

Ayuda muchísimo que no haya barreras.

o ortamla aranda hiçbir engel bulunmaması çok yardımcı oluyor.

Vendré cuando haya terminado los deberes.

Ev ödevimi yaptığımda, geleceğim.

Mientras haya esperanza, existe la posibilidad.

- Umudun olduğu sürece, bir şans vardır.
- Umudun olduğu sürece bir şans kalır.

Puede que le haya pasado algo.

Ona bir şey olmuş olabilir.

Puede que Tom haya estado enfermo.

Tom hasta olmuş olabilir.

Puede que haya perdido el tren.

Belki de treni kaçırdı.

Puede que haya herido sus sentimientos.

Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.

Puede que ya se haya ido.

O, zaten yola çıkmış olabilir.

Puede que haya algo de verdad.

Bunda doğruluk payı olabilir.

Haz lo que haya que hacer.

Ne yapılması gerekiyorsa yap.

Quiero asegurarme de que haya suficiente.

Yeterince var olduğundan emin olmak istiyorum.

No creo que se haya asustado.

Onun korktuğunu sanmıyorum.

Puede que él lo haya visto.

Onu görmüş olabilir.

Él posiblemente haya perdido el tren.

Treni kaçırmış olmalı.

Puede que él la haya visto.

Belki onu gördü.

- Mientras hay vida, hay esperanza.
- Mientras haya vida, habrá esperanza.
- Mientras haya vida, hay esperanza.

- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.
- Hayat varken umut var.

- Puede que haya pasado días sin comer.
- Puede que él haya pasado días sin comer.

O günlerce yemek yememiş olabilir.

Que haya una celebración por la perfección?

mükemmelliği kutlamaya değer buluyoruz?

Puede que el doctor haya dicho eso.

Doktor böyle söylemiş olabilir.

Espero que no haya tenido un accidente.

Umarım kaza geçirmemiştir.

Es posible que Tom te haya mentido.

Tom'un sana yalan söylemiş olması mümkündür.

Puede que él haya leído la carta.

O, mektubu okumuş olabilir.

No creo que haya un médico aquí.

Burada bir doktor olduğunu sanmıyorum.

Me alegra que lo haya recibido otro.

Onu alanın başka biri olduğuna memnun oldum.

No puedo creer que te haya escuchado.

Seni dinlediğime inanamıyorum.

Me alegro de que te haya gustado.

Beğendiğine sevindim.

Puede que Tom ya lo haya hecho.

Tom onu zaten yapmış olabilir.

Talvez la haya conocido en algún lugar.

Onunla bir yerde karşılaşmış olabilirim.

Espero que no haya sido demasiado problema.

Bunun çok fazla sorun olmadığını umuyorum.

Espero que no haya sido muy doloroso.

Umarım çok üzücü değildi.

Puede que haya reaccionado de manera exagerada.

Aşırı tepki göstermiş olabilirim.

Quizás haya alguien más en la casa.

Belki evde başka biri vardır.

¿Hay algo más que me haya faltado?

Kaçırdığım başka bir şey var mı?

Dudo de que alguien lo haya dicho.

Herhangi birinin onu söylediğinden şüphe ediyorum.

Puede que Tom no te haya oído.

Belki Tom seni duymadı.

Puede que Tom no nos haya visto.

Belki Tom bizi görmedi.

No puedo creer que se haya ido.

Ben o artık gittiğine inanamıyorum.

Tengo miedo de que se haya perdido.

Kaybolmuş olabileceğinden korkuyorum.

Vamos al parque donde no haya ruido.

Gürültülü olmayan parka gidelim.

Es posible que haya tenido un accidente.

Bir kaza geçirmiş olması olasıdır.

Dudo que Tom haya terminado los deberes.

Tom'un ev ödevini bitirdiğinden şüpheliyim.

Espero que Tom no haya hecho esto.

Umarım Tom bunu yapmaz.

Espero que no te haya seguido nadie.

Umarım kimse seni takip etmemiştir.

- Espero que vaya bien.
- Deseo que salga bien.
- Espero que haya suerte.
- Confío en que haya éxito.

Bunun iyi gideceğini umuyorum.

