Translation of "Enorme" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Enorme" in a sentence and their turkish translations:

Deuda enorme,

devasa borç,

Eso es enorme.

O kocaman.

- ¡Qué enorme es ese avión!
- ¡Ese avión es enorme!

Şu uçak çok büyük.

Revisemos este tanque enorme.

Şu devasa su tankına bakın.

Fue un éxito enorme.

Bu, büyük bir başarıydı.

Fue un enorme privilegio

Bu o kadar inanılmaz bir ayrıcalıktı ki

¡Ese animal es enorme!

O hayvan kocaman!

Este lugar es enorme.

Bu yer çok büyük.

La red es enorme.

Şebeke çok büyük.

Necesito un favor enorme.

Büyük bir iyiliğe ihtiyacım var.

Era un cambio enorme.

Bu büyük bir değişiklikti.

Una enorme multitud esperaba.

Muazzam bir insan kalabalığı bekledi.

Cuando descendíamos un escalón enorme,

at büyük bir adım attı

Un continente enorme y diverso

bir öbek halinde birleştiriyor

¡Miren eso! ¡Qué hez enorme!

Şuna bakın! Bu büyük bir kaka!

Y yo cometí uno enorme.

Ben kocaman bir hata yaptım.

El edificio nuevo es enorme.

Yeni bina çok büyüktür.

Ese es un órgano enorme.

O çok büyük bir organ.

Yo tenía un perro enorme.

Büyük bir köpeğim var.

Tom tiene un enorme dolor.

Tom çok büyük acı içinde.

Tom tiene un ego enorme.

Tom'un çok büyük bir egosu var.

Eso fue un enorme avance.

- O büyük bir atılımdı.
- O büyük bir buluştu.
- O büyük bir dönüm noktasıydı.

Nosotros cometimos un error enorme.

Büyük bir hata yaptık.

- Fue una enorme pérdida de tiempo.
- Eso fue una enorme pérdida de tiempo.

O muazzam bir zaman kaybıydı.

O un enorme globo dorado giratorio,

veya dönen devasa bir altın küre varsa

Ese enorme mamífero se llama elefante.

Bu büyük memeliye fil denir.

El edificio es una estructura enorme.

Bina büyük bir yapıdır.

Ella vive en una casa enorme.

Kocaman bir evde yaşıyor.

Él se resfría con enorme facilidad.

O kolayca soğuk algınlığına yakalanır.

Su programa tuvo un enorme éxito.

Onun programı büyük bir başarı sağladı.

La noticia causó una enorme conmoción.

Haber büyük bir heyecan yarattı.

Un elefante es un animal enorme.

- Bir fil çok büyük bir hayvandır.
- Filler iri bir hayvandır.

El elefante es una criatura enorme.

Fil kocaman bir yaratıktır.

¡Pero que enorme libro es este!

Ne kadar büyük bir kitap bu!

La honestidad es una enorme virtud.

Dürüstlük büyük bir erdemdir.

Ese experimento produjo un enorme descubrimiento.

O deney büyük bir keşife neden oldu.

- Hay una enorme diferencia entre estos dos teoremas.
- Entre estos dos teoremas hay una enorme diferencia.

İki teori arasında çok büyük bir fark vardır.

- La calle estaba bloqueada por un camión enorme.
- La calle fue bloqueada por un enorme camión.

Sokak büyük bir kamyon tarafından tıkanmıştı.

Es una enorme cresta de piedra caliza

Büyük bir kireç taşı tepe

Pero tienen un enorme poder de negociación.

Ama onların büyük, çok büyük pazarlık güçleri var.

O sea, una nube de pájaros enorme.

Buna büyük bir kuş bulutu da denilebilir.

Pero tenemos un enorme poder en esto.

Ama bunda müthiş bir gücümüz var.

Pero es una pérdida enorme de energía.

Fakat bu, çok büyük enerji tüketiyor.

Nivel muy alto y la enorme estructura

çok üst düzeyde ve muazzam yapıda

Te dan este enorme regalo: la vida,

Siz de bu dev hediyeye sahipsini: Hayat,

Él vive solo en una casa enorme.

Büyük bir evde yalnız yaşıyor.

Un enorme camión llegó doblando la esquina.

Büyük bir kamyon köşeye vardı.

Ella vive sola en la enorme casa.

O, büyük bir evde yalnız yaşıyor.

Con un enorme ejército de agricultores paganos hostiles.

büyük bir düşman, pagan çiftçi ordusu tarafından karşılandılar .

Es una enfermedad devastadora, de enorme costo emocional

Duyguları harap eden, yıkıcı bir hastalık.

He tenido un enorme apetito por la vida,

Hayata karşı inanılmaz bir iştahım vardı,

El león abrió su enorme boca y rugió.

Aslan kocaman ağzını açtı ve kükredi.

El campeón fue recibido por una enorme multitud.

Şampiyon büyük kalabalıklar tarafından karşılandı.

Ella tiene la enorme casa para ella sola.

Kendine büyük evi aldı.

Les dejó una enorme fortuna a sus hijos.

Çocuklarına çok büyük bir servet bıraktı.

Espero que no estemos cometiendo un enorme error.

Büyük bir hata yapmadığımızı umarım.

- ¡Qué perro más grande!
- ¡Pero qué enorme perro!

Ne büyük bir köpek!

Como punto final, el mercado en China es enorme.

Ve son olarak Çin pazara devasa.

Han creado una enorme e inmediata necesidad de innovación.

yenilik için muazzam ve acil bir ihtiyaca yol açtı.

En 1812, Napoleón le confió la enorme tarea de

1812'de Napolyon , Rusya'nın işgali için Grande Armée'yi organize etme gibi

Un tiburón enorme que se le acercó de repente.

