Translation of "Enfadado" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Enfadado" in a sentence and their turkish translations:

Parece enfadado.

O kızgın görünüyor.

Pareces enfadado.

Öfkeli görünüyorsun.

Está realmente enfadado.

O gerçekten kızgın.

¿Estás enfadado conmigo?

Bana kızgın mısınız?

Estoy enfadado contigo.

Sana kızgınım.

No estoy enfadado.

- Kızgın değilim.
- Öfkeli değilim.

Solo estaba enfadado.

Ben sadece kızgındım.

Sí, está enfadado.

Evet, o kızgın.

Pareces estar enfadado.

Kızgın görünüyorsun.

No pareces enfadado.

Sen kızgın görünmüyorsun.

Mi tío está enfadado.

Amcam kızgın.

- ¿Estás enojado?
- ¿Estás enfadado?

Kızgın mısın?

Nuestro profesor lucía enfadado.

Öğretmenimiz kızgın görünüyordu.

¿Por qué está enfadado?

Niçin gerginsin?

Está muy enfadado contigo.

O size çok kızgın.

Tom se había enfadado.

Tom kızmıştı.

Estoy enfadado con Tom.

Tom'a kızgınım.

Tom todavía está enfadado.

Tom hâlâ kızgın.

Ya no estoy enfadado.

Artık kızgın değilim.

Tom debe estar enfadado.

Tom kızgın olmalı.

No deberías estar enfadado.

Kızgın olmamalısın.

Tom parece bastante enfadado.

Tom'un oldukça sinirli olduğunu düşünüyorum.

Tom parecía estar enfadado.

Tom öfkeli görünüyordu.

No estés tan enfadado.

O kadar kızgın olmayın.

- Está enfadado.
- Está de morros.

O huysuz.

¿Por qué estás tan enfadado?

Neden bu kadar öfkelisin?

Él está enfadado con todos.

O herkese kızgın.

Estás enfadado con Tom, ¿verdad?

Tom'a kızgınsın, değil mi?

Tom está enfadado e indignado.

Tom kızgın ve bıkkın.

Mi padre está enfadado conmigo.

Babam bana kızgın.

Tom dijo que estaba enfadado.

Tom öfkeli olduğunu söyledi.

¿Por qué estabas enfadado conmigo?

Neden bana kızgındın?

Tom debe de estar enfadado.

Tom kızgın olmalı.

¿Por qué estás enfadado conmigo?

Neden bana kızgınsın?

Tom está enfadado con Mary.

Tom, Mary'ye kızgın.

Cuando estés enfadado, cuenta hasta diez; cuando estés muy enfadado, cuenta hasta cien.

Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.

- Él estaba enfadado porque yo lo había insultado.
- Estaba enfadado porque le había insultado.

Ona hakaret ettiğim için kızgındı.

Él estaba enfadado con su hijo.

O, oğluna kızmıştı.

Estoy cansado y un poco enfadado.

Yorgunum ve biraz sıkıntılıyım.

Cuando estés enfadado, cuenta hasta diez.

Kızgın olduğunda ona kadar say.

Tom parece estar muy enfadado, ¿verdad?

Tom çok kızgın görünüyor, değil mi?

Tom se fue a casa enfadado.

Tom eve kızgın gitti.

¿Por qué estás enfadado con Tomás?

Neden Tom'a kızgınsın?

- ¿Estás enojado?
- ¿Estás enfadado?
- ¿Estás enojada?

- Deli misin?
- Kızgın mısın?

«¿Sigues enfadado conmigo?» «¡No, para nada!»

''Bana hala kızgın mısın?'' ''Hayır hiç de değil.''

Yumiko se había enfadado un poco.

Yumiko biraz kızmıştı.

Amigos, estoy muy enfadado con vosotros.

Size gerçekten kızgınım arkadaşlar.

Yo tenía hambre y estaba enfadado.

Açtım ve kızgındım.

¿Por qué parece estar tan enfadado?

Neden o çok somurtkan görünüyor?

El presidente Jefferson se había enfadado.

Başkan Jefferson kızmıştı.

Tom siempre grita cuando está enfadado.

Tom öfkeli olduğunda her zaman bağırır.

¿Estás enfadado por lo que dije?

Söylediğimden dolayı kızgın mısın?

No estoy enfadado contigo; simplemente decepcionado.

Sana kızgın değilim. Hayal kırıklığına uğradım sadece.

Por eso estoy enfadado con él.

İşte bu yüzden ona kızgınım.