Es que aunque nunca haya tenido redes sociales,

hiç sosyal medya hesabım olmamasına rağmen,

O que ya no haya necesidad del feminismo.

veya feminizmin artık gündemden düştüğüne inanmıyorum.

En lugar de que haya viejos acumulando dinero,

O ihtiyarlar gibi para biriktirmek

Y donde haya más apoyo cultural y financiero

bir toplumda yaşamak istiyorum,

Quizá haya perdido el autobús que suele coger.

Her zamanki otobüsünü kaçırmış olabilir.

Esto no significa que el peligro haya pasado.

Bu tehlike geçti anlamına gelmez.

Es imposible que Nancy haya leído este libro.

Nancy, bu kitabı okumuş olamaz.

Puede que él haya perdido el último tren.

Son treni kaçırmış olabilir.

Es raro que él no haya venido aún.

- Onun henüz gelmemiş olması tuhaf.
- Onun hala gelmemiş olması garip.

Extraño que no haya venido el cartero todavía.

Postacının henüz gelmemesi tuhaf.

Me alegro de que haya pasado el examen.

Onun sınavı geçtiğine memnun oldum.

Es una pena que haya muerto tan joven.

Çok genç ölmesi üzücü.

No puedo creer que me haya hecho esto.

Bunu benim için yaptığına inanamıyorum.

Tienes suerte de que Tom no haya venido.

Tom gelmediği için şanslısın.

Tienes suerte de que no haya llovido ayer.

Dün yağmur yağmadığı için şanslısın.

No puedo creer que Tom no haya llamado.

Tom'un aramadığına inanamıyorum.

Tal vez haya algo que yo pueda hacer.

Belki yapabileceğim bir şey var.

Espero que haya quedado todavía algo de pan.

Hâlâ biraz ekmek kaldığını umuyorum.

Me alegro de que Tom te haya invitado.

Tom'un seni davet ettiğine memnun oldum.

No creemos que Tom haya matado a María.

Tom'un Mary'yi öldürdüğünü düşünmüyoruz.

No creo que haya sido una sabia decisión.

Onun akıllıca bir karar olduğunu sanmıyorum.

Tengo miedo de que no haya mucho tiempo.

Korkarım fazla zaman yok.

No puedes aceptar que haya ganado yo, ¿verdad?

Kazandığımı kabul edemiyorsun, değil mi?

- Puede que me haya mentido.
- Puede haberme mentido.

O bana yalan söylemiş olabilir.

Puede que Tom no haya visto a María.

Belki Tom, Mary'yi görmedi.

No estoy seguro de que haya un problema.

Bir sorun olduğundan emin değilim.

No estoy segura de que haya un Dios.

Bir Tanrı olduğundan emin değilim.

No me puedo creer que Tom haya confesado.

Tom'un itiraf ettiğine inanamıyorum.

¿Qué haré cuando haya aprendido a hablar quechua?

Keçua konuşmayı öğrendiğimde ne yapacağım?

No es posible que te haya entendido ella.

Onun seni anlaması mümkün değil.

Probablemente haya oído de él en algún lado.

Muhtemelen bir yerlerde onu duydum.

No creo que haya nada en la caja.

Kutuda bir şey olduğunu sanmıyorum.

Espero que nadie te haya visto venir aquí.

Umarım kimse senin buraya geldiğini görmedi.

- No hay evidencia de que Tom haya hecho nada ilegal.
- No hay pruebas de que Tom haya hecho nada ilegal.

Tom'un yasadışı bir şey yapmış olduğuna dair hiçbir kanıt yok.

- Mientras hay vida, hay esperanza.
- Mientras haya vida, habrá esperanza.
- Mientras haya vida, hay esperanza.
- Donde hay vida, hay esperanza.

- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.

No digo que no haya que comunicar los riesgos

Riskleri dile getirmememiz gerektiğini,

Lo más lógico... es que Dana haya venido aquí.

Dana'nın bu tarafa gelmesi çok mantıklı olurdu.

Allí vamos. Ojalá no haya sido una mala idea.

İşte başlıyoruz. Bunun kötü bir karar olmamasını umalım.