Devasa bir köpek balığı aniden yanına yaklaştı.

¡Hay una enorme araña viuda negra en mi habitación!

Odamda büyük bir kara dul örümceği var!

¡El esperanto es seguramente una enorme pérdida de tiempo!

Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı!

Tim es un enorme admirador de la comedia satírica.

- Tim satirik komedinin büyük bir hayranıdır.
- Tim hicivsel komedinin büyük bir hayranıdır.

Visitamos un enorme parque de diversiones en San Pablo.

Sao Paulo'daki büyük bir eğlence parkını ziyaret ettik.

- La lengua internacional le ofrece una enorme utilidad a la humanidad.
- Una lengua internacional sería de enorme utilidad para la humanidad.

Uluslararası bir dil insanlık için oldukça kullanışlı olurdu.

Es enorme y es lento: pensamos en gigatones y siglos.

Devasa ve yavaş ilerliyor -- millyar ton ve yüzyıllar.

Es una enorme lástima que tu esposa no pudiera venir.

Karının gelememesi berbat bir utanç.

De repente, la puerta se cerró con un enorme ruido.

Aniden yüksek bir gürültüyle kapı kapandı.

- Tokio es una ciudad enorme.
- Tokio es una ciudad gigante.

Tokyo büyük bir şehir.

El niño tiene un chichón enorme. ¡Con razón lloraba tanto!

Çocuğun başında büyük bir yumru var. O kadar çok ağlamasına şaşmamalı.

Preguntas y respuestas juegan un enorme rol en la interacción.

Sorular ve cevaplar etkileşimde büyük bir rol oynarlar.

Tom tomó prestado una enorme suma de dinero de Mary.

Tom Mary'den büyük bir miktarda para ödünç aldı.

Esta enorme criatura llevará su cuerpo blindado directo a la batalla.

bu devasa yaratık, zırhlı gövdesiyle doğrudan mücadeleye girer.

Hallé una enorme reja de metal que intenté trepar y cruzar,

Büyük bir metal kapı buldum, tırmanıp atlamaya çalıştım,

El nuevo telescopio fue transportado en una enorme caja de madera.

Yeni teleskop büyük bir ahşap kutu içinde gönderildi.

Pero la noche se acerca rápidamente, y esta bandada enorme necesita dormir.

Gece hızla yaklaşırken bu devasa sürünün uyuyacak bir yer bulması gerek.

Los científicos también han construido un enorme banco de muestras de tejido,

Bilim insanları ayrıca geniş doku bankası inşa ettiler,

Las ostras gigantes tienen un enorme impacto en los arrecifes de coral.

Görünüşe göre dev midyelerin mercan resifleri üstünde büyük etkisi var.

No solo la forma en que lo dan, ese es el enorme.

bir tek verdikleri şekilde değil yani muazzam olan.

Para el viaje necesitaría un cohete increíblemente enorme para lanzarse al espacio.

uzaya fırlatılması için inanılmaz derecede büyük bir rokete ihtiyacı olacaktır. Von Braun, uzay aracını parçalar halinde

Visto desde el cielo, el río se parecía a una enorme serpiente.

Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.

La única cosa que poseo en esta enorme eternidad es la vida.

Bu koskoca sonsuzlukta sahip olduğum tek şey yaşamdır.

- Vuestra casa es grande.
- Su casa es grande.
- Vuestra casa es enorme.

Eviniz büyük.

Tenía un enorme póster de un caimán en la pared de mi cuarto.

Yatak odası duvarımda asılı dev bir timsah posteri var.

El príncipe soberano y hereditario de Neuchâtel & Valangin, con una enorme renta privada.

muazzam bir özel gelirle Neuchâtel ve Valangin'in kalıtsal, egemen prensi yaptı.

Y para su sorpresa, descubrieron el sitio de un enorme salón tras otro.

Ve şaşırtıcı bir şekilde, birbiri ardına devasa bir salonun yerini keşfettiler.

La respuesta a la pregunta de si hay una continuación de este enorme tesoro

Bu devasa hazinenin devamı var mı sorusunun cevabı

Directamente ocasionó que la guarnición en Clastidium cedira el enorme depósito de grano del pueblo.

Clastidium'da ki garnizonun devasa tahıl ambarlarını teslim etmesine sebep oldu.

- Eso es enorme.
- Eso es muy grande.
- Esa es muy grande.
- Ese es muy grande.

Şu çok büyük.

La falta de sueño tiene un enorme impacto negativo en las notas de los estudiantes.

Uyku eksikliğinin öğrencinin notlarının üzerinde çok büyük olumsuz etkisi olabilir.

La diferencia entre cómo el aire se mueve en interiores, versus al aire libre es enorme.

Havanın içerideki ve dışarıdaki hareketinin arasında devasa bir fark var.

El número en los Estados Unidos en Turquía ya ha dicho que teníamos una enorme cantidad de

Türkiye'de de var Amerika'daki sayıyı zaten söylemiştik muazzam miktarda

El enorme ahorro de peso significó que esta nave espacial podría lanzarse en un cohete más pequeño.

Ağırlıktaki büyük tasarruf, bu uzay aracının daha küçük bir roket üzerinde fırlatılabileceği anlamına geliyordu.

- No sé si puedo memorizar esta enorme contraseña.
- No sé si puedo memorizar una contraseña tan larga.

Bu uzun şifreyi ezberleyebilip ezberleyemeyeceğimi bilmiyorum.

Bajo una enorme presión para que un astronauta aterrizara en la Luna a finales de la década, la NASA

On yılın sonunda Ay'a bir astronot indirmek için muazzam bir baskı altında, NASA