Examples of using "Guste" in a sentence and their turkish translations:
Ondan hoşlanacağını umuyorum.
Beğenin ya da beğenmeyin,
- Umarım ondan hoşlanırsın.
- Ondan hoşlanacağını umuyorum.
Hoşlandığın bir elbise seç.
Lütfen bisküvilere buyurun.
Tom ondan hoşlanacağını umuyor.
Ondan hoşlandığına sevindim.
Umarım beni seversin.
Bunu sevdiğini umuyorum.
Onların benden hoşlandıklarını sanmıyorum.
Sevdiğin birini seç.
Hoşlandığın herhangi birini ye.
Baharatlı yemeği sevdiğini umuyorum.
Hoşuna gitse de gitmese de onu yapmak zorunda kalacaksın.
En çok sevdiğin gömleği seç.
Yani hoşuma gitsin ya da gitmesin
İstediğin çiçeği al.
Onu istediğin birine ver.
Beğen ya da beğenme, bunu yapmalısın.
İşi sevdiğini umuyorum.
Umarım bu yeri seversin.
Şu anda hoşlandığın biri var mı?
Belki de Tom yüzmeyi seviyor.
Gösteriden hoşlanacağınızı umuyoruz.
Onu beğendiğine memnun oldum.
Sevdiğin bir renk var mı?
Bu kitabı sevmeyebilirsin.
Beğen veya beğenme, bunu yapmalısın.
Duyduğunu beğenmeyebilirsin.
İstediğin kitabı okuyabilirsin.
Beğendiğin kitabı seçebilirsin.
Hoşlandığın herhangi birini seçebilirsin.
İstediğiniz herhangi bir rengi seçebilirsiniz.
Hoşlansan da hoşlanmasan da onu yapmak zorunda kalacaksın.
İste isteme bunu yapmak zorundasın.
- İstesende istemesende gitmek zorundasın.
- Beğen ya da beğenme, gitmek zorundasın.
Sen hoşlanmasan da dans etmeye gideceğim.
Tom'un onu sevdiğini sanmıyorum.
Beğen ya da beğenme, onu yapmak zorundasın.
Beğendiğin herhangi bir kitabı seçebilirsin.
Lütfen ne istersen al.
Onun hediyemi beğeneceğini düşünüyor musun?
Tom'un herhangi birini sevdiğini sanmıyorum.
Hoşlan veya hoşlanma, görevini yapmalısın.
Çikolatalı keki sevdiğini umuyorum.
Onun hangi rengi sevdiğini düşünüyorsun?
Tom Mary'nin burayı seveceğini umut ediyor.
Eğer yapmaktan çok hoşlandığınız bir aktivite varsa,
En çok sevdiğin birini al, hangisi olursa olsun.
Hoşuna gitse de gitmese de ev ödevini yapmak zorundasın.
Hoşuna gitmesede, işi yapmalısın.
Çikolatadan hoşlanmayan biriyle hiç karşılaşmadım.
Belki de Tom'u biraz sevdiğini itiraf etmeni istiyorum.
Beğen ya da beğenme, onu hemen yapmak zorundasın.
Bileti istediğin kişiye verebilirsin.
Tom'un kampa gitmekten hoşlanan hiç arkadaşı yok.
İstediğiniz yere gitme özgürlüğüne sahipsiniz.
Çikolata sevmeyen biriyle hiç tanışmadım.
Biradan hoşlanıyorsan, şaraptan hoşlanabilirsin.
Bunu artık yapmak istemediğinde bırakmakta özgürsün.
Ben eğlenmeyi sevmiyorum değil ama zamanım yok.
Mary o kadar güzel ki istesende istemesende onu seversin.
Sevsen de sevmesen de İngilizceyi öğrenmelisin.
Tom'un onu sevdiğini sanmıyorum.
Sen domuz pastırması sevmeyen tanıdığım tek Kanadalısın.
Ne kadar sevsen de her gece aynı şeyi izlemek istemezsin,
İstediğini alabilirsin.
Aslında onu sevmiyorum, sadece ilginç buluyorum.
Para verme fikrinden hoşlanmayan insanlar için, bir hediye sertifikası iyi bir fikirdir.
A: "Belki ondan hoşlanıyorsun?" B: "Hiçbir şekilde! Ondan ya da onun gibi bir şeyden hoşlanmıyorum. Ne diyorsun?"