Translation of "Cola" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Cola" in a sentence and their turkish translations:

Entonces cola

yani kuyruk

- El perro sacudía la cola.
- El perro meneaba la cola.

Köpek kuyruğunu salladı.

Los compradores hacían cola.

Müşteriler sırada bekledi.

Ellos beben Coca-Cola.

Onlar kola içerler.

¿Coca Cola o Pepsi?

Kola veya Pepsi?

Fue utilizado por Coca-Cola

Coca-Cola tarafından

Una Coca-Cola por favor.

Bir kola, lütfen.

Mi perro mueve la cola.

Benim köpek kuyruğunu sallıyor.

¿Contiene cafeína la Coca-Cola?

Coca-Cola kafein içerir mi?

¿Estás cansado de hacer cola?

Kuyrukta beklemekten bıktın mı?

Jiro quiere beber Coca-Cola.

Jiro kola içmek istiyor.

Hicimos cola para el bus.

Biz otobüs için sıraya girdik.

Oiga, póngase a la cola.

Hey, sıraya gir.

El perro estaba moviendo la cola.

Köpek kuyruğunu sallıyordu.

Una vaca tiene la cola larga.

Bir ineğin uzun bir kuyruğu vardır.

¿Prefieres beber Coca Cola o Pepsi?

Kolayı mı ya da Pepsiyi mi tercih edersiniz?

Mi perro tiene la cola larga.

Köpeğimin uzun bir kuyruğu var.

Quiero una botella de Coca-Cola.

Bir şişe Coca-Cola istiyorum.

¿Por qué estás haciendo la cola?

- Neden sırada bekliyorsun?
- Neden kuyrukta bekliyorsun?

Era el tercero de la cola.

Sırada üçüncüydüm.

Los británicos están acostumbrados a hacer cola.

İngilizler kuyruklarda durmaya alışkın.

Esta clase de gatos no tiene cola.

Bu tür kedinin kuyruğu yoktur.

Hoy vi la cola de una ballena.

Bugün bir balina kuyruğu gördüm.

Un perrito me siguió meneando su cola.

Bir köpek yavrusu kuyruğunu sallayarak beni izledi.

Tuvo que hacer cola en la boletería.

Bilet gişesindeki kuyrukta beklemek zorunda kaldı.

Destape usted otra botella de Coca-Cola.

Başka bir Coca-Cola şişesi açın.

- Un conejo tiene orejas largas y cola corta.
- Un conejo tiene las orejas largas y la cola corta.

Bir tavşanın uzun kulakları ve kısa bir kuyruğu var.

El chico agarró al perro por la cola.

Çocuk köpeği kuyruğundan yakaladı.

El chico cogió al gato por la cola.

Çocuk kediyi kuyruğundan yakaladı.

Los gatos de esa raza no tienen cola.

O cins kedilerin kuyruğu yok.

El perro mordió al gato por la cola.

Köpek kediyi kuyruğundan ısırdı.

Los gatos tienen cuatro patas y una cola.

Kedilerin bir kuyruğu ve dört bacağı var.

Un gato tiene una cola y cuatro patas.

Bir kedinin bir kuyruğu ve dört bacağı var.

Dicen que la Coca-Cola disuelve los dientes.

Onlar Coca-Cola'nın dişleri erittiğini söylüyorlar.

Cuando el perro está alegre mueve la cola.

Köpek mutlu olduğunda kuyruğunu sallar.

Cuando me vio, el perro movió la cola.

Beni görünce, köpek kuyruğunu salladı.

Tom no tuvo que esperar en la cola.

Tom sırada beklemek zorunda değildi.

Yo tomo un helado y una Coca Cola.

Buz ve kola alıyorum.

Esta es la cola para sacar los billetes.

Bu, bilet kuyruğu.

Por favor, cuida mi lugar en la cola.

Lütfen sırada yerimi tutun.

- Hay una larga cola en todas las cajas registradoras.
- Hay una larga cola en cada una de las cajas registradoras.

Her yazar kasada uzun bir sıra vardır.

¿Quieren que atrape a la serpiente agarrándole la cola?

Çıngıraklı yılanı kuyruğundan tutarak yakalamamı istiyorsunuz demek?

Ella tocó esa canción en su piano de cola.

O ezgiyi kuyruklu piyanosunda çaldı.

Tom tiene un piano de cola en su salón.

Tom'un oturma odasında kuyruklu bir piyanosu var.

Dame un shawarma y una coca cola de dieta.

Bana bir şavurma ve bir diyet kola ver.

El perro siguió a su amo, moviendo la cola.

Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.