- Tom no tenía ninguna razón para estar enfadado.
- Tom no tenía razones para estar enfadado.

- Tom'un öfkelenmek için hiçbir nedeni yoktu.
- Tom'un sinirlenmesini gerektirecek bir sebep yok.

Está enfadado porque ella siempre llega tarde.

O her zaman oraya geç geldiği için sinirlendi.

Estaba tan enfadado que no podía hablar.

O konuşamayacak kadar öfkeliydi.

No te preocupes, no estoy enfadado contigo.

Endişelenme. Sana öfkeli değilim.

El señor Wilson está enfadado con Dennis.

Bay Wilson, Dennis'e kızgın.

Un hombre hambriento es un hombre enfadado.

Aç bir adam, kızgın bir adamdır.

- No estoy enojada.
- Yo no estoy enfadado.

Kızgın değilim.

- El cielo parece enfadado.
- El cielo parece enojado.

Gökyüzü fırtınalı görünüyor.

Él estaba enfadado, pero me escuchó con paciencia.

O kızgındı, ama sabırla beni dinledi.

- Estoy enfadado con ella.
- Estoy enfadada con ella.

Ben ona kızgınım.

- ¿Por qué está enfadado?
- ¿Por qué está enfadada?

O niçin öfkeli?

No sé por qué está Tom tan enfadado.

Tom'un niçin çok kızgın olduğunu bilmiyorum.

Él le envió un cliente enfadado al gerente.

O, müdüre kızgın bir müşteri gönderdi.

Ella le miró y supo que estaba enfadado.

Ona baktı ve onun kızgın olduğunu biliyordu.

- Mi tío está enojado.
- Mi tío está enfadado.

Amcam kızgın.

- Está muy enfadada con él.
- Está muy enfadado con ella.
- Está muy enfadada con ella.
- Está muy enfadado con él.

O, ona çok kızgındır.

¡Estoy tan enfadado que quiero gritar y romper todo!

O kadar kızgınım ki çığlık atmak ve her şeyi kırmak istiyorum!

Tan pronto como le vi supe que estaba enfadado.

Onu gördüğüm an kızgın olduğunu biliyordum.

Él estaba tan enfadado que se olvidó de cenar.

O, o kadar kızgındı ki akşam yemeği yemeyi unuttu.

No me hagas enfadar. No te agradaría verme enfadado.

Beni kızdırma. Kızgın olduğumda beni sevmezsin.

- Creo que está enfadado.
- Creo que él está enojado.

- Onun kızgın olduğunu düşünüyorum.
- Sanırım o kızgın.

- Aún estoy enojado con ella.
- Todavía estoy enfadado con ella.

Hâlâ ona kızgınım.

- Tu hermano está muy enojado.
- Tu hermano está muy enfadado.

Erkek kardeşin çok kızgın.

- Yo pienso que él está enojado.
- Creo que está enfadado.

- Onun kızgın olduğunu düşünüyorum.
- Sanırım o kızgın.

- Tomás está enfadado por esto.
- Tomás esta enojado por esto.

Tom bu konuda üzgün.

No me habría enfadado si me hubiera dicho la verdad.

Eğer o bana doğruyu söyleseydi kızmazdım.

- ¿Por qué estás tan enfadado?
- ¿Por qué estás tan enojado?

Niçin bu kadar kızgınsın?

No discutas cuando estés enfadado ni comas cuando estés lleno.

Öfkeli isen tartışma ve tok isen yemek yeme.

- Estoy enfadado con todo el mundo.
- Estoy disgustado con todos.

Ben herkese kızgındım.

- ¿Por qué está enfadado?
- ¿Por qué estás enfadado?
- ¿Por qué estás enfadada?
- ¿Por qué está enfadada?
- ¿Por qué estáis enfadados?
- ¿Por qué estáis enfadadas?

Neden kızgınsın?

Él estaba muy enfadado para distinguir el vicio de la virtud.

O, ahlaksızlığı erdemden ayıramayacak kadar çok üzgündü.

Tom está enfadado conmigo y no puedo decir que lo culpe.

Tom bana sinirli ama onu suçladığımı söyleyemem.

Sin importar cuan enfadado estuviera, él nunca recurría a la violencia.

Onun nasıl kızdığı önemli değil, o asla şiddete başvurmaz.

Tom estå enfadado porque Mary tomó prestado su portátil sin permiso.

Mary onun dizüstü bilgisayarını sormadan aldığı için Tom kızgın.