Examples of using "Grano" in a sentence and their turkish translations:
Sadede gel!
Sadede gel.
- Lafı ağzında geveleme.
- Bin dereden su getirme.
- Kırk dereden su getirme.
- Sadede geleceğim. Kovuldun.
- Hemen konuya gireceğim. Kovuldun.
benzer şekilde tahıl muhafaza ediyorlar,
O tam bir baş belası.
O pireyi deve yapar.
- Lafı uzatma ve sadede gel.
- Lafı gevelemeyi bırak ve sadede gel.
Çavdara yoksulluk tahılı denirdi.
Pireyi deve yapmayın.
Lütfen lafı dolandırmayı bırak ve sadede gel.
Meşgul olduğunu görebiliyorum, bu yüzden hemen konuya gireceğim.
- Lafı ağzında geveleme.
- Saçmalama.
- Bırak bu ayakları.
İnsanların pireyi deve yapması gerektiğini düşünmüyorum.
Clastidium'da ki garnizonun devasa tahıl ambarlarını teslim etmesine sebep oldu.
Işıkları, zemindeki kanatsız dişilere işaret göndermektedir. Dişi, pirinç tanesi kadardır.
Tanrı'nın alemi nasıl bir yer? Neyle kıyaslayacağım onu? Bir adamın alıp bahçesine ektiği hardal tohumu tanecikleri gibi. Büyüyüp kocaman bir ağaç oldu, ve sonra göğün kuşları dallarına misafir oldu.