La cola para comprar los billetes era increíblemente larga.

Bilet kuyruğu inanılmaz uzun.

¿La agarramos de la cola o le sujetamos la cabeza?

Onu kuyruğundan mı yakalayalım, başından mı?

Entonces, ¿le agarramos la cola o le sujetamos la cabeza?

Onu kuyruğundan mı yakalayalım, başından mı?

¿Quieren que atrape a la serpiente agarrándola de la cola?

Çıngıraklı yılanı kuyruğundan tutarak yakalamamı istiyorsunuz demek?

El pavo real macho tiene coloridas plumas en la cola.

Erkek tavus kuşunun renkli kuyruk tüyleri vardır.

El precio de la Coca-Cola en el buffet aumentó.

Büfede Koka-Kola fiyatı arttı.

O intento agarrarle la cola y mantenerme alejado de la cabeza.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Entonces, ¿la agarramos de la cola o le sujetamos la cabeza?

Onu kuyruğundan mı yakalayayım, başından mı?

¿Quieren que intente atrapar a la serpiente agarrándola de la cola?

Çıngıraklı yılanı kuyruğundan tutarak yakalamamı istiyorsunuz demek?

Mi perro persiguió a un lagarto y le arrancó la cola.

Köpeğim bir kertenkeleyi kovaladı ve kuyruğunu ısırıp kopardı.

El perro se comió al pescado con huesos, cola y todo.

Köpek balığı, kemikleri, kuyruğu ve hepsini yedi.

La bella cola del pavo ayuda a atraer a las hembras.

Tavus kuşunun güzel kuyruğu dişilerin ilgisini çekmeye yardım eder.

O intento agarrarla de la cola y me alejo de la cabeza.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

- Ese perro tiene el rabo corto.
- Ese perro tiene una corta cola.

O köpeğin kısa bir kuyruğu var.

Si a una lagartija le cortas la cola, le crece de nuevo.

Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.

O intento agarrarla de la cola y me mantengo alejado de la cabeza.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

O puedo intentar agarrarla de la cola y me mantengo alejado de la cabeza.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

En el cementerio hay una estatua de una serpiente que se muerde la cola.

Mezarlıkta, kendi kuyruğunu ısıran bir yılan heykeli var.

Pásame por favor la cola y las tijeras que están dentro de esa caja.

O kutudaki tutkal ve makası bana uzat lütfen.

Compramos un piano de cola que ocupaba la mitad de nuestra sala de estar.

Biz oturma odamızın yarısını kaplayan büyük bir piyano aldık.

La Coca-Cola inventó la Fanta, en plena II Guerra Mundial, para el mercado alemán.

Coca-Cola, Fanta'yı 2. Dünya Savaşının ortasında Alman pazarı için icat etti.

Una rata es un animalito de dientes largos y puntiagudos, y que tiene cola larga.

Bir sıçan uzun, sivri dişleri ve uzun bir kuyruğu olan küçük bir hayvandır.

- Un conejo tiene orejas largas y cola corta.
- Los conejos tienen orejas alargadas y colas cortas.

Tavşanların uzun kulakları ve kısa kuyrukları vardır.

Tenía la cabeza de una mujer, el cuerpo de un león, las alas de una ave, y la cola de una serpiente.

O bir kadının başına, bir aslanın gövdesine, bir kuşun kanatlarına ve bir yılanın kuyruğuna sahipti.

No se salte la cola, sería una gran falta de respeto y puede dar paso a cosas que no es posible compensar.

Sırayı atlamayın bu büyük bir saygısızlık olur ve telafisi mümkün olmayan şeylere yol açabilir.

- Ser negro es mejor que ser trolo. Si naciste negro, al menos no tenés que pensar en cómo decírselo a tu madre.
- Ser negro es mejor que ser cola. Si naciste negro, al menos no tienes que pensar en cómo decírselo a tu vieja.

Siyah olmak gay olmaktan iyidir.Eğer siyah doğarsan en azından bunu annene nasıl anlatacağını düşünmek zorunda olmazsın.

- Tom estaba como un pulpo en un garaje.
- Tom estaba como cucaracha en baile de gallina.
- Tom estaba como sapo de otro pozo.
- Tom estaba como gallina en corral ajeno.
- Tom estaba como guitarra en entierro.
- Tom estaba como mosca en leche.
- Tom lucía fuera de lugar.
- Tom no pegaba ni con cola.
- Tom estaba como chancho en misa.
- Tom daba la nota alta.
- Tom cantaba como una almeja.

- Tom sap gibi ortadaydı.
- Tom kabak gibi ortadaydı.