Translation of "Familias" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Familias" in a sentence and their turkish translations:

- Tienen familias.
- Ellos tienen familias.

Aileleri var.

Familias de dentición

Diş çıkaran ailelerin

Veinte familias viven aquí.

Burada yirmi aile yaşar.

Para los individuos, las familias,

Ne bireyler ve aileler

familias mencionadas separaciones de clases

sözü geçen aileler sınıf ayrılıkları

Son niños de familias pobres.

Onlar fakir ailelerin çocukları.

Tenemos familias que debemos cuidar.

İlgilenmek zorunda olduğumuz ailelerimiz var.

La revolución dividió muchas familias.

Devrim birçok aileleri böldü.

Las familias pequeñas se acercan más.

Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.

familias efectivas en la administración estatal

devlet yönetiminde etkili aileler

Cuatro familias murieron en el incendio.

Yangında dört aile öldürüldü.

En este pueblo viven cincuenta familias.

Bu köyde elli aile yaşıyor.

Miles de familias quedaron sin hogar.

Binlerce aile evsiz kaldı.

Prácticamente todas las familias tienen televisión.

Neredeyse her ailede televizyon var.

Hemos dado comida a esas familias.

Bu ailelere yiyecek verdik.

Muchas familias cenan viendo la televisión.

Birçok aile TV izlerken akşam yemeği yerler.

En este pueblo hay cincuenta familias.

Bu köyde elli aile var.

En aquella casa viven dos familias.

- İki aile o evde yaşıyor.
- O evde iki aile yaşıyor.
- O evde iki aile yaşar.

Dos familias viven en la casa.

Evde iki aile yaşıyor.

Y capaces de mantener a sus familias.

ve ailesine bakması gerektiğini söyler.

Lo van a tener, las 86 familias.

Onun yanındayız. 86 ailenin tamamı.

O sucediendo en la organización de familias

veya ailelerin organizesinde gerçekleşiyor

Dos familias viven en la misma casa.

İki aile aynı evde yaşamaktadır.

Las dos familias viven bajo un techo.

İki aile tek bir çatı altında yaşıyor.

Cincuenta familias viven en este pequeño pueblo.

- Bu küçücük köyde elli tane aile yaşar.
- Bu küçücük köyde elli aile yaşıyor.

Ahora quedan 20000 familias indigentes, 0,5 por ciento.

Şimdi muhtaç durumda 20.000 aile kaldı, yani oran %0,5.

Averiguaron que sus familias no se llevaban bien.

Onlar ailelerinin birbirini sevmediğini bulmuşlardı.

Se quemaron las casas de cientos de familias.

Yüzlerce ailenin evi yanmıştı.

Creando fuertes lazos entre las familias y las escuelas.

bunun gücünden faydalanabilir.

La mayoría tiene familias que podrían cuidar de ellos

Birçok aile düzgün desteği olsaydı

Algunas familias pasan sus vacaciones cerca de la playa.

Bazı aileler tatillerini deniz kenarında geçiriyorlar.

El costo creciente de las medicinas está empobreciendo a familias,

Yükselen ilaç fiyatları aileleri evsizliğe,

Antes que dejar a las familias negras nadar ahí también.

halka açık havuzu boşaltmaya karar verdiler.

O decir mi indiferencia hacia los hijos de familias ricas

yoksa zengin ailelerin çocuklarına olan ilgisizliğimi dersin

Vino de una de las familias más ricas de América.

O, Amerika'daki en zengin ailelerin birisinden geldi.

Las familias necesitan un montón de ayuda en la granja.

Ailelerin çiftlikte çok yardıma ihtiyacı vardı.

De ser fuertes, confiables, y capaces de proveer para sus familias.

yerine getirememekten zaten kendilerini hatalı buluyor.

Y ayudar a las familias camboyanas a escapar de la pobreza.

ve Kamboçyalı ailelerin fakirlikten kurtulmasına uğraşıyoruz.

Negar una educación de calidad a los hijos de las familias trabajadoras es tan malo como negarles atención médica o cuidado infantil a las familias trabajadoras.

Çalışan ailelerin çocukları için kaliteli bir eğitimi inkar etmek çalışan aileler için sağlık hizmetlerini ya da çocuk bakımını inkar etmek kadar yanlıştır.

Es otro cambio... Y como yo, el resto de todas las familias.

Bu büyük bir değişiklik. Diğer aileler için de öyle.

Muchas familias se mudaron para comenzar una nueva vida en la frontera.

Birçok aile sınırda yeni bir hayat kurmak için ayrıldı.

Se barría bajo la alfombra y era motivo de verguenza para las familias.

Bu saklanan ve ailelerde utanca neden olan bir konuydu.

Cuando yo era niño, solo los niños de familias pudientes tenían cuadernos argollados.

Ben çocukken, sadece zengin ailelerin çocuklarının spiralli defterleri vardı.

¿Para qué creen que hacen las familias que no pueden alimentar a sus hijos?

Çocuğuna ekmek yediremeyecek duruma düşen aileler sizce ne yapacak?

Además, millones de familias se verán obligadas a evacuar sus hogares y emigrar de

Buna ek olarak, yeryüzünden kaybolmakla en çok tehdit eden ülkeler de dahil olmak üzere

Esta circuló el virus desde esta persona, mediante el aire, a estas otras familias.

Vİrüsü bu insandan hava yoluyla diğer ailelere taşıdı.

Tom pidió perdón a las familias de las víctimas por la explosión de la fábrica.

Tom fabrikadaki patlama için kurbanların ailelerine özür diledi.

Por supuesto, no me refiero a todos, hay familias que se encuentran en una situación muy difícil.

tabi herkesi kastetmiyorum çok zor durumda olan aileler de var

Todas las familias felices se parecen entre sí, cada familia infeliz lo es a su propio modo.

Bütün mutlu aileler birbirine benzer, mutsuz olan her aile mutsuzluğunu kendine göre yaşar.