Translation of "Harán" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Harán" in a sentence and their turkish translations:

¿Qué harán?

Onlar ne yapacak?

Lo harán.

Onlar onu yapacaklar.

- ¿Lo harás?
- ¿Lo harán?

Bunu yapar mısın?

¿Qué harán con nosotros?

Bizim için ne yapacaklar?

Libros malos te harán daño.

Kötü kitaplar sana zarar verecek.

Tus sueños se harán realidad.

- Hayallerin gerçekleşecek.
- Rüyaların gerçek olacak.

Lo que todos harán es separar

herkesin yapacağı şey ayrı

Harán, no soporto pensar en eso'.

- düşünmeye tahammülü yok'.

Harán lo que yo les diga.

Onlar onlara yapmalarını söylediğim şeyi yapacaklar.

Te harán bien unos días de descanso.

Birkaç günlük istirahat sana iyi gelecektir.

Mis amigos harán una fiesta para mí mañana.

Yarın arkadaşlarım bana bir parti verecek.

Uno escoge si hará cosas que le harán ganar más dinero.

Daha çok para kazanmayı sağlayacak şeyler yapıp yapmayacağınızı seçiyorsunuz.

¿Qué crees que harán cuando no puedan encontrar comida mordida esta vez?

Bu sefer yiyecek lokma bulamayınca sizce ne yapacaklar?

A los habitantes ... los harán, con su conducta, cuidar del gobierno del

güvenlik vereceksin ... davranışlarınla, onları Kral Joseph'in hükümetine

Saladino espera a que el calor aumente, y a ver que harán los cristianos.

Saladin, ısının yükselmesini ve Hıristiyanların ne yapacaklarını görün.

- Ellos no lo harán.
- Ellos no lo conseguirán.
- Ellos no van a tener éxito.

Onu yapmayacaklar.

Si le dices a la gente lo que quiere oír, harán lo que tú quieras.

İnsanlara duymak istediklerini söylersen, onlar senin istediklerini yaparlar.

- ¿Qué estás haciendo en la escuela en esta tarde?
- ¿Qué harán esta tarde en el colegio?

Bu öğleden sonra okulda ne yapıyorsun?